İnsanın hayat serüvenin de, ölüm, hastalık veya sıkıntıdan gelen elemler olması mümkün.
Fakat insan, bu halleri kendi dünyasında yaşamadan, kelimeler de, duygu ve hislerine tercüman olamıyor. Her ne kadar bu hallerin imtihan olup geçeceğini ve hikmetin iktiza ettiğini bilse de hayata geçirebilmek, hiç de kolay olmuyor. Bu noktada iman kuvveti ile birlikte hususan bu zamanda kuvvetli imanı elde etmeye vesile olan Risale-i Nur hakikatleri, dertlere deva, hastalara şifa, yaralara merhem olduğu gibi hadiselere nasıl bakmak gerektiğini öğretmekle, hayatın dağdağasında rehberimiz oluyor, elhamdülillah.
Evet, hayat nasıl ki Kudret-i Ezeliyenin bir mu’cizesidir, mevt dahi hayat gibi bir mu’cize-i kudrettir, hakikatini apaçık gösteriyor. Ve diyor ki; “Ölümün peçesi gerçi karanlık, siyah, çirkin ise de, fakat mü’min için asıl siması nuranidir, güzeldir....... Ölüm, idam değil, firak değil, belki hayat-ı ebediyenin mukaddimesidir, mebdeidir ve vazife-i hayat külfetinden bir paydostur, bir terhistir, bir tebdil-i mekândır, Berzah âlemine göçmüş kafile-i ahbaba kavuşmaktır.” (26. Lem’a)
Risale-i Nur penceresinden Kur’ân’ın nuruyla ölüme bakmak, ne kadar kıymetli bir müjde ne kadar saadetli bir sürur olduğu elbette tarif edilmez.
Risale-i Nur, hayatı veren Zat-ı Zülcelâli razı etmenin yani ihlâsı kazanmanın en tesirli sebebi ölümü düşünmek olduğunu, “Yani ölümünü düşünüp, dünyanın fani olduğunu mülâhaza edip, nefsin desiselerinden kurtulmaktır,” (21. Lema) hakikati ile gelmesi muhakkak olan ölümü, her an gelebilir fikriyle, nasıl yaşamamız gerektiğine dikkat çekiyor.
Adeta Risale-i Nur’u okumaya, anlamaya, dinlemeye başladığımızda, onun şahs-ı manevisine dahil oluyor, kardeşlerimizle, iki ceset, bir ruh hükmüne geçiyoruz.
Ölüm geldiğinde, diğer ruhlar bir anda duâ zinciri başlatıyor, Fatihalar sağnak sağnak kabirde Nur olmaya başlıyor. Hem de günahsız diller adedince. Fakat bu nurlardan istifade etmek, sırr-ı ihlâs,sırr-ı uhuvvet ile tesanüt ve sırr-ı İttihad ile teşrikü’l-mesai ile mümkün.
Rabbimin nihayetsiz rahmet ve merhametini umarak, bizleri Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinden ayırmamasını, istikamet üzere kalmayı niyaz ediyoruz.
Risale-i Nur’un yazılan ve kıyamete kadar okunacak harfleri adedince ölmüşlerimize rahmet etmesini diliyorum. Amin...