*“ABD, Rusya, İsrail ve İran HTŞ'nin yürüyüşüne dur demediler ve Ankara’DA sessiz kaldı.”
Ankara’da kim sessiz kaldı, dersiniz? Tabiî sessiz kalan, bir tek kişi değil. Bütün hükümet sessiz kaldı. Bağlama edatı olan “de” ayrı yazılmalıydı:
“… Ankara DA sessiz kaldı.”
İmlâ, böyle bir şey işte. Bir imlâ hatâsı mânâyı bozabilir. Husûsan bağlama edatı olan “de”, hal eki gibi bitişik yazılırsa veya şapkalı yazılması gereken kelimelerin şapkası ihmal edilirse, mânâ tamamen değişebilir. Tabiî böyle bir imlâ sehvi, ucu mânâya dokunduğundan, sadece imlâ sehvi olmaktan çıkar, anlatım bozukluğu şumûlüne girer.
Not: Bu konuda desteğe muhtaç olanlara hatırlatırız:
Bağlama edatı olan “de” ile bulunma hali olan –de’nin doğru yazılmasını sağlayacak pratik izahları 21 Haziran 2024 tarihli “Şapka deyip geçmeyin! (4)”te açıklamıştık.
En azından şu kadarına olsun dikkat edilse epeyce hatâlı yazımın önüne geçilir: Cümleden “de”yi atıp yerine “dahi, bile” koy. Yakışıyorsa o, bağlaçtır; ayrı yaz.
Ali de geldi = Ali bile geldi.
Ama/ammâ, ancak, fakat, lâkin ( da olsa, -sa bile)
*“Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, Lübnan’da İsrail’i durdurma girişimlerinden sonuç alamadığı uluslararası kulislerin gündeminde. ANCAK bölgedeki sömürgeci geçmişi, Fransa’yı eğreti durumda bırakıyor.”
“Ancak” hatalı kullanılmış. ÇÜNKÜ veya ZîRÂ denmeliydi.
*“Kula düşen gayret, meşru dairede gerekeni yapmaya çalışmaktır. Sonuç galip gelmek veya mağlup olmak da olsa!”
“…galip gelmek de olsa” yanlış. Doğrusu:
*“Kula düşen gayret, meşru dairede gerekeni yapmaya çalışmaktır. Sonuç mağlup olmak da olsa!”
***
ESDE’den müzâkereli ders yapmaktayız. Makalenin başlığı “Dağ Meyvesi Acı da Olsa Devadır, Ammâ Hazmı Sakil.”
Bir kardeşimiz sordu:
-Bu cümlede bir pürüz mü var?
-Yok, pürüz görünmüyor.
-“Acı” olduğunu söyledikten sonra “ammâ hazmı sakil” denince sıkıntı var gibi geldi.
Kardeşimiz, cümlede “Ama/ammâ, ancak, fakat, lâkin” bağlama edatlarının genel kullanımına bir aykırılık sezmiş, onu dile getiriyor.
Bu edatların bir istîmal şekli de zıt kavramlar arasında kullanılmalarıdır. Aksi bir kullanım anlatım pürüzü ortaya çıkarır:
+ ama - ; - ama + : Doğru
+ ama + ; - ama - : Yanlış
“Güzel(+) ama terbiyeli(+)” ifadesi hatâlıdır. Güzel ve terbiyeli olmak müsbet vasıflardır. “Güzel(+) ama ahlâksız(-)” denirse doğrudur.
Kardeşimizin pürüz mü var dediği cümlede “acı ama hazmı sakil” denseydi anlatım kusuru olurdu. Kardeşimiz, böyle dendiğini sanarak “Pürüz mü var?” demiş. Yani “ – ama – ” sanmış.
Mezkür cümlede “da olsa” ifadesi “ama” fonksiyonundadır; “ – da olsa + ” doğru bir kullanımdır:
Acı (-) da olsa devâdır (+). Devâmında ise “devâdır(+) ammâ hazmı sakil (-)” denmiş ki, burası da doğrudur.
“-sa bile” ifâdesi dahi “da olsa” ile aynı fonksiyondadır. “Dağ Meyvesi Acı olSA BİLE Devâdır, Ammâ Hazmı Sakil” denseydi de olurdu.
“-sa bile” demişken fıkramsı bir anekdotu söylemesek olmaz:
12 Eylül’ün huzur ve güven ortamında(!) 5’li çetenin lideri Netekim Paşa’mız keyif çıkarmak için bir gazinoda maiyetiyle demlenmektedir. Hânende hanım, Kenan Evren’in önünde saygıyla rükû vaziyetini alır, Paşamıza sorar netekim:
-İcrâsını emrettiğiniz bir parça var mı efendim?
-Evet.
-Hangi parçayı emredersiniz?
-Sabile!
Hânende sanatçımız, Paşa’nın istediği şarkıyı çıkaramamıştır ama bozuntuya vermez, saz arkadaşlarına yaklaşarak sessizce onlara sorar: “Sayın Paşamız ‘Sabile’ diye bir parçayı istedi; hatırlayamadım. Siz biliyor musunuz?”
Bilen yoktur. Hânendemiz, mecburen Netekim Paşa’ya yaklaşır, kızarıp bozararak:
-Efendim, heyecandan çıkaramadım. Lütfedip mırıldanarak bir hatırlatsanız parçayı…
-Yıllar ayırrr Sabilee, yollar ayırrr Sabilee biz ayrılamayız!
Kendilerine “Millî Güvenlik Konseyi” nâmını veren 12 Eylül’ün apoletli 5’li çetesinden sonunda kurtulduk, netekim.
Sıra tek adam sisteminde ekonomimize tebelleş olan apoletsiz 5’li çeteden kurtulmaya geldi. Darısı güzel yurdumuzun başına!