Ayrıca, 28’i ağır olmak üzere, yüzlerce yaralı olduğunu görgü şahitleri naklediyor. Sonrasında da İsrail askeri sözcüsü kameraların karşısına geçip, çok “gülünç” bir şekilde, söz konusu bombalamayı İsrail’in değil, İslâmî Cihad Hareketi’inin yaptığını işaâ etti, şu “dezenformasyon” anlamında. Halbuki herkes şunu biliyor ki, ne Hamas’ın ne de İslâmî Cihad’ın elinde bu derece “tahrip gücü yüksek düzeyde” bir silah bulunmuyor…

Bunun üzerine ABD başkanı Biden, apar topar, hemen İsrail’e gitti, “gayet samimi ve de sıcak bir karşılama eşliğinde” başbakan Netanyahu ve cumhurbaşkanı Herzog ile görüştü. İsrail’in “meşru savunma hakkını” desteklediklerini ve ABD olarak her türlü arkalarında olduklarını “tekrar” deklare ve de teyit etti. Bombalamayı da, İsrail’in değil, şu “karşı tarafın” yaptığını söylemeyi de ihmâl etmedi…

Öncesinde de, şu âcil gündemle toplanan, Birleşmiş Milletler Genel Konseyi’nde, “Gazze Şeridi’ne İnsanî Yardım Sağlanması” için İsrail ve Hamas arasındaki çatışmalara “ara verme” çağrısında bulunan karar tasarısı ABD tarafından, “çok anlamlı bir şekilde” veto edildi…

Sonrasında da yine apar topar, şu İngiltere’nin çiçeği burnunda Hint asıllı yeni başbakanı Rishi Sunak da İsrail’e gitti. O da tıpkı ABD başkanı Biden gibi, İsrail’in büyük bir katliama maruz kaldığını, kendilerinin “meşru savunma hakkı” bulunduğunu ve İngiltere yönetimi olarak bunu sonuna kadar desteklediklerini, bombalamayı da Hamas’ın yaptığına, garip bir şekilde şu “inandığını” söyledi…

Şu katliam üzerine, başta Filistin yönetimi olmak üzere pek çok İslâm ülkesinde Üç Günlük Yas ilan edildi. Bizde de Cumhurbaşkanlığı Kararnâmesi ile Üç Günlük Yas ilan edildi ve resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi, kutlamalar iptal edildi, cumartesi günü gün batımına kadar ülkedeki bütün bayraklar yarıya indirilecek.

Öncesinde yaşanalar ise, halkımız şu bombalama sebebiyle, bombalamanın olduğu gece ve sonrasında binler, on binler olarak sokaklara dökülmüş, adeta galeyana gelmiş, Ankara’da İsrail Büyükelçiliği ve İstanbul’da İsrail Başkolonsluğu önünde uzun süre eylem yapmış, sabaha kadar beklemiş, nöbet tutmuş, hâliyle, şu polis engeliyle karşılaşmış, hatta içeri girmek isteyince, polis tarafından zor kullanılarak şu biber gazıyla dağıtılmıştı. Çıkan arbede de, başta polis olmak üzere epey bir kimse de yaralanmıştı.

Ve son bir haber, Saadet Partisi’nin, İsrail’in Filistin halkına yönelik orantısız ve yoğun saldırılarına ilişkin şu “Araştırma Önergesi” TBMM Genel Kurulu’nda “AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla” reddedildi… Ne kadar “anlamlı” değil mi!...

Ne dersinizdi; şu “Üç Günlük” Yas bizim için yeterli.. öyle şu “başımızı ağrıtacak”, şu “yolunda giden” ilişkilerimizi bozacak, canımızı sıkacak öyle “Araştırma Önergelerine” hiç ama hiç gerek, hem de “ihtiyaç” yok mu diyorsunuz!?...