Yaklaşık dört sene süren İstanbul’daki “İngiliz işgali”, beraberinde bir şeyin ortaya çıkmasını da netice verdi: Hem işgale karşı olanların gayret hissini açığa çıkarıp kamçılamış oldu, hem de işgali fırsat bilenlerin niyetini gün yüzüne çıkarmış oldu.
Şimdi, Aralık 1918’de İstanbul’da yaşanan hareketlenmeleri tahlile çalışalım...
Evet, değişik etkileri günümüze de yansıyan birçok fikrî, siyasî ve askerî çalkantı 1918 yılı Aralık ayı içinde yaşandı.
Bunların başında, Mondros Mütarekesi’nin (30 Ekim 1918) hemen ardından başlayan işgal hareketlerinin hem İstanbul, hem de Anadolu'da dehşet verici bir ivme kazanarak yaygınlaşması gelir.
O günlerde İstanbul'da şiddetlenen baskılar sebebiyle, Dolmabahçe Sarayı’ndan Yıldız Sarayı’na taşınan Sultan Vahdeddin, kendisini ve bilumum hükûmet erkânını tam bir kuşatılmışlık hissi içinde görmeye başladı. Bu vaziyet, bundan sonraki bütün icraatlarına da olduğu gibi yansıdı. Manevra imkânı alabildiğine daraldı.
Haliyle, benzer hadiselerin devamı da adeta çorap söküğü gibi gelmeye başaldı. Başta İstanbul'un bütün limân ve Boğaz sâhilleri işgal kuvvetlerince zabt edildi. Onlardan habersiz ve emirsiz hiçbir gemi dolaşamaz, gidemez, gelemez oldu.
Hemen ardından, yine deniz yoluyla asker ve mühimmat taşıyan İngiliz ve Fransız donanmaları, Akdeniz sâhillerinden karaya çıkarma yaparak Anadolu'yu işgale başladı... Bütün bu işgal ve taarruzlar esnasında, dikkat çekici bir durum şu oldu: İşgal kuvvetleri içinde, bu devletlerin sömürgesi durumunda olan çok sayıda Afrikalı ve Hintli Müslüman askerler vardı. İşgalciler, bu sûretle Müslümanı Müslümana kırdırmanın yolunu bulmuşlardı.
* * *
İşgal ve istilâ hareketlerinin bütün şiddetiyle devam ettiği böylesine yıkıcı ve boğucu bir atmosferde, İstanbul merkezli ve Anadolu'da da şûbeleri bulunan birçok cemiyet, teşkilât, klûp, fırka kuruldu. Maksatları birbirinden farklı olan bu cemiyetlerin bir kısmını şu şekilde sıralamak mümkün:
1. İzmir Müdafaa-i Hukuk C.: 1 Aralık.
2. Trakya-Paşaeli M.H.Cem.: 2 Aralık Edirne.
3. Vilâyât-ı Şarkiye M.H.Cemiyeti: 4 Aralık.
4. Wilson Prensipleri Cemiyeti: 4 Aralık.
5. Kürdistan Teâli Cemiyeti: 17 Aralık günü kuruldu; tam da işgal günü...
6. Selâmet-i Osmaniye Fırkası: 17 Aralık günü kuruldu; yine işgal günü...
7. Kilikyalılar Cemiyeti: 21 Aralık.
* * *
Aralık 1918’de kurulan bu cemiyetlerin çoğu ecnebi işgaline karşı mücadele etmek maksadıyla teşkil edildi. Ancak, bunlardan biri var ki, tam bir istisna teşkil ediyor: Kürdistan Teâli Cemiyeti.
Bu cemiyetin kuruluş hazırlıklarına, yaklaşık bir yıl evvel başlanılmıştı. Üstelik, kuruluş maksadı içinde siyasî, ideolojik, yahut ayrılıkçı mânâda herhangi bir temâyül görünmüyordu. Daha ziyade, Kürt nüfusunun, büyük bir sarsıntı geçiren Osmanlı harabelerinin altından sağ-sâlim çıkarılması amaçlanıyordu. Ne var ki, gerek resmî kuruluş tarihi ve gerekse davranışı, bu cemiyetin başka bir maksadı olduğunu gösteriyordu.
Şemdinanlı Seyyit Ubeydullah’ın ahfadı, Bedirhaniler, Babanzâdeler gibi İstanbul'daki Kürt aristokrat ailelerin tahsilli çocukları tarafından kurulan bu cemiyetin üst düzey yetkilileri, kısa sürede İngiliz ve Fransızlarla haşir-neşir olmaya başladı.
Oysa, dahilî mesele ne olursa olsun, öncelikle haricî tecâvüzâtı def’etmek gerekiyordu. Din, vatan ve millet sevgisi bunu gerektiriyordu. Ne var ki, bunlar tam tersini yaptılar. Osmanlıyı ihyaya, Anadolu ve Trakya'yı işgalden kurtarmaya azmetmiş olanlarla irtibatlarını kestiler. İşgalcileri kendilerine daha yakın görmeye başladılar.
Bu durum, dinî ve millî hamiyete aykırı düşüyordu. Böyle olduğu içindir ki, Dârül-Hikmeti'l-İslâmiye âzası olan Bediüzzaman Hazretleri başta olmak üzere, o gün için Kürtleri temsil makamında olan sâir ülemâ ve eşrâf, işgalcilerin dümen suyuna giden ayrılıkçıları dinlemedi, onları desteklemedi, hatta mütecaviz işgalcilere karşı var gücüyle mücadeleye başladı.
Nihayet, Ankara'da kurulan Millet Meclisi de, 1921'de Kürt-Teâli’nin zararlı bir cemiyet olduğu ve kapatılması gerektiği yönünde karar verirken, bu kararın arkasında Kürt kökenli mebusların da desteği tamdı.