"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yalan, Allah’ın kudretine iftiradır

M. Latif SALİHOĞLU
29 Nisan 2025, Salı
Doğruluktan ayrılmayan insanın içi rahattır. Vicdanı müsterihtir. Aklı müstakimdir.

Yalana alışmış insan ise, iç dünyasında huzursuzdur. Vicdanı elemden, azaptan kurtulamaz. Aklı-zihni ise karmakarışıktır.

Cevabı kolay ve basit olan bir suâl şudur: Yalancılığı alışkanlık hâline getiren kimsenin zihin dünyası neden karışık olur?

Elcevap: İki sebepten dolayı. 

Birincisi, zihni sürekli şekilde yeni yalanlar üretmekle meşgul olduğu için, hâliyle yorulur ve karıncalanır. 

İkinci sebep, yalancılığı meslek edinmiş kişi, eski yalanları ortaya çıkmasın diye, canhıraş bir şekilde onların üstünü örtmekle meşgul olur.

Aklını, fikrini, zihnini böyle katmerli şekilde çalıştırmakla boş yere heder eden kimsenin iç âleminde huzura ermesi ve sükûnet bulması pek mümkün görünmüyor. Huzur ve sükûnet bulamayan kimse, hâliyle istikrarlı da olamıyor. Sürekli şekilde yalpalayarak gider. Hayatını U dönüşleriyle, hatta O dönüşleriyle öyle lekedar ve sabıkalı bir hâle getirir ki, doğruluğa değer verenlerin nazarında inandırıcılığını da büsbütün kaybeder.

Meselâ, gayet ateşli ve hararetli bir üslûp ile savunduğu bir mesele hakkında, bir süre sonra tam tarsine bir davranışta bulunmayacağına inanamıyorsunuz. Hele ki siyasetçi ise, o kimsenin sözünde duracağına ve aynı istikmatte gideceğine bir türlü kanaat getiremiyorsunuz.

Evet, siyasîlere itimat etmek, ne yazık o derece zorlaşmış durumda. Zira, maalesef onların kahir ekseriyeti sözünde durumıyor, sözünün eri olamıyor.

Acaba, şu söylediklerimizin aksini iddia eden bir Allah’ın kulu var mıdır? Yani, “Falan siyasetçiler dürüsttür” yahut “Şu partinin lideri sözünün eridir, yalana tenezzül etmez” diye isim zikredecek kimse var mı? Varsa şayet, tutup medenice isim versin, biz de tutup siyasî liderin zikzaklarını, dönüşlerini, yalpalamalarını ortaya koyup ispat edelim.

Peki, biz bu meseleyi neden bu derece iddialı vurgularla dile getiriyoruz?

Çünkü, hakikaten “siyaset âleminde doğruluk” denen şey sekeratta, can çekişiyor. Yani, bizim nazarımızda öldü ölecek gibi görünürken, Hz. Bediüzzaman, tâ bir asır önceki teşhisiyle doğruluğun siyasette öldüğünü Hutbe-i Şâmiye isimli eserinde şu sözlerle ifade ediyor: “Sıdkın, hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi.”

«

Sıdk, yani doğruluk siyasette ölünce, onun yerini hâliyle “yalancılık” işgal ediyor.

Yalancılığın en fena, en kötü ve en tehlikeli şekli ise, ardı arkası kesilmeyen yalanların, toplum tarafından da adım adım kanıksanır bir hâle gelmesi, yani artık normal olarak görünmeye başlamasıdır.

«

Hutbe-i Şâmiye’de, söz konusu şu dehşetli yalancılık marazının ürpertici boyutlarını nazara veren Üstad Bediüzzaman, elbette bunun çaresi hakkında da uzun uzadıya tariflerde bulunarak en tesirli reçeteyi yazıyor.

İşte, o müessir reçeteden “gâfil kafalara tokmak” gibi, ardı sıra diziler veciz bazı ifadeler:

“Sıdk, İslâmiyet’in üssü’l-esasıdır ve ulvî seciyelerinin rabıtasıdır ve hissiyat-ı ulviyesinin mizacıdır.”

“Öyle ise, hayat-ı içtimaiyemizin esası olan sıdkı, doğruluğu içimizde ihyâ edip onunla manevî hastalıklarımızı tedavi etmeliyiz. Evet, sıdk ve doğruluk, İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesinde ukde-i hayatiyesidir.”

“Riyakârlık, fiilî bir nevi yalancılıktır. Dalkavukluk ve tasannu, alçakça bir yalancılıktır. Nifak ve münafıklık, muzır bir yalancılıktır. Yalancılık ise, Sâni-i Zülcelâlin kudretine iftira etmektir.”

Şu son ifade, meselenin can damarına, yahut bam teline dokunuyor: Yani, yalan söylemek, bir yönüyle Allahın kuvvet ve kudretine iftira etmek gibidir. Ve bu nokta, hakikaten mü’min kimseleri titretecek kadar korkutması icap ediyor.

Bu fevkalâde ehemmiyetli konuyu, Münâzarât’ta doğruluğun yüksek kıymetini nazara veren şu veciz ifade ile taçlandıralım:

“Eğer biz doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan [gayr-ı müslimlerden] fevc fevc [dalga dalga gelip İslâmiyete] dahil olacaklardır.”

Okunma Sayısı: 1371
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah

    29.4.2025 15:48:28

    Bir Nur talebesi asla ve asla fetöcü olamaz,ay nı zamanda siyasal is lamcı da olamaz.Çünk ü bu iki siyasi akımın meslek ve meşrepleri Risale-i Nur'a zıttır. Temel felsefeleri ayrıdır.Bu iki siyasi ce reyanın hedefi dünya menfaati ve saltanatı dır.Zaman kaydını koy du ve bunu ispat etti Buna itiraz edilmez. Bu iki siyasi fikir ve düşün cenin bütün amelleri, fiilleri,icraatları meyda na çıktı.Perde altında hiç bir şeyleri kalmadı. Ne oldukları detayiyle belli oldu.Bilmiyordum, tanımıyordum mazere ti kalmadı.Risale-i Nur talebesinin meslek ve meşrebi Caade-i Kübra-i Kur'aniye mes leğidir.Bu cadde de yü rür.Başka şahıs ve mesleklerle meşgul olmaz.

  • Tahir Mekki

    29.4.2025 15:00:43

    Ayşe hanım! Sadece fetö mensupları mı? BAE'yi gezi finansörü ilan edip sonra BAE yöneticileriyle içli dışlı olan, katil sisi deyip sonra sisiyi kardeş ilan eden, İsraile katil, zalim, deyip hem devlet olarak hem de oğlu aracılığı ile milyarlarca dolar ticaret yapan,,kürecikten istihbari bilgi aktaran, EMEKLİYE seyyanen zam vadedip vermeyen, başkaları hakkında montaj videolar düzenleten,... . Daha neler neler.... Yazacak olursak sayfalar tutar....böylesi biri de en büyük yalancı değil mi? Yalancının en büyüyüğünün ta kendisi .... O da Allah'ın rahmetine, şefkatine, kudretin iftira atmış olmaz mı? Fetö icazetsiz yalancıydı, tek adam, icazetli, resmi belgeli yalancı.... Aynı tarağın dişleri yok farkları...

  • Ayşe Hacer

    29.4.2025 11:53:19

    Fetocüler o kadar çok yalan söylediler ki kaderi ilahi onların sözlerini öyle bir itibarsızlaştırdı ki şimdi kimse dediklerine inanmıyor.

  • HASAN DOĞAN

    29.4.2025 09:57:07

    Evet doğru olan ve doğruluğu savunan insan mert olur ve her türlü fikre de saygı gösterip o fikir sahipleri ile de müzakere ve diyalogdan kaçınmaz.Lakin sureten doğru olduğunu gösterenler ise sadece kendilerinin doğru olduklarını hep ortaya koyar ve onlara cevap verenleri de ya mecralarından bloke eder yada onlardan kaçınır maalesef......

  • Nagehan

    29.4.2025 08:27:16

    Doğru dürüst bir insan olabilmek için, Allah'tan korkmak,dolayısıyla Allah'ı ve niçin dünyaya geldiğini bilmek gerekir. Dini; siyaset, eğitim, sağllık vb. yaşamın her alanından tasfiye etmek; doğru olana set çekmek, yalanı/yanlışı davet etmektir. Yalana tenezzül etmeyen siyasetçi elbette görülmüyor, bu sistemde de görmemek mümkün değil, lakin ehvenişer açısından, lider Erdoğan'ı da net söylemek de mümkündür. Ama; KADIN politikaları ile AİLE kurumuna verdiği zarar ile -ki kadın kolları olan her parti, nezdimde; aynı yolun yolcusu babında bi turnusol kâğıt- o dahil kimseyi, desteklemediğimi de net ifade edeyim. Bekleneni, bekleyenlerdenim. Hürmetler...

  • Alihan Kahraman

    29.4.2025 05:55:54

    Kaleminize sağlık. Allah razı olsun.

  • Cihan Salih

    29.4.2025 05:11:02

    Sayın yazar desenize siyaseçilerin bu durumda, dünyada da âhirette de yerleri yurtları yoktur.. Kabirleri ateş son durakları ise cehennemdir. Zira her söyledikleri yalan, her yaptıkları ahde vefasızlıktır. . Allah'a O'nun dinine, maneviyata mesafeli olanları anladım. zira ahiretin varlığına inanmıyorlar ve istediklerini söylüyor ve yapıyorlar, yani onlardan yalan söz ve muamele beklenir. Peki ya şu hem inandıklarını söyleyip hem de ahde vefa göstermeyen, kazip, sarık, raşi, müdahin, münafık, zalim, gaddar kibirlilere ne demeli? Hem yalan, hem nifak, hem zulüm....Evet yalan Allah'a Onun rahmetine, şefkatine iftiradır.... Hafazanallah

  • Abdullah

    29.4.2025 04:51:14

    Harika bir yazı.İçtima-i ve siyasi hayatın, aynı zamanda ferdi hayatın da fevkâlade derin yarası ve elim bir mara zı şu yalandır ve yalan cılıktır..İçtima-siyasi ve ferdi hayatı zehirleyen bir belâdır.Riyakârlık, fiili bir yalancılıktır cümlesiyle başlayan paragrafta anlatılan habis huylar,tavırlar, fiiller hem şahıslarda ve hem de siyasilerde maslesef görülebiliyor. İşte bu hal ve vaziyet toplum hayatının tadını kaçırmıştır, huzurunu bozmuştur.Çare; yazının son paragrafın da gösterilmiştir. Kalemine,yüreğine sağ lık sevgili yazarımız.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı