Bu toprakların bağrından çıkmış âlimlerden örnek verecek olursak: Mevlâna Halid Zülcenaheyn, Ahmed-i Hani, Şeyh Seyda El Cezerî, Bediüzzaman Said Nursî.
Bu büyük âlimlerden bir tanesi olan Bediüzzaman’ın doğup büyüdüğü köyüne gittik. Köyde doğup büyüdüğü evi, gezdiği dağ ve yaylaları dolaştık. Gerek köyünde gerekse çevresindeki köylerdeki âlimlerden ders aldığı yerlere, medreselerine gittik. Dokuz yaşına kadar köyde anne ve babasının yanında kalmış. Çevre köylerin âlimlerinin yanında ders aldığı gibi bazen tefekküre dalmak için dağlara, yaylalara çıkardı. Bu dağlardan biri Çiyayé Ava Berxa’dır. Bu dağ Telars Köyü’nden iki bin metre yukarıda. Dağa yaya tırmandık.
Çeşmenin başında beraber oturduğumuz Nurslu Âlim Ali Rıza Dalar hocamız Bediüzzaman’la ilgili hikâyeyi anlatmaya başladı ve dedi ki: “Bu dağın zirvesine yakın olan bu çeşme Mir Davut çeşmesidir. Mir Davut Koçerlerin Miridir. O zaman Koçerler Çiyayé Ava Berxa’ya yüzden fazla kıl çadır kurardı. Bu karşıda görünen yüksek dağ da Bélejor Dağı’dır. Zirvesine çıkıldığında Nurs Köy’ü gözükür. Bediüzzaman Said Nursî bu çeşmenin başına gelir, su ihtiyacını giderir, abdest alır ve dağın zirvesine çıkar tefekküre dalardı. Gece gündüz aralıksız burada kalırdı. Yaylada koyunlarını otlatan Koçer Sofi Şahin arada bir Bediüzzaman’a çorba götürürdü. Sofi Şahin bir gün yine Bediüzzaman’a çorba götürür, ama bulamaz, nihayet Bediüzzaman’nın ona doğru geldiğini görür, yanına varır ve Sofi Şahine der: “Her geldiğinde beni bulmasan da çorbayı buraya bırak ve git. Ben seninle konuşmadan da benimle konuşma. Zamanın Bitlis Valisi Ömer Paşa’nın konağında 2,5 yıl, Van Valisi Tahir Paşa’nın konağında da 4 yıl kalmış. Bu kaldığı zamanlarda tüm vakitlerini konakların kütüphanelerinde kitapları okuyup mütalaa ederek geçirmiş” dedi.
Nurs Köyü’ne döndüğümüzde Cemal Aktaş adında yaşlı bir Nurslu bize: “Şu karşıdaki dağı görüyor musunuz? Bu dağın adı Kehniya Dinan’dır dedi. Said Nursî bu dağın zirvesinde Ruslarla savaşıyordu. Bir sabah Said Nursî’nin babası Sofi Mirza camiye namaza giderken Nurslu bir adam koşarak Sofi Mirza’nın yanına gelir ve der ki senin oğlun Said Kahniya Dina Dağı’nda şehit oldu! Sofi Mirza biraz durduktan sonra o adama dedi ki 'Dur ben camiye gidip namazımı kılayım.' Sofi Mirza camide namazını kılıp çıktıktan sonra aynı adama dedi ki 'Oğlum Said şehit olmamış yaşıyor. Çünkü ben onun şu an Ruslarla savaştığını biliyorum, oğlumun tüfeğinin sesini şimdi işittim.'
Nurs, Tağ, Ğayda, Fekiyé Teyra’nın medfun olduğu Miks, yine Fekiyé Teyra’nın makamının bulunduğu yer olan Şandiz, Cizre, Basret, Norşin aynı pınarın farklı kolları, aynı annenin evlatları. Bu mirasın kökleri derinde...