Cenab-ı Hakk’ın, “Yuhyî ve Yumît” sıfatları çok enteresandır. Onun; havl ve kuvvetine, gücüne-kuvvetine, kimsenin aklı, sırrı ermez.
Bundan üç ay kadar evvel, 100 yaşında vefat eden rahmetli babam için, bir yazı yazmıştık. Ölenler için, “Taziye yazılarını” çok yazdık da, doğanlar için bu ilk yazımız.
Geçen hafta, Rabbimiz nasib etti, bir torunumuz oldu. “Ömer Faruk” ismini, kulaklarına okuduğumuz, ezan ve kametten sonra, münasib gördüğümüz bu isimle, inşâallah yavrumuz, ismiyle müsemma olup, Hz. Ömer-ül Faruk’un yolundan gider.
Bu arada, daha evvel, bir yazımızda zikrettiğimiz, çocuklara isim koyma ile alâkalı yazdığımızda (https://www.yeniasya.com.tr/osman-zengin/cocuklariniza-kiyamette-cagrilacaklari-isimleri-koyun_209543) da zikrettiğimiz gibi, çocuklarımıza isim koyarken, çok dikkatli olmalıyız. Bazen öyle farklı isimler koyuluyor ki; taşından, kayasından, ağacından hayvanına kadar her türlü varlıklar ve İslâm aleyhtarı bir çok kişinin ismini koymakta insanlar bir beis görmüyor. Yabancıların, hani Anadolu insanı tabiriyle “gâvur” ismini koymaktan imtina etmeyenler de, işin cabası.
Bir de, çocuklarına, okyanuslar ötesinden isim ısmarlayanlar vardı. Belki de çocuk, o uzaklardan isim gelecek diye, günlerce isimsiz bekliyordu. Tabiî adamın işi gücü yok da yüzlerce isim koymakla uğraşacak... Onun için de, o gelen isimler de, ne bir dinî ve ne de İslâmî isimler olmuyordu.
Bana, 70 yaşına merdiven dayadığımız bu günlerde, “Dede” unvanını veren torunumuzu ve sizlerin de, evlâd ve torunlarınızı, Cenab-ı Hak, her türlü fitneden fesattan muhafaza eylesin.
Hizmet-i imaniye ve Kur’âniyye yolunda istihdam eylesin inşâallah. Amin.