"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İbadet, verilen nimetlerin neticesidir

Risale-i Nur'dan
03 Aralık 2019, Salı
İ’lem Eyyühe’l-Aziz!

Ubudiyet, sebkat eden nimetin neticesi ve onun fiyatıdır, gelecek bir nimetin mükâfat mukaddemesi ve vesilesi değildir.

Meselâ, insanın en güzel bir surette yaratılışı, ubudiyeti iktiza eden sâbık bir nimet olduğu; ve sonra da imanın îtâsıyla kendisini sana tarif etmesi, ubudiyeti iktiza eden sâbık nimetlerdir. Evet, nasıl ki midenin îtâsıyla bütün mat’umat îtâ edilmiş gibi telâkki ediliyor; hayatın îtâsıyla da âlem-i şehadet müştemil bulunduğu nimetlerle beraber îtâ edilmiş gibi telâkki ediliyor. Ve keza, nefs-i insânînin îtâsıyla, bu mide için mülk ve melekût âlemleri nimetler sofrası gibi kılınmıştır. Kezalik, imanın îtâsıyla, mezkûr sofralar ile beraber, Esma-i Hüsnada iddihar edilen defineleri de sofra olarak verilmiş oluyor. Bu gibi ücretleri peşin aldıktan sonra, devam ile hizmete mülâzım olmak lâzımdır. Hizmet ve amelden sonra verilen nimetler, mahza Onun fazlındandır.

İ’lem Eyyühe’l-Aziz!

Envâın efradında, bilhassa haşerat ve hevam kısmında görünen fevkalâde çoklukta müşahede edilen harikulâde gayr-i mütenâhî bir cûd ü sehavet vardır. Kemal-i ittikan ve intizam ile bütün envâda bulunan şu kesret-i efrad, tecelliyat-ı İlâhiyenin gayr-i mütenâhî olduğuna ve Cenab-ı Hakkın mahiyeti her şeye mübayin olduğuna ve bütün eşya Onun kudretine nisbeten mütesavi olduğuna sarahaten delâlet eder. Evet, bu cûd-u icad Sâni’in vücubundandır; nevide Celâlîdir, ferdde Cemalîdir.

İ’lem Eyyühe’l–Aziz!

İnsanın yaptığı sanatların sühulet ve suubet dereceleri, onun ilim ve cehliyle ölçülür. Ne kadar sanatlarda, bilhassa ince ve latif cihazatta ilmî mahareti çok olursa, o nisbette kolay olur; cehli nisbetinde de zahmet olur. Binaenaleyh, eşyanın hilkatinde sür’at-i mutlaka ile vüs’at-i mutlaka içinde görünen sühulet-i mutlaka, Sâni’in ilmine nihayet olmadığına hads-i kat’î ile delâlet eder. “Bizim bir şeyi yapmamız, gözün bir bakışı gibi kolay ve sür’atli tek bir emirledir.” [Kamer Suresi: 50.]

Mesnevî-i Nuriye, Onuncu Risale, s. 228-229

LÛ­GAT­ÇE:

âlem-i şehadet: görünen maddî âlem.

cûd ü sehavet: sınırsız cömertlik, eli açıklık.

cûd-u icad: icadın bolluğu, çokça yaratma.

hads-i kat’î: uzunca araştırmaya gerek olmadan elde edilen kesin bilgi.

hevam: böcekler, haşereler.

iddihar: toplama; saklama.

îtâ: bahşedilme, verilme, ihsan edilme.

kemal-i ittikan ve intizam: mükemmel sağlamlık ve düzenlilik.

kesret-i efrad: ferdlerin çokluğu.

mahza: saf, hâlis, katıksız; sırf.

mat’umat: yiyecekler.

melekût: iç; görünmeyen.

mübayin: zıt.

mülâzım: bir yere veya kimseye tutunup kalan, sarılıp ayrılmayan.

mülk: dış; görünen.

mütesavi: eşit.

Sâni’: sanatla yaratan, Allah.

sarahaten: apaçık bir şekilde.

sebkat etmek: önceden geçmiş olmak.

suubet: güçlük, zorluk.

vüs’at-i mutlaka: tam bir genişlik.

Okunma Sayısı: 2189
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı