Bir hizmet ehlinin, bir Nurcunun, bir Nur Talebesinin dengesizliği; onun Risale-i Nurlar’la olan bağlantılarındaki gevşeme ve tembelliğin, muvazenesizliğin ve dengesizliğin işaretidir.
Risale-i Nur’u hakkıyla ve hakkını vererek okumamak her işte olduğu gibi, iman, Kur’ân ve İslâmiyet hizmetinde de insanı dengesiz ve muvazenesiz yapar.
Demek ki dengeli, muvazeneli, ölçülü anlayarak ve müdakkikane Risale-i Nurlar’ı hakkıyla ve hakikatıyla okumak; ihlâslı ve istikametli olarak iman ve Kur’ân hizmetini anlamayı ve yaşamayı netice verir.
O zaman bütün hayatımızda bakacağımız ve takip edeceğimiz safahat, yol ve tarzlar, usûller, iman, Kur’ân, İslâmiyet hizmetini netice verir.
Eğer bizler Risale-i Nurlar’daki hakikatleri ezberlesek ve hakikat-ı halde hayatımızda bu hakikatleri yaşamazsak, bizlere ve çevremize gerçekten de faydası dokunmaz. İmtihan dünyasının en önemli meselesi de ihtilâflar, ayrılıklar ve gayriliklerdir. Şahs-ı manevî ile hizmet eden ve şahs-ı manevî çadırının içinde bulunanlar elbette ki el ele, kol kola bir ve beraber ve birbirlerini tamamlayarak vücud bulup, nuranî hizmetlerini devam ettirdikleri için kendi aralarında birbirlerine karşı teveffuk edemezler ve büyüklenerek mukabil olmaya çalışmazlar.
En mühim hizmette en önemli denge, muvazene ve ölçü; şahıslar bazında da, cemaatler bazında da İHLÂSTIR… İhlâsla yapmak, ihlâsla hareket etmek ve ihlâsla ittihad etmek, ihlâsla uhuvvetkârane birbirine sarılmak ve ihlâsla neticelere kanaat etmektir.
Kendi ruhî, şahsî ve nefsî bünyesinde dengeli, muvazeneli ve ölçülü olamayanlar hem Risale-i Nurlar’ı okuma konusunda; hem de şahs-ı manevî içerisinde yer alabilecek fiiller ve faaliyetler konusunda muvaffak/başarılı olamazlar.
Muhabbetin, sadâkatin, fedakârlığın, aşk ve şevkin kol kola girerek ihlâsla yaptıkları her hizmet inşallah muvazeneli, dengeli ve ölçülü olur. Yeter ki gayemiz, hedefimiz, hareket ve odak noktamız iman, Kur’ân ve İslâmiyet hizmeti olsun.