Şimdiki zaman, geçmiş zamanların geleceği olduğu gibi, bu günler de bir gün geleceğin geçmişi olacak. Bizler de “geçmiş” olacağız. Yeni gelen nesil “geçmişlerimiz” diyecek arkamızdan. Adımız bile unutulacak, “merhum ve ya merhume” diyecekler.
Ne var ki, insan yaşarken sonunu düşünmez. En yakınlarının bile ölümünü görür de “benim için daha erken, benden daha yaşlılar var” gibi bir aldanışa kapılır. Gazalî’nin bir sözü var: “İnsan öyle dünyevîleşir ki, mezar kazan bile öleceğine inanmaz”. Oysa, tüm gelecekler yakındır. Bu kaide hadis-i şerifte de şöyle yer alır:”Gelmesi muhakkak olan herşey yakındır.” Bugün güneşin batmayacağını iddia edebilir misiniz? Ya da sabah güneş doğmayacağını? İşte insan için de “ecel” dediğimiz bir “son” olacaktır. Dünyanın da “kıyamet” dediğimiz bir “son”u gelecektir.
Bediüzzaman Hazretleri’nin çok sayıda bize uzağı yakın gösteren temsilleri, gafletimizi dağıtıp hakikatlere gözümüzü açan tabirleri vardır. Mesela sinema perdelerine ibretle bakarak, geçmişte ölmüş olanları hazır zamanda görmekten bir ders çıkarıyor. Şimdi yaşayanlara da “meyyit-i müteharrik” yani hareketli cenazeler, yaşayan ölüler gibi tabirler kullanıyor. Yakın bir gelecekte biz de meyyit (ölü) olacağımıza göre, hepimiz kendi filmimizin yaşayan cenazeleriyiz. Geçmişi ve geleceği düşündüğümüzde, kâinat ve tüm sistem akıl almaz büyüklüğü ve içindeki sayısız oyuncularıyla uhrevî bir gösterimdir. Biz de o gösterimin bir parçasıyız.
Geleceğimizi gözümüzün önüne, artık hayatta olmadığımız bir zamana kadar yaklaştırmak insana çok derin ve etkili bir tefekkürün kapılarını aralıyor. Şu an hareketli ve canlıyız ama nihayetinde “ölü” olacağız. Bu açıdan bakınca “hareket eden ölüleriz”. “Ölmeden önce ölünüz” hadis-i şerifindeki derin mânâlar bize artık daha da açılıyor. Geleceğin ölüsü olarak, bugün hâlâ can bedende ve hareketli iken ölünce yapamayacaklarımızı yapalım. Ölmüş olanların şu an dünyaya dönüp daha fazla hayır, hasenat, iyilik yapma imkânları yok. Tekrar hayata dönüp namaz kılma, otuç tutma, zekat, sadaka verme fırsatları hiç yok. Ahiret, dünyada iken kazanılacağına göre kimseye faydası olmayan boş işleri bırakıp en önemli meselemize odaklanmalı.