İnsan, insan olarak yaratılmasının şerefine ve haysiyetine bu dünyanın her türlü halinde ve zamanlarında farkına varabilmeli, öğrenmeli veya en kötü ihtimalle bunun gayreti içerisinde olabilmelidir.
İnsan olmak ciddi bir harekât istiyor… Bu harekâtın içtima ettiği, toplandığı havuz ise İslâmiyettir. İslâm havuzunda insan, insan olmanın ciddi harekâtına malik olur, sahip olur ve insaniyette kemale ermeye başlar ve devam eder.
İnsanın Yaratanına karşı her türlü inkıyadla bağlılığı ve samimî fiilleri, amelleri onun ciddi harekâtının belirtileri ve netice itibarıyla da meyveleridir.
Halis, ihlâslı, manalı ve mütevazı halleri ile insan, insan olma ve imanlı insan olma yolunda makul tavır ve halleriyle; istikametin ve saadetin dünyalarına kuvvetli adımlar atmış demektir.
En büyük insan olma, Müslüman olma hedef ve gayesi ise en çok Allah'tan korkmak ve en çok Allah'ı bilmekten geçer. Bu zirve noktalara ulaşmak ise imanlı insanın en birinci hedefi ve gayesi olmalıdır.
İyi niyet ve iyi hayal iyi amellerin habercisidir… Bu hayal ve niyeti gerçekleştirmenin en kolay ve ulaşılabilir yolu ise Hz. Muhammed Mustafa'nın (asm) sünnetine uymaktır ve edeple ilimle irfanla yerine getirmektir.
İman, Allah korkusu, Allah'ı bilmek ve sünnet-i Resulullah'a uymak insanı zirvelerin zirvesine yaklaştırır ve ulaştırır.
İnsanlığın şereflisi olmak, kemal-i haşmetle Allah'ın takva sancağını dalgalandırmak ise ihlâs, sadakat ve sünnet-i seniyeyi tam tatbik ederek iman-ı kâmil sıfatına nail olmakla mümkün olabilir.
Yoksa Allah'tan korkmayan, Allah'ı bilmeyen, yalan söylemekten çekinmeyen, haysiyeti olmayan esfel-i safilîn kuyularında kendilerini bulur.
Ve illâki iman, itikad, ihlâs sadakat ve ümitle tahkikî imanı elde etmek ve imanın ilmelyakîn aynelyakîn ve hakkalyakîn mertebelerine uruc etmek yükselmek gerekir.