"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Benî Âdemin hukuku İslâmiyetle muhafaza olur

Risale-i Nur'dan
10 Aralık 2023, Pazar
Suâl: “Gayr-i müslimlerle nasıl müsâvî olacağız?”

Cevap: Müsâvât ise fazilet ve şerefte değildir, hukuktadır. Hukukta ise şah ve geda birdir. Acaba bir Şeriat “Karıncaya bilerek ayak basmayınız” dese, tâzibinden men etse, nasıl benî Âdemin hukukunu ihmal eder? Kellâ! Biz imtisal etmedik. Evet, İmam-ı Ali’nin (ra) âdi bir Yahudî ile muhakemesi ve medar-ı fahriniz olan Salâhaddin-i Eyyubî’nin miskin bir Hristiyan ile mürafaası, sizin şu yanlışınızı tashih eder zannederim.

Eski Said Dönemi Eserleri, s. 182

***

Şeriat-ı Garra, kelâm-ı ezelîden geldiğinden, ebede gidecektir. [...] Asr-ı Saadet olan sadr-ı evvelin hürriyet ve adalet ve müsâvâtı bahusus o zamanda delil-i kat’îdir ki, Şeriat-ı Garra müsâvâtı ve adaleti ve hakikî hürriyeti cemî revâbıt ve levazımatıyla câmi’dir. İmam-ı Ömer (ra), İmam-ı Ali (ra) ve Salâhaddin-i Eyyûbî âsârı bu müddeaya delil-i alenîdir.

Eski Said Dönemi Eserleri, s. 95

***

Cumhuriyet ki adalet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir. On üç asır evvel Şeriat-ı Garra teessüs ettiğinden, ahkâmda Avrupa’ya dilencilik etmek, din-i İslâm’a büyük bir cinayettir ve şimale müteveccihen namaz kılmak gibidir.

Kuvvet kanunda olmalı. Yoksa istibdat tevzî olunmuş olur. “Şüphesiz ki Allah pek kuvvetli ve pek izzetlidir.” (Hac Suresi: 40) hâkim ve âmir-i vicdanî olmalı. O da marifet-i tam ve medeniyet-i âmm veyahut din-i İslâm namıyla olmalı. Yoksa istibdat daima hükümferma olacaktır.

Eski Said Dönemi Eserleri, s. 45

***

Evet, Garb uleması ve feylesofları itiraf ve ikrar etmişler ki “İslâmiyetin kanunları, yüksek bir tarzda âlemin ıslahına kâfidir.”

Hem Külliyetü’l-Hukuk Kongresinin cemiyetinde, bütün hukukiyyunun toplandığı o kongrede, 1927 senesinde, onun reisi feylesof üstad Shebol (Şebol) demiş ki: “Muhammed’in (asm) beşeriyete intisabıyla bütün beşeriyet muhakkak iftihar eder. Çünkü o zat ümmî olmasıyla beraber, on üç asır evvel öyle bir Şeriat getirmiş ki biz Avrupalılar, iki bin sene sonra onun kıymetine ve hakikatine yetişsek en mes’ud, en saadetli oluruz.”

Mektubat, s. 256

LÛ­GAT­ÇE:

âsâr: eserler, izler. (mec: gidişler, meslekler.)

benî Âdem: Âdem oğulları, insanlar.

cemî: bütün.

geda: fakir, kimsesiz, dilenci.

imtisal etmek: uymak, gerekeni yapmak.

inhisar-ı kuvvet: kuvveti tek elde bulundurma.

kellâ: hiçbir zaman, asla.

külliyetü’l-hukuk: genel hukuk.

levazımat: gerekler.

medar-ı fahir: gurur kaynağı, övünme sebebi.

medeniyet-i âmm: herkese, umuma ait medeniyet, bütün insanlığa ait olan medeniyet.

mürafaa: duruşma, yüzleşerek muhakeme olma.

müsâvât: eşitlik.

müsâvî: eşit, denk.

revâbıt: bağlar, ilgiler.

sadr-ı evvel: İslâm’ın ilk döneminde yaşayanlar.

tâzib: azap verme, eziyet etme.

tevzî olunmak: dağıtılmak.

Okunma Sayısı: 1297
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk çalık

    10.12.2023 22:50:07

    "Evet, Garb uleması ve feylesofları itiraf ve ikrar etmişler ki “İslâmiyetin kanunları, yüksek bir tarzda âlemin ıslahına kâfidir.” Bu hakikati halimizle izhar edemediğimiz için çok ciddi sorunlar yaşıyoruz. Çözüm İslâmda vesselâm.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı