"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Balcı Osman’ın ballı sohbeti

Nejdet PEHLİVAN
20 Aralık 2010, Pazartesi
Emekli öğretmen Osman Bey arkadaşımız, kırk yıllık balcıdır. Her yıl Temmuz ayına kadar Düzce çevresinde, Temmuz-Ağustos’ta da, Trakya’da önceden planladığı mekânlarda arı kovanlarıyla konaklar ve bal üretimi için çalışır. Biz de yıllardır onun hilesiz, saf ballarından alır, kemâl-i afiyetle rızıklanırız. Geçenlerde bir kaç arkadaş Osman Beyin misafiri olduk. Sohbet sırasında bize, çayın yanı sıra üzerine bal sürülmüş hafif tereyağlı taze ekmek ikram etti. Tabiî ikram ballı olunca sohbetimizin seyri de bal, arı konularında yoğunlaştı.

Bir arkadaşımız sordu: “Kırk yıllık balcılık işi sana memnun olduğun nasıl bir kazanç sağladı ki, hiç usanmadan bu işi sürdürmedesin?”

Osman Bey, çayından birkaç yudum çekti ve: “Kazandığım seneler de oldu, kaybettiğim de. Arıcılık çok hassas bir meslek. Zaman olur, balı koyacak yer bulamazsın, zaman olur, arıların bir hastalıkla toplu ölümlere maruz kalır veya olumsuz iklim şartlarından masraflarını bile çıkaramazsın. Allah bereket versin, kısmetimize düşen bize yetiyor.” dedi ve tatlı bir tebessümle sözüne devam etti:

“Arıcılığın 40 yıldır beni kendisine bağlayıp götürmesi, maddî kazanç değil, mânevî kazancıdır, uhrevî tarafıdır aslında.”

Arkadaşlardan Ömer Bey araya girdi: “Arıyla balın mânevî, uhrevî kazancı da mı oluyormuş?”

Balcı Osman başını sallayarak anlatmaya devam etti:

“Siz hiç Kur’ân okumaz mısınız? Kur’ân’da 16. Sûre Nahl, yani Arı Sûresi’dir. Sûre’nin 68. âyeti “Rabbin bal arısına ilham etti..” diye başlar. Ben bu sûreyi Kur’ân’da ara sıra okurum, ama mânâsını arılarla meşgulken sürekli okurum ve tevhid delillerini tefekkür ederek sevap kazanırım. Kırk yıl içinde arılarla haşir neşir olarak, onları çok yönden tanıma fırsatı buldum.

“Evet, bal arısı yaratılış ve yaptığı işler bakımından büyük bir kudret mu’cizesidir. O küçücük bir bal makinesidir. İncir çekirdeği kadar küçücük başına onun önemli vazifesinin mükemmel programı yazılmış. Küçücük karnında gıdaların en tatlısı pişirilip imal ediliyor. Kendisini savunması için de en arkaya silâhı yerleştirilmiş. Silâhında canlı organları tahrip etme ve öldürme özelliği taşıyan bu zehirli süngü, onun cismine organcıklarına zarar vermeyecek şekilde oluşturulmuş. Arının vücudunun bu şekilde yaratılması ve ona olağanüstü görevler yüklenmesi hiç şuursuz, intizamsız, ölçüsüz olan tabiatın ve tesadüfün eseri olabilir mi? Arının bu mükemmel vücudunu yapabilmek için sonsuz dikkat ve ilim ile ve gayet hikmet ve irade ile tam bir intizam ve denge gerektirdiği kesindir. Kısacası, her yanıyla mu’cize olan bu arı, Allah’ın bir san'at hârikası olup, herşeyi tedbir, terbiye ve idare eden Cenâb-ı Hakk’ın işlerindendir.

“Yeri gelmişken bir gerçeği daha ifade edeyim: Allah (cc) arıları yaratma fiilini bütün yeryüzünde sayısız arılarda, aynı hikmetle, aynı dikkatle, aynı ölçüde, aynı anda, aynı tarzda işlemektedir ki, bu hakikat Yaratıcının birliğini, tekliğini ispat eder.

“İşte ben arılarımla beraberken, size kısaca ifade etmeye çalıştığım bu hakikatleri tefekkür ederim. Nahl Sûresi’nin yeryüzü sahifesindeki tekvinî âyetlerini okumaya çalışmaktan çok tatlı feyizler alırım. Bilmem anlatabildim mi?”

Sağ olsun, Osman Bey bizi öylesine ağırlamıştı ki, bal ikramıyla ağzımızı, dilimizi; sohbetiyle de aklımızı, ruhumuzu, kalbimizi tatlandırmıştı.

Okunma Sayısı: 1563
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı