Kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü, bâtın-ı kalb âyine-i Sameddir ve O’na mahsustur. 1
Kalbin batınına, hayvana olan muhabbetin yerleştirilmesi günümüzün büyük problemlerinden biri. Etrafımız ayarsız kalplerle dolu, muhabbet ayarları artık insan için değil, hayvan için kaymış durumda. Buradaki büyük patolojiyi, iyi irdelemek gerekiyor.
İnsan kalbinin en derinine başka bir insanın muhabbetini yerleştirdiğinde elemli bir sevgi hâsıl olur. Bu her âdemoğlunun tecrübe ettiği bir durumdur. Cenâb-ı Hakk’ın muhabbetinin olması gereken yere, insan sevgisi girdiğinde acı kaçınılmazdır. Çünkü Cenab-ı Hak, bakidir, O’nu sevmeye yarayan kalpteki merkezde sonsuz bir sevme kapasitesi vardır. Bu anahtar kilit uyumu sağlanmazsa insan, her seferinde yanlış kapıları açmaya çalışır ve hayatı sevgi arayışı, sevilememek, sevildiğini hissedememek, sevgiye mukabele görememek, sevginin yıpranması, sevdiğinin firakı vs. gibi muhabbet acıları çeker. Hayatı yaşanmaz bir hale gelir.
Asrın insanı acıdan kaçar halde, elemli bir hayat istemiyor, kısa dünyasında kalp acısı çekmek istemiyor. Ne yazık ki kendince bulduğu reçete çok ciddî fıtrî bozuklukları beraberinde getirmekte. Kalbi artık insana değil, hayvana yönelmiş durumda, taparcasına bir hayvan sevgisi almış başını gidiyor, kendi hayvanını başka bir insanın evlâdından çok daha kıymetli görüyor. Kalbin batınına, hayvanını koymuş, aklınca elemli bir sevgiden kurtulduğunu sanıyor. Sonsuz sevgi potansiyelini, insandan daha aşağı bir mahlûka yöneltmiş durumda.
Hayvan sevgisi bir bakıma bebek sevgisine benzer, ancak bebek sevgisinin getirdiği sorumluluklardan katbekat daha az sorumluluk ister, hayatını hayvanına göre değil, hayvanı kendi hayatına göre adapte eder. Hayvana gösterilmesi gereken ilgi, bakım, sabır, şefkat vs. çok daha azdır bebeğe göre. Birçok yönden karşılıksız, fazla sorumluluk istemeyen, acısı, elemi daha az bir çeşit sevgidir. Yani tam asrın insanına göre bir sevgi türü. Kalbini tatmin ediyor ve acı çektirtmiyor. Üstelik insan sevgisindeki gibi mukabele görmeme, beklentiye girme gibi dertler de yok. Kalp kırıcı sözlerde duymuyor hayvandan. Hal böyle olunca giderek hayvana kayan bir muhabbet, almış başını gidiyor.
Merkezde Cenâb-ı Hakk’ın olmadığı hiçbir sevgi türü uzun vadede mutluluk, huzur getirmez. Hayvana olan menfi muhabbetin en vahim neticesi, rikkat-i cinsiyenin zarar görmesidir. Bu da ciddî bir fıtrî bozulmadır. İnsan kendi gibi bir insan evlâdına olan şefkatini, sevgisini, ilgisini kaybederse her türlü zulme ortak olabilir. Eşref-i mahlûkat olan insan esfel-i safiline inip sükût etmediği sürece her türlü mahlûkun üzerinde bir şefkati ve sevgiyi hak eder. İnsana olan menfi sevgi elemi ve acısı, tokadı yoluyla bazen insanı yaratıcısına götürebilir, ancak hayvan sevgisi müsbet olmadığı zaman fıtratı bozar ve insanı zalim birine dönüştürebilir. Muhabbet ayarlarını her daim istikametli tutmanın tek yolu merkezdeki o noktanın Cenâb-ı Hak’la buluşmasıdır.
Dipnot:
1) Sözler, 32. Söz.