"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Maddî, manevî muvaffakiyet

Rifat OKYAY
10 Nisan 2020, Cuma
Kim ki gönülden, gerçek manada herhangi bir işi marifetiyle, beceri, gayret ve çabalarıyla yapmak istese genel itibariyle başarılı, muvaffak olur.

Aynı şekilde maneviyatta da kim ki gerçek bir teslimiyetle, ihlâsla, uhuvvetkârane bir aşk ve gayretle Allah yolunda bir işi, bir marifeti, fiili ve beceriyi candan, gönülden, gerçekten istese ekseriyetle, galiben muvaffak, başarılı olur. 

Demiri ele alsak baksak ki sert, ağır, bazen paslı ve hiçbir şeyi kendine göre tartmaz ve kabullenmez bir madde olarak görürüz. Gel gelelim ki şu baş eğmez, en kavi, sert ve kuvvetli demir ateşi gördüğü anda kendisi gibi bir çekiç demirine râm olur/baş eğer ve şekilden şekle girerek teslim olur. 

Dervişi ele alsak asarım, keserim, şöyleyim, böyleyim, şunu yaparım, bunu yaparım diyen insanlar mikroskopla çok büyütüldükten sonra ancak görülebilen bir virüsün ateşi karşısında baş eğer, teslim olur ve bazen de ölüme a’lel-re’si ve’layn/ baş göz üzerine geldim demek zorunda kalır. 

Madde ve mana daima iç içedir. Kim herhangi bir şeyle çok tegavül etse/uğraşsa öbüründe gabileştiği/anlayışsız olduğu gibi yine öbürüne karşı marifetsiz, güçsüz ve cahil olarak teslim olur. 

İnsanlık, akılları gözlerine inmiş yalnız bir toplum olmadan; kalbinin ve maneviyatın da kendisinde olduğunu hemen, derhal hatırlamalıdır, bilmelidir. Eğer bu akıl gabiliğini çabuk terk etmezse, o onu terk edecektir. 

Ve netice itibariyle boş boş bağıracaktır: Ne akıl para ediyor, ne de para akıl ediyor… İlle de maneviyat, ille de maneviyat… Maneviyatını gabileştirenler imanın gücüyle maddeye baş eğdirebilirler, her ikisinin de dünya hayatında gereğine, lüzumuna inanırlar ve belli bir orantı ile hayatlarında yer verirler. 

İnsanlığın her devirde, her zaman ihtiyacı olan ve adeta ruhunun gıdası olan; maneviyattır. Ruhsuz bir kalbi anlayış ve yaşayış bir hiç olduğu gibi gıdasız bir ruh da kalp ve yaşayış için bir hiçliği getirir, ifade eder. 

Zaten maneviyatta çok tevaggul eden/uğraşan, çalışan bir insanlığın emrine, yardımına ve kullanılmasına madde ve maddîyat koşmuş, teslim olmuş ve muvaffakiyetlerine, başarılarına yardımcı olmuşlardır. Asr-ı Saadet Müslümanlarının bütün gayeleri Allah katında bir derece almak, yükselmek ve maneviyatta başarılı olmak olduğu halde maddiyattaki başarıları da peşleri sıra kendilerini takip etmiş ve çok kısa zamanda etraflarındaki memleketlerin hâkimi ve efendisi olmuşlardır. Onların bu halleri maneviyatla gerçek manada uğraşan Müslümanlara en birinci ve en güzel birer örnektir, misaldir. 

Takip etmemiz gereken yolumuz bellidir; demir-derviş misali ihlâsla, aşkla, şevkle, gayretle ve çalışmayla maneviyattaki gücümüze, maddîyatı teslim aldırarak, gerçek manada İslâmiyet’i yaşayabilmek, hakikî bir teslimiyetle maddî manevî Allah nazarında muvaffak olmaya çalışmak…

Okunma Sayısı: 1112
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı