Birçok karışıklığın sebebi, istişaresizliktir. Buna, yaşadığımız birçok olayda şahit olmaktayız. İstişare, önce kendi hanemizde başlar. Ayette mealen: “Onlar ile istişare et.” ilâhî emri de bu hakikati ifade etmektedir.
Uhud Harbi’nden önce yapılan istişarede, sahabilerin ekserisi şehir dışında muharebenin devam etmesini istedikleri için Efendimiz (asm) istişarenin önemine binaen Sahabe-i Kiram’a uymuştur.
Aile fertleri ile müşavere etmek, onların muhabbetlerini kazanmaya vesile olur. Evliliklerin başlangıçlarında, aile fertleri ile ve evlenecek gençlerle istişare etmek de o kadar önemlidir. Gençler açısından aile büyüklerinin tecrübelerinden faydalanmak da bir o kadar ehemmiyetlidir.
Bu, küçük topluluklardan başlayarak; apartman, mahalle, ilçe, il, bütün bir ülke, hatta ülkeler ve kıt’alar olarak aynı istişareleri yapmakla sıkıntılar önlenebilir.
Bediüzzaman Hazretleri’nin bu manada birçok ikazları ve tavsiyeleri vardır. “Yanlışlık, tatbik-i nazariyat ve muktezâ-yı hali düşünmemekten çıkar” ikazı, bir örnektir.
“İstibdat, muamele-i keyfiyedir.” sözünün ışığında; baskının insanları ne hale getirdiğini yaşayarak görüyoruz. Kazanmak istişare ile mümkündür.
“Kardeşlerimle bir meşverete muhtacım.” diyen Üstad’ın bu konuda o kadar çok tavsiyesi var ki...
Bugün; ülkemizin çektiği bütün sıkıntılarda, meşveret noksanlığını görmekteyiz. Tek adam anlayışının getirdiği aksaklıklar bütün bir ülkeyi sıkıntıya soktu.
Yeni Asya, cemaatler ve emsali kuruluşlar arasında mükemmel bir hizmeti ifa etmektedir.
Onca hadise, istişarelere uyulmak suretiyle huzurlu ve geçerli neticeler doğurmuştur. Hizmetlerin sağlıklı yürümesi buna bağlıdır.
İstişare edenler dağları aşmışlardır, istişare etmeyenler düz yolda bile şaşırmışlardır. Ne mutlu, bu istişarelere saygı duyanlara ve ona uyanlara…