"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ehl-i hak neden ihtilâf ediyor?

Risale-i Nur'dan
27 Ağustos 2023, Pazar
Mühim ve müthiş bir sual: Neden ehl-i dünya, ehl-i gaflet, hatta ehl-i dalâlet ve ehl-i nifak rekabetsiz ittifak ettikleri halde, ehl-i hak ve ehl-i vifak olan ashab-ı diyanet ve ehl-i ilim ve ehl-i tarikat, neden rekabetli ihtilâf ediyorlar?

İttifak ehl-i vifakın hakkı iken ve hilâf ehl-i nifakın lâzımı iken, neden bu hak oraya geçti ve şu haksızlık şuraya geldi?

Elcevap: Bu elîm ve feci ve ehl-i hamiyeti ağlattıracak hâdise-i müthişenin pek çok esbabından, yedi sebebini beyan edeceğiz.

Birincisi: Ehl-i hakkın ihtilâfı hakikatsizlikten gelmediği gibi, ehl-i gafletin ittifakı dahi hakikattarlıktan değildir. Belki ehl-i dünyanın ve ehl-i siyasetin ve ehl-i mektep gibi hayat-ı içtimaiyenin tabakatına dair birer muayyen vazife ile ve has bir hizmet ile meşgul taifelerin, cemaatlerin ve cemiyetlerin vazifeleri taayyün edip ayrılmış. Ve o vezaif mukabilindeki alacakları maişet noktasındaki maddî ücret ve hubb-u câh ve şan ve şeref noktasında teveccüh-ü nâstan alacakları manevî ücret taayyün etmiş, ayrılmış. Müzaheme ve münakaşayı ve rekabeti intâc edecek derecede bir iştirak yok. Onun için bunlar ne kadar fena bir meslekte de gitseler, birbiriyle ittifak edebilirler.

Amma ehl-i din ve ashab-ı ilim ve erbab-ı tarikat ise, bunların her birisinin vazifesi umuma baktığı gibi, muaccel ücretleri de taayyün ve tahassus etmediği ve her birinin makam-ı içtimaîde ve teveccüh-ü nâsta ve hüsn-ü kabuldeki hissesi tahassus etmiyor. Bir makama çoklar namzet olur. Maddî ve manevî her bir ücrete çok eller uzanabilir. O noktadan müzaheme ve rekabet tevellüd edip vifakı nifaka, ittifakı ihtilâfa tebdil eder.

İşte bu müthiş marazın merhemi, ilâcı, ihlâstır. Yani, hakperestliği nefisperestliğe tercih etmekle ve hakkın hatırı, nefsin ve enaniyetin hatırına galip gelmekle, “Benim mükâfatımı ancak Allah verir.” [Yunus Suresi: 72] sırrına mazhar olup, nâstan gelen maddî ve manevî ücretten istiğna etmekle “Peygambere düşen ancak tebliğ etmektir.” [Mâide Suresi: 99] sırrına mazhar olup, hüsn-ü kabul ve hüsn-ü tesir ve teveccüh-ü nâsı kazanmak noktalarının Cenab-ı Hakkın vazifesi ve ihsanı olduğunu ve kendi vazifesi olan tebliğde dahil olmadığını ve lâzım da olmadığını ve onunla mükellef olmadığını bilmekle ihlâsa muvaffak olur. Yoksa ihlâsı kaçırır.

Lem’alar, 

Yirminci Lem’a, s. 261

LÛ­GAT­ÇE:

ashab-ı diyanet: dindarlar, dinine titizlikle bağlı olanlar.

ehl-i nifak: iki yüzlü kimseler, münafıklar, ara bozucular.

ehl-i vifak: uyum gösterenler, aynı görüşü paylaşanlar, barışçı davrananlar.

hubb-u câh: makam, mevki sevgisi.

istiğna etmek: var olanla yetinmek, aza kanaat etmek, başkasına ihtiyaç duymamak.

müzaheme: birbirine zahmet ve sıkıntı vererek hareket etme.

nâs: insanlar.

tahassus etmek: hususî, özel olarak belirlenmek.

teveccüh-ü nâs: insanların teveccühü; insanların ilgi, beğeni ve yönelişi.

vifak: aynı düşüncede olmaktan gelen uyum, uygunluk, birliktelik.

Okunma Sayısı: 1966
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    31.8.2023 10:12:33

    "Ehl-i hakkın ihtilâfı hakikatsizlikten gelmediği gibi, ehl-i gafletin ittifakı dahi hakikattarlıktan değildir. Belki ehl-i dünyanın ve ehl-i siyasetin ve ehl-i mektep gibi hayat-ı içtimaiyenin tabakatına dair birer muayyen vazife ile ve has bir hizmet ile meşgul taifelerin, cemaatlerin ve cemiyetlerin vazifeleri taayyün edip ayrılmış. Ve o vezaif mukabilindeki alacakları maişet noktasındaki maddî ücret ve hubb-u câh ve şan ve şeref noktasında teveccüh-ü nâstan alacakları manevî ücret taayyün etmiş, ayrılmış. Müzaheme ve münakaşayı ve rekabeti intâc edecek derecede bir iştirak yok. Onun için bunlar ne kadar fena bir meslekte de gitseler, birbiriyle ittifak edebilirler." Demek ki hedefte dünya ya da ahiret olması ve vazifenin yaksim edilip edilmemesi meseleyi vuzuha kavuşturuyor...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı