"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ahirzaman tarihi sohbetleri

M. Latif SALİHOĞLU
30 Temmuz 2025, Çarşamba
Yeni Asya Tv için hazırlanan “tarih sobetleri”nin birinci bölümü yayınlandı. Sırada iki bölüm daha var.

Öncelikle “Ahirzmanan tarihi sohbetleri serisi” tarzındaki bu programları yayına hazırlayan genç kardeşlerin gayretini tebrik ve dua ile karşılıyoruz. Bilvesile, sizi de bu kanalımıza abone olmaya ve destek vermeye davet ediyoruz.

Birinci bölümün daha ilk günden itibaren yoğun ilgili görmesi, doğrusu bizim de şevk ve heyecanımızı kamçılamış oldu. Bilvesile, meraklı izleyicilerimize teşekkür ediyoruz.

*

Ahirzaman, çok şiddetli ve dehşetli bir devirdir. İman ile küfrün kıyasıya mücadelesinin yaşandığı beşer tarihinin en en sancılı vetiresi, en sarsıntılı sürecidir. Hatta, insanlık tarihinin son safhası ve son halkasıdır denilebilir. Özetle, ahirzaman, imanın da, küfrün de bütün meyvesini verdiği bir dönemin adıdır.

Bizim ana branşımız “genel tarih”tir. Hemen her dönemde yaşanmış olan ve bilhassa iz bırakan önemli hadiseleri “günün tarihi” kategorisinde ele almaya, yazmaya ve siz değerli okuyucularımıza bunları takdim etmeye gayret ediyoruz.

Kendi tercihimizle üzerinde ağırlıklı olarak durduğumuz dönem ise, daha çok “yakın tarih”tir. Özellikle son iki yüz yılın tarihini mümkün olduğunca gün gün işleyip meraklı okuyucuların istifadesine sunmaya çalışıyoruz. Kitap, dergi ve gazete yazılarının yanı sıra, şimdi de tv’den “söyleşiler” formundaki programlarla aynı minvâlde bir hizmeti genç kardeşlerimizle birlikte sizlere takdim etmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. İnşallah, bu cenâhtaki ihtiyaçları da tam karşılayacak daha nice programlar sizlerin ve bilhassa gelecek nesillerin istifadesine sunulacak ümidindeyiz.

“Yakın tarih”imiz, ne yazık ki resmî ideolojinin dayatmaları sebebiyle bir nevî “yalan tarih”e dönüşmüştür. Bunun mutlaka bir şekilde düzeltilmesi ve “doğru tarih”in hilesiz, yalansız, abartısız bir şekilde ortaya konması icap ediyor. Bunun için de, önce bilgi ve ihtisas, sonra da yazmak ve yayınlamak için gayret ve cesaret gerekiyor.

*

Son bir noktaya daha temas ederek konuyu toparlamaya çalışalım.

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, ağırlıklı olarak son iki yüz yılın tarihî şahsiyetleri ve mühim hadiseleri, fikrî ve siyasî cereyanları “günün tarihi” çerçevesinde araştırıp yazmaya çalışıyoruz.

Son zamanlarda tanıdık-tanımadık bazı okuyuculardan şöyle bir itiraz gelmeye başladı: “Niye yüz yıl öncesine takılıp kalıyorsunuz? Neden hep yüz sene önceki idarecileri ve icraatleri eleştirip duruyorsunuz? Neden hep ‘Şeflik Devri’ne vuruyorsunuz? Bugünlere gelsenize! Bugünkü idarecilerin başına da vursanıza! Şimdiki icraatleri de eleştirsenize!”

Besbelli ki, bunlar son yirmi senelik yazılarımızı okumamışlar. Okuma gereğini dahi duymamışlar. Allah biliyor, arşiv de şahit, mevcut iktidarı ta ilk yıllarından itibaren eleştirenlerin başında geliyoruz. Dahası, bugün edep-adap sınırlarını aşarak bize eleştiri yöneltenler aynı iktidarla “canciğer kuzu sarması” gibi iken de eleştiriyorduk.

Bir diğer nokta: Bu münekkitler, meselâ bize hiç “Niye 150 sene öncesinin, 200 sene öncesinin hadiselerini yazıyorsun?” şeklinde bir soru yöneltmediler. Demek ki, dertleri başka. Dertleri, Tarihçe-i Hayat’taki ifade ile “Yirmi yedi senelik eşedd-i zulüm ve istibdad-ı mutlak devresi”nin (1923-50) icraatlerini eleştirel bir şekilde yazmamız…

Yahu, siz hangi hakla bize emredip “Şunu yaz! Bunu yazma!” diyebiliyorsunuz? Sahi, haddinizi aşmıyor musunuz? Kırk yıl birlikte çalıştığımız Yeni Asya’nın kurucusu rahmetli Mehmet Kutlular Ağabey dahi, bize bu şekilde hitap etmedi. Usûl, adap, erkân sınırları için bizi tamamen hür ve serbest bıraktı. Peki, hüviyetini gizlediği için bir kısmını hiç tanımadığım size ne oluyor ki, emir kipi ile yorumlar yapıp dayatmacı mesajlar gönderiyorsunuz?

Kezâ, besbelli ki, bize saygısızca ifadelerle yüklenip ne yazacağımızı emreden muvazenesiz kişiler, siyaseten ya açıkça “Halkçılar”ın safına geçmişler, ya da aramızda görünüp birer “gizli Halkçı” olup çıkmışlar. Şahsen, bunların iflâhını da, ıslâhını çok zor görüyorum. Zira hakikî, samimi, sâdık bir Yeni Asya okuyucusu, bugünkü iktidarın alternatifi olarak Halkçıları görmez, göremez ve görmemeli. Çünkü, bize göre mevcut iktidarın da, muhalefetin de yegâne alternatifi “Demokrat misyon”dur. Şüphesiz, onun da bir “vakt-i merhûn”u vardır. Aradan otuz beş sene de geçse, yine o misyonun beklenmesi lazım. “Hürriyetçi Demokratlar”, sabır ve sebat ile beklerler; yani, sabırsızlık gösterip de “başkasının dolmuşu”na binmezler. Kaldı ki, siyaset dışında da yapılacak çok büyük işler ve pek mühim hizmetler var.

Okunma Sayısı: 911
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Latif Salihoğlu

    30.7.2025 12:47:14

    Kadim, daimî ve hakperest okuyucularımız, bizim müsbet ve yapıcı tenkitlere açık olduğumuzu gayet iyi bilir. Keza, ta başından beri mevcut iktidarın hatalarını ve bilhassa dini siyasete alet etme manasındaki temel yanlışlarını eleştirenlerin başında geldiğimizi de... Buna rağmen, şu yazımızdan rahatsızlık duyanlar, aslında kendi "Zımnî Fetullahçılık" taraftarlığı ile "Gizli Halkçılık" yönlerini dışa vurmuş oluyorlar. Gerisi lâf û güzâftan ibaret.

  • Ayhan Aydın

    30.7.2025 12:27:47

    Binler tebrik.... Meyve veren ağaç taşlanırmış. Allah istikametten ayırmasın.

  • Abdullah

    30.7.2025 10:57:33

    Bu fetöcülük ve CHP'lilk zihniyeti nere den bize bulaştı? Kim bulaştırdı? Bu menfi cereyanlarla kim irtibatı kurdu? Bizler ahrarız,demokratız.Başka siyasi cere yanlarla bir alakamız yok.Mesleği miz hakikat mesleğidir ve Selefi Salihinin Cadde-i kübrasıdır.Müspet iman hizmettir. Üstadımızın gösterdiği ve fiilen hayatında yaşadığı hizmet tar zıdır.Şunun; bunun tarzı değildir.Başka meslekler fikrimize müdahale edemez. Mesleğimizin muhabbetiyle hareket ederiz. İmana hizmet bütün hizmetlerin fevkindedir.Çünkü Üstad'ımız bütün mesaimi iman esasları üzerinde teksif etmiş bulunmaktayım diyor.Bu en büyük dustürümüzdür.Diğerleri tali meselelerdir.Aynı zamanda şeytandan ve siyasetten Allah'a sığınmıştir. Ve menfaat üzerine dönen siyaset canavardır demiştir.Bugünkü siyaset tam da böyledir.Dünya ve ahiret saadeti için Nur'un dustürlerı rehberi miz olsun...

  • Necati

    30.7.2025 06:50:43

    Tenkide de tahammül etmek lazım değil mi? Kimler neler söyledi bilmem, hakaret etmedikten sonra kendini demokrat bilen herkes tenkit ve ikazlardan rahatsız olmaz. Üstelik menmun olur. Tarihi olaylardan ders ve ibret olarak hayatımıza istikamet üzere yön vermek elbette önemli, bizzat yaşadığımız şimdiki zamanın da dehşetli zulümlerine, hukuksuz haksız uygulamalarına karşı demokratik tepkimizi göstermekte en az onun kadar önemli. Elbette bu tepkileri göstermek CHP li olmak anlamına gelmez. Aksine en çok bu baskıcı İstibdat rejmine en çok demokratlar tepki göstermelidir . Cumhur ittifakının hukuksuz, uygulamalarını CHP tenkit ediyor diye biz tenkit etmeyecekmiyiz. Aksine demokrat misyon bunların zülmüne ki kainata duyuracak şekilde büyük bir cesaretle haykırmalıdır. Rahmetli Demirel'in dediği gibi gök kubbeyi başlarına geçirmelidir.

  • Said Yüksekdağ

    30.7.2025 01:25:34

    Allah razı olsun ağabeyim. Siz bu hakikatleri haykırmaya devam edin ehl-i fesada kulak vermeyin. İnsanlar son zamanlarda iyice hadlerini aştılar. Sizin gibi yazarlara emri vâki şunu yaz bunu yazma dedikleri gibi yorumculara dahi karışıyorlar. Sonra kalkmış demokratlıktan bahsediyorlar. // Bu davranışlar istibdadın merkezi olan halkçılarda olur. Belli ki bunlarda halkçılık damarı oluştu çünkü CHP ye meyleden, CHP yi destekleyen CHP eski CHP değil demokratlaştı diyenlerde bunları görüyoruz. Hakikî bir Nur Talebesi asla ve kat'a CHP'ye destek vermez, oy vermez, meyil dahi etmez. Bu hiç şüphesiz Risale-i Nurun ve Bediüzzaman Hazretlerinin hukukuna ihanettir. Bu ihaneti işleyenler aklını başına almalı, tövbe nedamet etmeli ve hatta Nurculuğunu sorgulamalıdır. Nur Talebesi mevcut iktidar gitsin diye CHP ye oy verirse bu hainliktir. Üstadımız CHP gitsin diye dönemin en güçlü muhalefetini desteklemiş mi? Hayır.. Sabretmiş, beklemiş ve sonunda demokrat misyona nokta-i istinad olmuştur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı