İnsan değişimi en çok yaşayan ve arzulayan mahlûktur.
Öyle ki birçok duygunun, hissin, lâtifenin, sırrın, istidadın inkişafı değişimle beraber olur. Kulluk sırrı, esma tezahürü, hep değişimle kaimdir.
Bu yüzden dinimizde de kişiyi daima harekete geçirmeye ve yeniliğe teşvik vardır.
Nasıl ki durgunlaşmış insan gaflete yakındır; onun gibi durgunlaşmış topluluklar, cemaatler de bir tokat olarak hizmetten, faaliyetten uzaklaşırlar; bir nevi gaflete düşerler. Bir cemaatin hizmet şevkini yitirmesi değişik tezahürlerde olur. Bazen cemaatin fertleri birbirine düşer, bazen hizmet metodu tesirsizleşir, kimi zaman adı hizmet olup faaliyetin hizmetle alâkası olmaz, kimi zaman enaniyetler hizmet adı altında bilenir. Fitneler hizmet kılıfı giyer, her ne olursa olsun hareket, faaliyet bittiğinde sorunlar baş gösterir ve ürün veren fabrika kendi bozukluklarıyla uğraşmaya başlar. Elbette insan olan yerde her zaman bir takım aksaklıklar olur, ancak bu aksaklıklar hizmetin hareket seyri içinde belki de düzelip gidecekken, durağanlaşmışlık bu aksaklıkların ortaya çıkmasına sebebiyet verir.
İki günü aynı olan ziyandadır. Konu hizmet olduğunda bu ziyan çok daha belirginleşir. Hizmet denilen faaliyetin mayası değişimdir. Resulullah’ın (asm) hayatına baktığımızda her döneminin ayrı birer hizmet tarzı olduğunu görürüz. Değişmeyen tek şey tevhid dâvâsı iken bu dâvânın üslûpları, yöntemleri her döneme uygun olarak güncellenmiş, yenilenmiştir. Yine Bediüzzaman’ın da hayat dönemleri farklılaştıkça hizmet biçimi, sahası da farklılaşmıştır.
Dâvâ ne kadar sabitse, onu insanlara ulaştırma biçimi de o kadar değişken olmalıdır. Aksi takdirde bir yıl bile günceli yakalama noktasında yetersiz olacaktır. Hizmet biçimi ilkeli, tavizsiz, fakat değişken ve yenilenebilir olduğu sürece durağanlıktan uzaklaşılmış olunur.
Yaşadığımız asır tahammüllerin azaldığı bir asırdır. Özellikle gençlerin artık uzun uzun cümlelere, paragraflara, sohbetlere tahammülü azalmış durumda. Zaman az sözle çok şey anlatma zamanı. Tekrar belâgatin önemli olduğu bir döneme doğru gidiyoruz. Değişimin rotası da bu yönde olmak zorunda. Eskiden kalın kalın kitaplar önemli bir hizmet nesnesi iken şimdi videolar bile hızlandırılıp izleniyor. Bir hakikati vurucu, sarsıcı bir şekilde paylaşmak için kısıtlı zamanımız var.
Gençleri etkileyebilmek eskisinden çok daha zor. Durum bu halde iken hizmet sahalarını yavaş yavaş yeni neslin ortamlarına kaydırmak gerekli.
Amacın ne olduğu hiçbir zaman unutulmamalı, eğer amaç kuru kuruya muhafazakârlık yapmak, geçmişle övünüp durmaksa nesil artık söylem nesli değil, onları etkilemek için çok daha fazlasına ihtiyaç var. Eğer amacımız sahip olunan hakikatleri anlatmak, insanları hak dâvâya çağırmaksa o zaman bu işleyen düzenin hizmet araçlarına adapte olmak durumundayız.