“OKU, Rabbin en büyük
kerem sahibidir.”
(Alak:3)
***
Hz. Muhammed tekrar ve tekrar: “Ben okuma yazma bilmem!” demesine rağmen,
Kendisinden ısrarla okumasının istenmesinde;
Bildiğimiz klâsik okumanın dışında bir başka okumanın da istendiği anlaşılmakta.
Zira, okumaktan kasıt, sadece bildiğimiz kitapları okumak değildir.
Kâinat büyük kitap, insan ise, küçük kitaptır.
Zaten ilimler, onların ilmen okunuşlarından başka bir şey değildir.
“OKU!” emrinden murad, insanın;
Yaratılanları okuması gerektiği hakkındadır.
“(Kâinat kitabını, kendi nefsindeki hakikati, Kur’an’ın kelâmını, hitabını devamlı ve dikkatle) OKU!
(Anla ve anlat ki) Rabbin en büyük kerem sahibi (olandır).” (Alak:3, Abdullah Akgül)
***
Çünkü “OKU!” emri, yaratılanların okunması hakkındadır.
Yani, yapılandan Yapan’a, fiilden Fail’e, sanattan Sanatkâr’a
Geçilmesi içindir. Yani, yapılanda Yapan’ı görmek.
Fiilde Fail’i bulmak. Sanatta Sanatkâr’ı keşfetmek isteniyor. Sadece bakmakla yetinme!
Aynı zamanda gör. Sadece bilmekle yetinme!
Ayrıca anla. Sadece duymakla kalma! Herşeydeki İlâhî zikri işit. Böylece asıl kitap olan,
Kâinat Kitabını okumuş, Kendini de, asıl bu şekilde
Gerçek olarak tanımış, Kendini Rabb’ine götürecek,
Tahkiki yolu bulmuş olursun.
Böylece: “Nefsini bilen, Rabbini bilir.”
Sırrına erersin.
***
Demek ki: “Kitabın kitap olması için,
Gerçekten yazılmış olması şart olmadığı gibi,
Okumak için de mutlaka yazı şart değildir.”