Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ile Elbistan ilçeleri olan ve 10 ilin yoğun bir şekilde etkilendiği etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından yıkılan binaların enkazında arama-kurtarma çalışmaları devam ediyor.
En fazla Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman ve Kilis’i etkileyen depremler binalarda yıkıma yol açarken, yürekler dağlandı, ülkenin gündemi bir anda değişti. Büyük acılar yaşandı, yaşanıyor. Enkaz altından çıkanlar toplu mezarlara defnedilirken, öksüz-yetim kalan çocuklar tedavi için İstanbul ve Ankara’ya gönderiliyor.
İlki 4.17’de, ikincisi dokuz saat sonra gerçekleşen deprem başta Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’da olmak üzere büyük yıkımlara neden olurken depremin üzerinden 8 gün geçmesine rağmen aramalar hâlâ devam ediyor. 6 gün sonra bile enkaz altında canlı insanlar çıkarılırken, depremin ilk üç gününde yaşanan gecikme ölümlerin artmasına neden oldu.
Bütün Türkiye ve birçok ülke yardım için seferber olsa da, koordinasyonsuzluk ve organizasyon eksikliğinden dolayı yardımlar yerine ulaştırılamadı. Hastaneler, belediye binaları başta olmak üzere birçok kamu binası yerle bir oldu.
2012 yılında “depreme dayanıksız” raporu tutulduğu halde hasta kabule devam eden Hatay Devlet Hastanesi, üstelik yıkım kararı da çıkmasına rağmen on yıl boyunca bir şey yapılmayınca 6 Şubat depremi ile bina yıkıldı ve hastalar, doktorlar, hemşireler enkazın altında kaldı.
Birçok il neredeyse tamamen yok oldu. Resmi rakkamlara göre vefat sayısı 24 bini, yaralı sayısı 80 bini geçti. 12 binden fazla bina da yerle bir oldu.
«««
Çirkin üslupsuzluk
Depremden kurtulanlar evlerinin önünde acılarını yaşayıp, ümitle enkaz altında çıkacak yakınlarını beklerken, bölgeye gelen siyasi parti temsilcileri gördükleri eksikleri dile getirirken, yöneticilerin ağır şekilde hakaretlerine maruz kalması 6 Şubat 2023 depreminden, sonra da akılda kalacak hatıralar oldu.
Belediye başkanlarına “İngiliz uşağı, defol” diyen eski vekilden, bütün millet ve partiler deprem bölgesi için seferber olmuşken “Cumhur ittifakı sahada” diyen parti yöneticileri de bu dönemde görüldü. Atanmış bir yönetici seçilmiş bir parti genel başkanına “Sen kimsin?” deme noktasına kadar geldi.
«««
Yasaklar, kutuplaştırma
Bu dönemde hatırlanacak bir başka durum da yasaklar oldu. Yayın yasağı, haber yasağı, şehre giriş yasağı, yardım toplama yasağı en önemlisi de hayatî öneme sahip insanların birbiriyle haberleşmesini sağlayan sosyal medya yasağı… Bu arada hükümet gibi GSM şirketleri de sınıfta kaldı. Telefonlar çekmedi, internet kullanılamadı. Hükümet gibi haberleşme şirketlerinin de hazırlıksız olduğu ortaya çıktı.
Kutuplaştırma hastalığı deprem vesilesiyle yine ortaya çıktı. Nefret dili, kavga üslubu tam da milletçe kenetlenmemiz gereken bir vasatta ortaya çıktı. “Her şey kusursuz ilerliyor, her yere yetişildi” diyen de, “hiçbir şey yapılmıyor” diyen de vardı, gerçekleri dile getirenler ise hakaretlere maruz kaldı.
«««
Hiç olmazsa bu kez ders alınsın!
Netice itibariyle 1999 depreminden hiç ders alınmadığı ortaya çıktı. İhmaller, beceriksiz kadrolar, organize olamayan devlet kurumları… Bu depremde hepsine şahit olduk. Neredeyse İstanbul kadar büyük bir nüfusu etkileyen bu depremden de ders çıkarılamazsa bu acılar sürmeye devam edecek.
Aradan geçen yirmi dört senede hiçbir hazırlığın yapılmadığını gören yöneticiler ümit ediyoruz ki bundan sonra bir şeyler yaparlar. Yoksa enkazlar kalkınca 1999 depremini unuttuğumuz gibi, bu depremi de unutur gidersek acılar devam eder.
Şimdi yaraları sarma vakti…