"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İsrail için de işler tersine dönecek

M. Latif SALİHOĞLU
05 Haziran 2020, Cuma
GÜNÜN TARİHİ: 5 Haziran 1967

İsrail lehinde Kudüs’ün mukaddes değerleriyle cebrî şekilde oynayan Trump Amerikası için tehlike çanları zangır zangır çalmaya başladı. Peşpeşe gelen iki büyük musîbet (Korona ölümleri ve polis şiddetinin yıkıcı reaksiyonları), mağrur yönetimin burnunu sürtmeye devam ediyor. İbre, fenâ hâlde aleyhlerine dönmüş gibi.

Aynı şekilde, 5 Haziran 1967’de ânî bir baskınla bölgesindeki bütün Arap ülkelerine 300 savaş uçağıyla öldürücü darbeler vuran ve o günden beri katliâmlı işgallerle zorbalığını sürdüregelen İsrail için de, ibrenin zamanı geldi, yahut yaklaştı görünüyor.

Zorba İsrail, 1967’den, hatta 1948’den bu yana işlemiş olduğu zulümkârlıkları, şüphesiz ki tek başına ve kendi gücüyle yapmadı ve yapmıyor.

Yanında ve arkasında kimler vardı?

Bugün Korona felâketini en ağır bir şekilde yaşayan Amerika, İngiltere, İtalya, Fransa gibi vahşi sömürgecilikten sabıkalı küresel ceberutlar vardı. O sömürge ruhlu emperyalist güçlerin hemen hepsi, Allah’ın emri ve izni dairesinde görünmez bir virüsün darbeleriyle adeta serseme döndüler.

Bu demektir ki, sırada İsrail var. Cenâb-ı Hak, belki de şimdilik hiç hesapta olmayan bir sebep halk ederek, bu korsan devletin bugüne kadar yapmış olduğu bütün zulümkârlıklarını fitil fitil burnundan getirecek. Öyle bir getirecek ki, bunun karşısında ne savaş teknolojisi işe yarayacak, ne de genlerle oynama becerisi para edecek.

İnancımız şudur ki: Zalimin düşmanı olan Allah, mazlumların dostu ve yardımcısıdır. Aynı zamanda intikam alıcıdır. İmtihan dünyasında mühlet verir, ama asla ihmâl etmez.

Kaldı ki, bütün dünyanın nefretini üzerine çeken zalim İsrail, miadını da doldurmuş vaziyette. Tarihteki zalim hükûmetlerin ömrü hep kısa olmuştur. Yırtıcı kuşların ömrü de öyle. Muhtemelen, en uzun ömürlü ülke İsrail’dir. Her asırda zillet ve meskenet tokadını yiyen Yahudiler, İsrail kuruldu kurulalı, hep onlar başkasını vurup tokatladı.

***

Artık, durum tersine dönecek demektir. Zira, yetmiş yıldır hep zirveye doğru tırmandı. Halen de gücünün zirvesinde görünüyor. Zirve ise, aynı zamanda inişin başlangıcı demektir. Men dakka-dukka kaidesince, başkasına çektirdiğini, bundan böyle kendisi çekecektir. Belki de gecikmiş olarak. Gecikmenin sebebi ise, kısaca eski peygamberlerinin mukaddes beldesini koruma güdüsü, Müslümanların onlar kadar dinlerine bağlı olmamaları, İsrail toplumunun çalışkanlığı karşısında Arap kabile devletlerinin uyuşukluğu ve şuursuzlukla ecnebi oyunlarına alet olması, Yahudi lobilerin yönetimde etkili olduğu emperyal devletlerin İsrail’e her türlü desteği vermesi, vesaire…

***

Şimdi de, 5 Haziran 1967’de başlayan meşhur “Altı Gün Savaşı”nı özetleyerek anlatmaya çalışalım.

Arap ülkelerinden Mısır, Suriye ve Ürdün ile İsrail devleti arasında uzun süredir yaşanan gerilim nihayet patlak verdi. 

İki taraf arasında altı gün süren çok şiddetli bir muharebe başladı.

İsrail, 5 Haziran 1967 günü sabahın erken saatlerinde elindeki hemen bütün savaş uçaklarını Akdeniz’e doğru havalandırdı. Sayısı 300’ü bulan bu uçaklar, kısa bir şaşırtma hareketinin ardından, Mısır’ın üzerine yöneldiler. Daha evvel planlandığı şekilde Mısır’ın bütün hava alanlarını bombardıman ettiler. Mısır’a ait bir tek uçağın havalanmasına fırsat vermediler.

Bu arada, Mısır’a ait Sîna Yarımadası’nın hemen tamamını işgal eden İsrail, hiç ara vermeksizin Ürdün’ün kontrolü altındaki Gazze ve Batı Şeria topraklarına yöneldi. Asker, sivil ayırd etmeksizin her tarafı bombalamaya başladı. 

Sahipsiz ve korumasız kalan bu bölgedeki Filistinliler, kendi topraklarını terk etmeye ve büyük kafileler halinde Ürdün’e iltica etmeye yöneldi. Mültecilerin sayısı, çok kısa bir sürede 400 bine kadar çıktı.

Böylelikle, Filistin topraklarının da yüzde 20’den fazlasını işgal eden İsrail, hemen ardından Suriye’ye saldırdı.

Kudüs’ten sonra Şam’a da göz diken İsrail’i, o zamanki Rusya (SSCB) tehdit edip dizginledi. Bu sebeple, Suriye’ye ait Golan Tepelerini işgal etmekle yetinen İsrail, savaşın 6. gününde saldırı yaptığı ülkelerin hükümetleriyle ateşkes antlaşması yapma cihetine gitti. Onlar da, bunu kabul ederek, zımnî bir zilletin altına girmiş oldular.

Şüphesiz, bu hâlin de muayyen bir ömrü vardır. Belki de şimdilik hesapta olmayan bir sebep çıkacak ve durum tersine doğru işlemeye başlayacak. Kim bilir…

Okunma Sayısı: 2322
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Üzeyir

    5.6.2020 11:14:42

    Gayet önemli bir konuyu ele almışsınız. Lütfen bu konunun peşini bırakmayın. Bir avuç İsrail arkasına aldığı Amerika, İngiliz, Fransız vs güçlerle iyice şımardı. Yaptığı zulümlerin hesabını mutlaka vermeli. Müslüman Ülkeler de artık aklını başına almalı. Uyanmalı. Dış güçlerin oyuncağı olmaktan kendini kurtarmalı.

  • Özdemiroğlu

    5.6.2020 09:03:20

    Latif Kardaşım,ben de aynı kanaatteyim. Çünkü biliyoruz ki;zulüm devam etmez.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı