Adalet kavramı hayatımızın ön önemli vazgeçilmezlerinden birisi. Ekonomiden toplum hayatına, demokrasiden insan hak ve hürriyetine, vicdan hürriyetinden basın hürriyetine kadar birçok alanı içine alır.
Bunun içinde, “Adalet devletin dinidir. Devletler adalet üzerine kurulur ve gelişir. Adalet devletin temelidir. Adalet oksijen gibidir. Adalet olmazsa olmazdır. Geciken adalet adalet değildir” sözleri dilimize pelesenk olmuştur. Ama son yıllarda adalete olan güvenin düşmesi bu sözlerin de sadece lâfta kaldığını gösteriyor.
Yapılan anketlerde Türkiye’de en güvenilen kurumlar araştırılırken, en güvenilir kurumların başında, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, devlet okulları, Orman Genel Müdürlüğü yer alırken, Cumhurbaşkanlığı, Meclis, Adalet Bakanlığı, siyaset ve medyanın listede olmaması düşünülmesi gereken bir durum.
Adalete güvenin düşük olmasının pek çok göstergesi var. Yıllarca devam eden yargılamalar, “delillerin toplanması, şüphelinin adaletten kaçmasının engellenmesi” amacıyla uygulanan en ağır koruma tedbiri olan tutukluluğun çok sık uygulanan bir yöntem olması ve bir cezaya dönüşmesi, hükümlü sayısının tutuklu sayısına eşit olması adalete güveni sarsan en önemli etkenlerden.
Adalet konusunda ciddî sorunların olduğunu sık sık çıkan “yargı reformları yapma ihtiyacın”dan anlamak mümkün. Bir yargı paketi çıkarken ikinci, üçüncü yargı paketlerinin hazırlığının yapılması da adalette yaşanan sorunların bir türlü aşılamadığını gösterir.
***
GÖREV SÜRESİ DOLUYOR, AMA 6.080 DOSYA İNCELENMEDİ
15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) on binlerce kişi görevden uzaklaştırılırken, pek çok kurum kapatılmıştı. KHK ile işinden atılanlar Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na başvurmuştu. Yıllardır devam eden incelemeler neticesinde geri dönenler olduğu gibi başvuruları reddedilenler de oldu.
23 Ocak 2017 tarihinde yayınlanan bir Kararname ile kurulan, 22 Mayıs 2017 tarihinde göreve başlayan, 17 Temmuz 2017 tarihinde başvuru almaya başlayan ve 22 Aralık 2017’de karar vermeye başlayan OHAL Komisyonu 2 yıllık çalışma süresinde çalışmalarını tamamlayamadığı için görev süresi bir yıl daha uzatılmıştı. O süre de 23 Ocak’ta doluyor.
Komisyonun geçtiğimiz yılsonunda yaptığı açıklamaya göre, 31 Aralık 2021 tarihi itibariyle Komisyona yapılan başvuru sayısı 126 bin 783. Komisyon tarafından verilen karar sayısı (120 bin 703) dikkate alındığında, incelemesi devam eden başvuru sayısı 6 bin 080… Komisyon tarafından 31 Aralık 2021 tarihi itibariyle verilen karar sayısı 16 bin 060 kabul, 104 bin 643 ret olmak üzere toplam 120 bin 703. Kabul kararlarından 61’i kapatılan (dernek, vakıf, öğrenci yurdu, televizyon kanalı, gazete) kuruluşların açılmasına ilişkindir.
Buna göre, Komisyon tarafından karar verme sürecinden bu yana geçen 4 yıllık süre içerisinde toplam başvuruların yüzde 95’i hakkında karar verilmiş. 6 bin 80 başvuru hakkında geçen sürede karar verilmemesi “Geciken adalet, adalet değildir” sözünü akıllara getirirken, bu 6 bin kişi ya da kurumun mağduriyet içinde olduğunu söylesek yanlış olmaz.
***
“BİR KİŞİ MAĞDUR OLMAMASI İÇİN” DENİLMİŞTİ
2019 yılı Şubat ayı sonunda Ankara Temsilciliğimizi ziyaret eden OHAL İnceleme Komisyonu yetkilisinin “komisyonun asıl amacının bir kişi de olsa kimsenin mağdur olmaması” olduğunu söylediğini hatırlıyoruz.
O tarihte ve sonrasında şu soruları hep akıllarda. “Bu bir kişi de olsa OHAL Komisyonu’nca göreve iade edilen ve mahkemelerde beraat edenler neden göreve başlatılmıyor? İnsanların mağdur olmaları kimseyi rahatsız etmiyor mu? Yıllarca mağdur olmuş kamu görevlilerinin bu mağduriyetlerinin devam ettirilmesinin bir yaptırımı olması gerekmez mi?”
Komisyon karar vermeden ilgili idare mahkemesine başvurulamadığı düşünüldüğünde sıkıntının ne derece büyük olduğu rahatlıkla görülebilir. Komisyon karar verdikten sonra göreve iade edilen kamu görevlisinin 30 iş günü içinde çalıştığı eski kurumunda göreve başlatılması gerekirken bu da tam olarak yapılmıyor. Kurumlar bunu yapmaları zorunlu iken ya yavaş davranıyor ya da “işgüzarlık” yapıyorlar. Geçenlerde bir belediye başkanının OHAL’in “iade” kararından sonra bir çalışanı işe başlatmasından sonra soruşturma geçirdiği de haberlere yansımıştı. OHAL İnceleme Komisyonu’nun bu konuda bir yetkisinin ve yaptırımının bulunmaması da başka bir garabet.
***
ADALETLE İLGİLİ ÖZLÜ SÖZLER HAVADA KALIYOR
Sık sık tekrar ettiği gibi, hem de genel bir kaide olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın komisyon oluşturulurken söylediği “geciken adalet, adalet değildir” sözünü bir kez daha hatırlatalım…
Bir de Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde 1 Eylül 2017 tarihinde yapılan Adlî Yıl Açılış Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Biz çalışmalarımızı hukuk içinde sürdürüyoruz, ama diyorum ki geciken adalet, adalet değildir. Bir an önce gereken yapılmalıdır” demişti. O tarihten bu yana gerek adalet bakanları gerekse de Erdoğan bu “kalıp cümle”yi hep tekrar edegeldiler.
Gelinen noktada 4 senede incelenemeyen 6 binin üzerinde dosya, komisyondan iade kararı çıkmasına rağmen göreve iade edilmeyen kamu görevlilerinin durumu dikkate alındığında adaletle ilgili sözler de havada kalıyor.
SÖZÜN ÖZÜ
“Ülke olarak yaşadığımız her sorunun temelinde hukuksuzluk ve keyfilik var. Bu tablo, ‘Adalet mülkün temelidir’ sözünü kanıtlıyor. Adalet, kumsalda kaybolan toplu iğne başı gibi de olsa arayıp bulacağız.”
(Prof. Dr. Serap Yazıcı)