“Sonra herkes, kendi dünyasına daldı. Geçti, geçmez dediğimiz zaman. Kuşları unuttuk!..” diyor İlhan Berk. Kalbimiz; duyguların cevelan ettiği küçük ve kocaman(!) meydan.. Bazen taştan daha katı oluyor, bir kelebeğin kanadı gibi hassas kimi zaman. Bazen zindanımız, bazen sonsuz ve masmavi özgür gökyüzü...
Kuş misali diyardan diyara göçmek istiyor insan. Uçmak değil, belki kendimizden kaçmak... ‘Göç eden kuşlar gibi gidip gelir umutlarım’ diyor merhum Barış Manço.
KİBİR ŞATOSU VE ACİZLİĞİMİZ
Aziz dostum; körleşince ne kadar çirkinleşiyor insan! Ancak çirkinliği ile yüzleşirse acizliğini fark edebiliyor. O çirkinliğiyle aslında, tıpkı bir narsistin haz ve kendini beğenme harcıyla bencillik kalesinin tuğlalarını tek tek birleştirdiği gibi, gösterişli ve güçlü bir şatonun duvarlarını örüyor kendince.
Öyle bir şato ki, kibir ve korku dolu, aşağılık ruhu viran ve ezik içinden bakıldığında. O viranelik ve eziklik, insanın acizliği. Küçük bir sarsıntıyla yıkılıyor. Renkli kirlerimiz, vicdanımıza yutturduğumuz pisliklerimiz, aczimizin üstüne çektiğimiz astardan başka ne..! Kuşlar oysa... Onlar sadece ne güzel ötüyorlar!.. Hamdolsun kuşların Rabbine.
DUÂYA DURDU KÂİNAT!
Bugün kuşları dinle dostum. Onların zikirleri bizimkinden daha iyi. “Hiçbir şey yoktur ki O’nu hamd ile tesbih etmesin! Lakin siz onların tesbihini anlayamazsınız!” (İsra - 44)
“Onlardan bir kısmı leylîdir; gecede sükûta dalan ve sükûnete giren bütün küçük hayvanların kasîdehan enîsleri, gecenin sükûnetinde ve mevcudâtın sükûtunda onların tatlı sözlü nutukhanlarıdır ve o meclis-i havlette olan zikr-i hafînin dairesinde birer kutubdur ki, her birisi onu dinler, kendi kalbleriyle Fâtır-ı Zülcelâllerine bir nevi zikir ve tesbih ederler.
Diğer bir kısmı, nehârîdir; gündüzde ağaçların minberlerinde, bütün zîhayatların başlarında, yaz ve bahar mevsimlerinde yüksek âvazlarıyla, latîf nağamât ile, sec’alı tesbihât ile, Rahmânirrahîmin rahmetini ilân ediyorlar.” (Sözler – 320)
KAFES VE HÜRRİYET
Uçmak özgürlüktü kuşlar için. Evet; eğer dalda kuş cıvıltısı eksik değilse hayat normal demekti. Kuşlar susup, kargalar başlarsa; uzaklarda bir şeyler oluyor demekti.
Rabbimiz sevdi kuşları ve ağaçları ve insanı yarattı. İnsan ise, kuşları sevdi ve kafesleri yaptı. Kafese koyduktan sonra, kuşun kanadı olsa neye yarar ki...
Ümidimizi kesmeyelim dostum, bahardaki kuş cıvıltılarından.. En güzel şarkıları besteleyecek dallarda yine bülbüller..
BAYRAM UMUTTUR
Bir seher vakti güllerin buğusunu dökün de gel. Kuşların kanadına tutun da gel. Asanı denize dokun da gel. Firavunlar boğulsun Kızıldeniz’de.
Rahmet yüklü bulutlar umudun olsun. Yırtılsın karanlıklar, silinsin karanlık suretler, yükselsin yeniden güneşler.. Kekik kokusu büyü/sünde hürriyet.. yeşeriversin umutlar bahar rüyasında. Filizler fidan olsun, dallar meyveye dursun, huzur, barış ve sevgi dolsun gönüllere..
Her günümüz aydınlansın ‘Taze Bismillah’ ile. Bayrama dönsün hayat...