Demirin o kadar çok menafii, o kadar geniş fevaidi vardır ki, insanın hânesi olan küre-i arzın mahzeninden çıkarılacak adi bir madde değildir. Ve rastgele hâcâtta istimal edilmiş fıtrî bir maden değildir. Belki Hâlik-ı Kâinatın tarafından rahmet hazinesinde ve kâinatın büyük tezgâhından ihzar edilmiş bir nimet olarak, “Rabbü’s-Semâvâti ve’l-Arz” ünvan-ı haşmetiyle küre-i arz sekenesinin hâcâtına medar olmak için demiri inzal etmiş, indirmiş diye, demirdeki umumî menfaati ifade için, güya demirin gökten gelen rahmet, hararet ve ziya gibi öyle şümullü faydaları var ki, kâinat tezgâhından gönderiliyor, küre-i arzın dar ambarından değil. Belki kâinat sarayındaki büyük hazine-i rahmetten ihzar edilerek gönderilip, küre-i arzın ambarında yerleştirilmiş; o ambardan asırların ihtiyâcına nisbeten parça parça ihraç ediliyor. (28. Lem’a)
Açıklamalarıyla akılları, benzerini yapmaktan aciz bırakan Kur’ân-ı Kerîm, mu’cizeli oluşu lisanıyla ifade ediyor ki: Demirin çok faydaları ve menfaatleri var ki, demir, insanın evi olan dünyanın içinden çıkarılacak, sıradan bir madde değildir. Ve rastgele ihtiyaçlara karşılamak için de fıtrî bir maden değildir. Aksine, kâinatın yaratıcı olan Allah tarafından, rahmet hazinesinde ve kâinatın büyük tezgâhında hazırlanmış bir nimet olarak semavat ve arzın yaratıcısı haşmetli ünvanıyla dünyada oturan ya da bulunanların ihtiyaçlarına vesile olmak için, demiri inzal etmiş, indirmiş diye demirdeki umumî menfaati ifade için güya demirin gökten gelen rahmet, hararet ve ışık gibi öyle şümullü faydaları var ki, kâinat tezgâhından gönderiliyor, arzın dar ambarından değil. Bilâkis kâinat sarayındaki büyük rahmet hazinesinden hazırlanarak gönderilip, arzın ambarında yerleştirilmiş; o ambardan asırların ihtiyacına nisbeten parça parça ihraç ediliyor.
Burada kısa kısa üzerinde mütalâa edilmesi gereken hususlar var, şöyle ki:
Demirin çok faydaları vardır.
Demir, adi bir madde değildir.
Demir, rastgele kullanılacak bir maden değildir.
Demir, arzdakilerin ihtiyaçları için dünya ve semanın Rabbinin nimeti olarak indirilmiştir.
Demir; rahmet, hararet ışık gibi şümullü faydalarıyla kâinat tezgâhından arzın ambarına gönderilmiştir.
Demirin hazırlanması ve depolanması için arzın ambarı dar gelir.
Demir, asırların ihtiyacına nisbeten kâinat ambarından parça parça ihraç ediliyor.
Sıradan ve adi bir maden olmayan demirin faydaları saymakla bitmez. Gelişi güzel kullanılan bir madde de değildir. Dünyadakilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere özellikle her asrın ihtiyacına göre vakti geldiğinde ortaya çıkarılan bir madendir. Yağmur, ısı ve ışık nasıl semadan geliyorsa demir de öylesine kâinat tezgâhında hazırlanan, depolanan bir mühim nimettir. Şu var ki demirin depolanmasına dünya ambarı dar geldiği için asrın tüketimine göre parça parça kâinat deposundan arz deposuna gönderiliyor.
“Evet, Cenab-ı Hak, ‘kâinat tezgâhı’nda hazırladığı demir nimetini, “süpernova” denilen patlamalar vesilesiyle yarattığı Dünyamızda da istif etmiştir. Tabiî demirle birlikte elbette bazı ağır elementleri de...
Hatta daha adını bile koyamadığımız, keşfedilmeyi bekleyen pek çok elementi Dünyamızın karnında saklamıştır Cenab-ı Hak. Kur’ân buna “Hüvellezî halaka leküm mâ fi’l-arzi cemîan / Yer’in içinde ne varsa, sizin için yaratan Odur” (Bakara Suresi: 29.) ayetiyle işaret etmektedir. Bediüzzaman, bu ayetteki mu’cizeliği ve söz konusu işareti ise, şöyle ifade etmiştir:
“Fi’l-arzi’deki ‘fî’nin ‘alâ’ya tercihi [yani ayetteki ‘yer’in içinde’ tabirinin ‘yer’in üzerinde’ tabirine tercih edilmesi,] en çok menfaatlerin arzın karnında olduğuna ve arzın karnındaki eşyanın taharrisine [araştırılmasına] insanları teşcî ettiğine [cesaretlendirdiğine] işarettir. Ve keza, arzın içindeki maden ve maddelerin istifade-i beşer için yaratılışı, arzın içinde henüz keşfedilemeyen anasır ve maddelerden, tekâlif-i hayatın [hayatın meşakkat ve] zahmetlerinden müstakbelin insanlarını kurtaracak bazı gıdâî vesaire maddelerin vücudu mümkün olduğuna delâlet eder.” 1
Dipnot:
1- Bediüzzaman Said Nursî, İşârâtü’l-İ’caz (2017), s. 283; İsmail Tezer, https://www.yeniasya.com.tr/2008/07/09/yazarlar/itezer.htm