"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hastalıklara karşılık verebilmek!

Rifat OKYAY
09 Şubat 2020, Pazar
Her işin hitamında, sonlandırılmasında; bir rahatlık, bir ferahlık ve mükâfatlandırılma, ücretlendirilme olduğuna göre, hastalıkların sabır, tevekkül ve şikâyet etmeden bitirilmesi, sonuçlandırılmasıyla da; bütün mü’min ve muvahhid hastaların hissedeceği ve geldiğe yerin, kaynağının Şafi-i Hakim olduğunu bilerek; tatlı bir huzur, zevkli safalı bir ömür ve sıhhatin kendilerini bulacağı şeksiz, şüphesiz tecrübelerle sabittir.

Ölümle neticelenen böyle mü’min ve muvahhid hastaların yerlerini inşallah Rabbimiz Cennetlerinde meyvelendirecek, onlara da şefkat, merhamet ve ism-i Şafii yüzü suyu hürmetine ikramlarla bulunacaktır inşallah.

Bu dünyadaki neticeleri itibariyle hastalıkların birer büyük nimet olarak hastalara, sıhhatli zamanlarından da saadetleri ve arkadaşlıkları devam edecek olan bir çok yardımcı, ahbap ve şefkatli dost ve muavenetçi sahipleri kazandıracaktır.

İnsan bu, Cenab-ı Hakk’ın ikram ve ihsan ederek verdiği hayat ve vücud nimeti içerisinde; insanın vücudunun bir kısmını kaplayan nüzul/felç gibi hastalıklara da muhatap olabilir. Geçmeyen ve devam eden bu gibi hastalıklar ise bu fani dünyanın, fani insanı olan hastaya devamlı bir ikazcı ve mürşid vaziyetindedirler. Böyle ağır hastalık sahiplerine inşallah imanlarının mertebelerine göre şeytanlar ve şüpheler ve hevesat-ı rezile, sefih gayriinsani müçtehiyat ile nefisleri birer bela ve musîbet olarak inşallah onları aldatmaz ve yoldan çıkarmazlar.

Böyle hastalara inşallah; velilerin, kâmil insanların ancak riyazat ve çilelerle elde ettikleri büyük âli, yüce mertebeleri Cenab-ı Hakk’ın nazarında kazanabilirler. 

Bu dünyaya ve dünya hayatına göre; ahirete bakan ve uhrevî olan böyle makamları elde etmek ve kazanmak, “O vakit o ağır hastalıktan çok ucuz düşer.”

Elbetteki başına hastalık gelen bilir ve en iyi değerlendirmeyi de böyle hastalar yapabilirler. Zaten önemli olan imanın ve ahirete dair bütün inançların kuvvetli ve ayakta tutulmasıdır. 

Hastalığın ve musîbetlerin, belâların: “Hele gelsin de bir bakarız’ı!..” yoktur.

İnsan her zaman hayat ve vücud için kendini yemeye ve içmeye hazır tutuyor ve ihmal etmiyor; hastalıklar ve belâlar, musîbetler için de daima Allah’a olan imanını, inancını ve kulluk vazifelerini daima ayakta tutabilmeli ve yaşayışını imani iarelerin içerisinde yönlendirebilmelidir.

Kulluğun, ubudiyetin Allah’a iman ve itikadın binlerce habercileri ve delilleri kâinatı kaplamış ve bize bakarken; bizler imanlı ve uhrevî bir hayatı yaşarken başımıza gelebilecek her türlü hastalıklara, musîbetlere de imanın bize kazandırdığı kulluk ve ubudiyetle bakıp, karşılık verebilmeliyiz.

Okunma Sayısı: 1148
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı