"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hisler canlanınca...

Mustafa Gönüllü
02 Haziran 2019, Pazar
‘’Ulvî hisler nasıl uyandırılır?’’ sorusuyla yazımıza başlayalım.

Hisler, kullanılması için insana verilmiş olduğundan, köreltilmesi için verilmiş olmadığından, onları kullanış amacına uygun kullanmak için bir kullanım kılavuzu mevcut mudur?

Evet, mevcuttur. Hisleri Veren, onların nasıl kullanılacağını da beyan etmiştir elbet insanoğluna. Kur’ân’da yaş ve kuru ne varsa yazılı olduğundan, insan da yaş ve kuru ne varsa Kur’ân’da bulabilecektir, ancak araştırır ise. Asrın Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur da, her bir duygudaki İslâmî çizgileri belli etmiştir.

Mektubat adlı eserde hislerin ne amaçla kullanılması gerektiği şöyle anlatılmaktadır: “İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı talep ve hâkezâ şedit hissiyatlar, umur-u uhreviyeyi (âhirete ait neticeleri) kazanmak için verilmiştir.”

Ve devamında aşk, endişe, hırs ve inat duygularının nasıl kullanılması gerektiği anlatılmış ve şöyle devam edilmiştir: “İnsanlar, insana verilen cihazat-ı mâneviyeyi, eğer nefsin ve dünyanın hesabıyla istimal etse ve dünyada ebedî kalacak gibi gafilâne davransa, ahlâk-ı rezileye ve israfat ve abesiyete medar olur. 

Eğer hafiflerini dünya umuruna ve şiddetlilerini vezâif-i uhreviyeye ve mâneviyeye sarf etse, ahlâk-ı hamîdeye menşe, hikmet ve hakikate muvafık olarak saadet-i dâreyne medar olur.”1

Yazmayınca bunalan hİsler

Eğer ulvî mes’uliyetler, yüce gayeler ve bir de hâdiselerin yarınki neticeleri olmasaydı, kendi köşesine çekilmesi konusunda, nefsimin istediğini kendisine verirdim. (Eski Said Dönemi Eserleri (Divan-ı Harb-i Örfî), s. 138’deki Arabi ibarenin meali)

İnsan, paylaşmak ister. Çünkü paylaşmak ihtiyaçtır. Ruhun ihtiyacı. İnsaniyet bunu gerektiriyor. İslâmiyet ise, en büyük insaniyet olduğundan, paylaşmanın menbaı, İslâmiyettir. Üzüntüsünü, sevincini, hislerini, düşüncelerini paylaşamazsa insan, kendi içinde bunalır ve karanlık girdaplarda huzur arar.

O da 2, böyle bir vaziyette, uykuyu bir dinlenme vesilesi kılan Rabbin’in hududlarını aşmış bir nefsin hatırını kırarak, yataktan kalktı. Çekmecesinden tozlu klavyesini çıkardı ve yazmaya başladı.

Mübarek Ramazan ayının rahmet dolu hazinesini kaçırmamak ve nefsin esaretinden kurtulmak için yazmak istiyordu. Çünkü yazınca, bunalmış hislerini kelimelerin serin ortamında havalandırarak, ruhunu canlandıracaktı. Ruh canlanınca da, meyveli rahmet bahçesinden meyveler toplayacaktı.

İftara iki saat kala, masasına oturdu, derin bir nefes aldı ve ‘’Ulvî hisler nasıl uyandırılır?’’ sorusuyla yazısına başladı...

Dipnotlar:

1. Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, s. 37. 2. Herhangi bir insan.

Okunma Sayısı: 1164
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı