Rahmetin tecellilerini saymakla bitiremeyiz.
Hava zerreleri kâinatı istila etmiş. Bediüzzaman Hazretleri ‘hüve nüktesi’nde bunu harika bir şekilde izah etmektedir.
Bu gün, hava zerrelerinin, teknolojik hareketlerde kullanıldığını biliyoruz.
Bu tekniğin nihayet hududunu nazarımıza arz edilen ışınlama sistemi de vardır...
İnsanlık buna odaklanmıştır. Bunun son hududunu izah eden Üstadımız, bunun mümkün olduğunu, Cenabı Hakk’ın, bunu kâinata koyduğunu, insanlığın arayıp bulmasını ifade eder.
Telefonla yüzyılımızda insanlığın bu nimetten ne denli istifade ettiğini biliyoruz.
Akıllı telefonlarla bir çok işlemin yapılması, internetten bir çok işlerin kolaylaştığını hep görüyor ve biliyoruz.
Bunlar hep hava zerrelerinin bir hediyesidir. İnsanlık artık, iletişimde bir odada yaşayanlar gibi, anında olaylardan haberdar olmaktadır.
Ölüme dahi muvakkat bir hayat verilebileceğini biliyoruz. Bir zamanlar, verem insanların kâbusu idi.
Şimdi korona dünyayı dolaşıyor, ona da inşallah bir çare bulunacaktır. Önemli olan, bu nimetlerin Cenab-ı Hak tarafından insanlığın hizmetine verildiğini bilip şükretmektir.
Bir zamanlar gazetecilik en zor mesleklerden biri idi. Şimdi, gazetecilik, iletişimin gelişmesi ile çok rahat bir meslek haline geldi.
Fotoğraf ve yazışmalarda ve haberleşmelerde insanlık altın çağını yaşıyor. Muhabirlik yıllarımızı hatırladığımızda, bir fotoğraf ve haberi için ne denli zorluklarla karşılaştığımızı hatırlıyorum.
İnsanın nefes almasındaki büyük nimeti bir hatırlayalım. Havasızlığa birkaç dakika kadar ancak dayanabiliyoruz. Ağzımızdan çıkan hava ise, kelimeler olarak tecelli ediyor. Hava zerrelerinin sayılmayacak kadar faydalarını biliyoruz. Uzaydan yeryüzüne olan haberleşmelerde de hava zerrelerinin vazifesini biliyoruz. Hayatımız hava zerreleri ile devam ediyor.