Sayılı ömür günlerimizden, yine sayılı günlerden oluşan bir Ramazan ayı daha toplanmış gidiyor.
Bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi de bu son günlere saklanmış. Adeta son yaklaştıkça bizim için bu pazarın kıymeti hem bire binler, otuz binler gibi uhrevî sevap cihetiyle artıyor, hem de dünya cihetiyle tattığımız güzelliklerin, yaşadığımız iç huzurun elden çıkmaması ve devam etmesini istediğimiz için bu son günler daha da kıymet kazanıyor. Peygamber Efendimiz (asm), “Ramazan; evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu Cehennem ateşinden kurtulma ayıdır.” buyuruyor. Cehennem gibi büyük bir sıkıntı ve azaptan kurtulmak ne mutlu bir sonuçtur. Bu sonucu elde etmek için son günlerde yapacağımız tövbe-i istiğfar, duâ ve ibadetler de çok önemlidir.
Bir talim, terbiye, tedavi ayı olan Ramazan ayı senede bir kez, otuz gün boyunca vazifesini ifa edip gidiyor. Almış olduğumuz bu eğitimin, terbiyenin, bu ayla sınırlı kalmayıp yılın diğer aylarına, ömrümüzün her gününe yayılması gerek. Kur’ân bu ayda nazil olmuş diye “Kur’ân ayı” dedik Kur’ân okuduk. Ramazandan sonra da devam etsin Kur’ân okumalarımız. Raflara kaldırılmasın. Ramazan boyunca dilimizi gıybetten, yalandan, kötü sözden tuttuk. Ramazandan sonra da devam etsin bu hâl. Yetime, yoksula, komşularımıza ikramlarda bulunduk, sevindirdik. Bu güzel özellik pekâla kalıcı bir güzel ahlâka dönüşebilir. Mideler dinlenirken, manevî duygularımızı çalıştırdık. Ne kadar iyi geldiğini hepimiz hissettik. Bundan sonra da, mideleri daha az çalıştırıp bedenen hafiflerken, ruhen yükselme hedefi ve gayretinde olabiliriz.
Ramazan ayının bize öğrettiği ve kattığı güzelliklerle Ramazan tadında yaşayıp, ahiret sabahına da bayram sevinciyle uyanmak temennisiyle...