Yakın tarihe ait 6 Kasım’a dair iki hadise var.
Birinci hadise: Şark Cephesi’nde zor duruma düşen Ermeni çetesi grupları, 6 Kasım 1920’de Karabekir Paşa’dan eman dileyerek bir “Ateşkes Antlaşması” yapılmasını istediler. Sağlanan ateşkes antlaşması, bilâhare Gümrü Antlaşması ile neticelendi.
İkinci Hadise: Batı Cephesinde yararlılık gösteren subaylara, 6 Kasım 1922’de İstiklâl Madalyası verilmesi kararlaştırıldı.
Şimdi, bu iki hadisenin gelişme seyrine biraz daha yakından bakmaya çalışalım.
İstiklâl Madalyası
Ankara’daki Büyük Millet Meclisi tarafından, 26-30 Ağustos tarihlerinde Afyon-Dumlupınar hattındaki Yunan kuvvetlerine karşı muharebeye katılan, buradaki savaşta yararlılık gösteren 574 subaya 6 Kasım 1922’de “İstiklâl Madalyası” verilmesi kararı alındı.

Bu rakam, beraberinde pek mühim mesajlar da veriyor. Şöyle ki:
Demek ki: Bu hayatî savaşa yüzlerce subayımız ve binlerce Mehmetçiğimiz katılmış. Şehit olan subayların dışında, 574 kahraman kurtulabilmiş.
Demek ki: “Tek adam”cı bazılarının binden bire indirgemeye çalıştığı o büyük zaferin şerefi, yüzlerce subaya, binlerce askere ait imiş.
Demek ki: Yakın tarihimizin gerçekleri, yeni nesillere olduğu gibi yansıtılmıyor. Yansıtılmış olsaydı eğer, İstiklâl Zaferi’nin şeref ve itibarı birkaç adama verilmezdi.
*
“İstiklâl Madalyası” kanunu, Meclis’te 29 Kasım 1920’de kabul edildi.
Bu kànun, 4.4.1921 tarihli Resmî Gazetede şu metinle yayınlandı: “İstiklâl madalyası, bilfiil kıta başında, cephede veya dahilî isyanları teskinde, hamaset ve fedakârlık asarı gösteren erkân, ümerâ, zabitan, efrat ve millî kahramanlar ile cephe gerisinde ulvî maksadın husûlü için mesai ibraz edenlere ve istiklâl–i millî uğrunda feda–yı hayat eden şehitlerin büyük oğluna, yoksa büyük kızına, yoksa pederine, o da yoksa validesine, o da yoksa zevcesine verilir.
*
15 Mayıs 1919’dan 9 Eylül 1922 tarihine kadar süren Kurtuluş Savaşı’nda cephede veya cephe gerisinde kahramanlık gösteren ve fedakârlıkta bulunan yaklaşık 6900 vatandaşa İstiklâl Madalyası verildi.
Aynı madalya, bilâhare Kore Harbi ile Kıbrıs Harbine katılan gazi olmuş askerlere de verildi.
Millet Meclisi tarafından ayrıca İstiklâl Madalyası beratı verilmiş iki de şehir var: Bunlar Kahramanmaraş ve İnebolu’dur.
NOT: İstiklâl Madalyası, madalya sahibinin vefat etmesi halinde, o kişinin kanunî mirasçılarına devrediliyor.
Ermeniler aman diledi
Millî Mücadele hareketinin önemli bir safhası da Şark Cephesi’nde yaşandı. Kâzım Karabekir kumandası altındaki birlikler, Ermeni çetecilerin zaptetmiş olduğu yerleri sür’atle geri alıyordu. Durumun tamamen aleyhlerine döndüğünü gören Ermeniler, 6 Kasım 1920’de acilen bir “ateşkes” yapılmasını istediler.
Bu tarihten yaklaşık bir ay kadar sonra da (3 Aralık 1920) Ermenistan ile Ankara Hükûmeti arasında “Gümrü Antlaşması” imzalandı. Böylelikle, İstiklâl Harbi’nin Şark Cephesi kısmı sona ermiş oldu.
Ankara hükümeti adına yapılan bu ilk uluslar arası antlaşmaya, ilk imzayı Karabekir Paşa koydu.