"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ekseriyetin hâlis duâsı umûmî kurtuluşu cezb eder

Risale-i Nur'dan
06 Mart 2016, Pazar
Kardeşlerimizden Çaprazzâde Abdullah Efendi gibi bazı adamlar, ehl-i keşiften rivayeten, bu geçen Ramazan’da Ehl-i Sünnet ve Cemaat için bir ferec, bir fütuhat olacağını haber verdikleri halde, zuhur etmedi.

Böyle ehl-i velâyet ve keşif neden hilâf-ı vâki haber veriyorlar? Benden sordular. Ben de, birden, sünûhat kabilinden olarak verdiğim cevabın muhtasarı şudur:

Hadis-i şerifte vârit olmuştur ki, “Bazen belâ nâzil oluyor; gelirken karşısına sadâka çıkar, geri çevirir.” (el-Hâkim, el-Müstedrek, 1:492.) Şu hadisin sırrı gösteriyor ki, mukadderat, bazı şerâitle vukua gelirken geri kalır. Demek, ehl-i keşfin muttali olduğu mukadderat mutlak olmadığını, belki bazı şerâitle mukayyet bulunduğunu ve o şerâitin vuku bulmamasıyla o hadise de vukua gelmiyor. Fakat o hadise, ecel-i muallâk gibi, Levh-i Ezelînin bir nevi defteri hükmünde olan Levh-i Mahv-İspatta mukadder olarak yazılmıştır. Gayet nadir olarak Levh-i Ezelîye kadar keşif çıkar. Ekseri oraya çıkamıyor.

İşte bu sırra binaen, geçen Ramazan-ı Şerifte ve Kurban Bayramında ve daha başka vakitlerde, istihraca binaen veya keşfiyat nevinden verilen haberler, muallâk oldukları şerâiti bulamadıkları için vukua gelmemişler ve haber verenleri tekzip etmiyorlar. Çünkü mukadder imiş, fakat şartı gelmeden o da vukua gelmemiş.

Evet, Ramazan-ı Şerifte bid’aların ref’ine Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ekseriyetle hâlis duâsı bir şart ve bir sebeb-i mühim idi. Maalesef camilere Ramazan-ı Şerifte bid’alar girdiğinden, duâların kabulüne sed çekip ferec gelmedi. Nasıl ki, sabık hadisin sırrıyla, sadâka belâyı ref’ eder; ekseriyetin hâlis duâsı dahi ferec-i umumîyi cezb eder. Kuvve-i cazibe vücuda gelmediğinden, fütuhat da verilmedi.

Lem’alar, s. 106

LÛ­GAT­ÇE:

ferec: Ferahlık, sıkıntıdan kurtuluş.
ferec-i umumî: Umumî, genel ferahlık, sıkıntıdan kurtuluş.
fütuhat: Fetihler, zaferler; İlâhî feyizler.
hilâf-ı vâki: Gerçeğe zıt, vuku bulana aykırı.
muttali: Haberdar.
şerâit: Şartlar.
ecel-i muallâk: Gizli ve zamanı belli olmayan ölüm.
Levh-i Ezelî: Cenâb-ı Hakk’ın, olmuş ve olacak her şeyin üzerinde yazılı olduğu ezelî levhası.
Levh-i Mahv-İspat: Cenâb-ı Allah’ın yazar, ifâde eder, sonra bozar tahtası hükmünde olan işleri.
Kuvve-i cazibe: Çekim kuvveti, faydalı şeyleri çeken duygu.

Okunma Sayısı: 4059
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı