"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mu’cize-i bâkî

MUHSİN BOZKURT
12 Eylül 2011, Pazartesi
Kur’ân: Allah’ın sınırsız hâkimiyet ve büyüklüğünün tecelli ettiği / göründüğü; en büyük Arş olan “Arş-ı Azam”dan geldiği için; Kur’ân: Cenâb-ı Hakk’ın binbir isminden en büyük ve manaca diğer isimleri kuşatan, en büyük isim olan “İsm-i Azam”dan indiğinden dolayı; Kur’ân: Her ismin en büyük mertebesi olan “Mertebe-i A’zam” / “En Büyük Mertebe”den nüzul ettiğinden ötürü; Kur’ân: Bütün âlemlerin Rabbi / her bir varlığı terbiye edip, idare ve tasarrufu / kullanım ve hükmü altında bulunduran Allah’ın kelâmı / O’nun sözüdür. Kur’ân: Hem “bütün mevcudat ve varlıkların İlâh’ı / kendisine ibadet edilen Allah’ı” ünvanıyla; Allah’ın fermanı, buyruk ve emridir.

Kur’ân: Hem “bütün semavat / gökler ve Arz’ın / Yerküre’nin Hàlık’ı / Yaratıcı Allah”ı nam ve adına bir kitap, bir konuşmadır.
Kur’ân: Hem, Allah’ın her şeyi kuşatan sınırsız ve sonsuz Rablığı olan “Mutlak Rububiyeti” yani Allah’ın her bir varlığı terbiye edip idare ve tasarrufu altında bulunduran Rablığının gerektirdiği, bir mükâleme / bir karşılıklı konuşmadır.
Kur’ân: Hem, her türlü kusurdan yüce, yani Sübhan olan Allah’ın her şeyi kuşatan saltanatı hesabına ezelî bir hutbedir.
Kur’ân: Hem, Allah’ın her şeyi kuşatan geniş rahmeti noktasından bakılacak olursa; sonsuz merhamet sahibi olan Allah’ın; iltifat ve lütuflarını içine alan bir defterdir.
Kur’ân: Hem, İlâhlığın ihtişamlı büyüklüğünden kaynaklanan; sûrelerin başlarında bazan Allah ile Elçisi arasında İlâhî birer şifre sayılan ve Huruf–u Mukattaa denilen şifre-harfler bulunan bir haberleşme kitabıdır.
Kur’ân: Hem, Cenâb-ı Hakk’ın binbir isminden en büyük ve manaca diğer isimleri kuşatmış olan “İsm-i A’zam”ın muhit ve yöresinden inmiş olarak; Allah’ın sınırsız hâkimiyet ve büyüklüğünün tecelli ettiği / göründüğü yer olan “Arş-ı A’zam”ın; bütün kapsamalarına bakan ve onları denetleyen hikmet yayıcı; her türlü kusur ve noksandan uzak kutsal bir kitaptır.
***
İşte bu sırdandır ki, “Kelâmullah” / “Allah Kelâmı / Sözü” ünvanı; tam lâyık olduğu için, sadece Kur’ân’a verilmiş, daima da veriliyor.
Kur’ân’dan sonra sırayı, diğer Peygamberlere gelen kitaplar alır.
Daha sonra, bazı Peygamberlere gelen sahifeler hâlindeki kitaplar demek olan “Suhuflar”ın dereceleri gelir.
Allah’a ait diğer sınırsız kelimelerin bir kısmı da; özellikle ferde bakan bir ünvanla, özel bir tecellî / yansıma ile, ferdi gösteren bir isimle ve özel bir Rububiyet / Rablik ve Terbiye Edicilik ile, özel bir saltanatla, hususî bir rahmet yani şefkat ve merhametle görünen; kalbe gelen manalar demek olan “İlhamlar” sûretinde bir konuşmadır.
Melek, insan ve hayvanların “ilhamlar”ı; yani onlara gelen “ilhamlar” / Allah tarafından kalblerine konan manalar; külliyet / genellik, kapsamlılık ve hususiyet / özel oluş bakımından çok çeşitlidir.
***
Kur’ân-ı Kerim’in tarif, keyfiyet ve içeriği hakkında söylenen bütün bu sözler; dâvâ; mücerred / soyut bir dâvâ olmadığı için, her biri sağlam delillerle tefsirlerde ispatlanmıştır.
Nitekim bundan ötürüdür ki, denilmiştir:
“Elde Kur’ân gibi bir mu’cize-i bâkî varken,
Başka bürhan aramak aklıma zaid görünür.
Elde Kur’ân gibi bir bürhan-ı hakikat varken,
Münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?”
(Bediüzzaman Said Nursî)

Okunma Sayısı: 995
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı