Adalet-i Kur’ânî, tek masumun hayatı, kanı heder göremez, onu feda edemez, değil ekseriyete, hattâ nevin umumu.
BAZEN ZIT, ZIDDINI TAZAMMUN EDER
Zaman olur zıt, zıddını saklarmış. Lisan-ı siyasette lâfız, mananın zıddıdır. Adalet külâhını, (HÂŞİYE)
Zulüm başına geçirmiş; hamiyet libasını, hıyanet ucuz giymiş. Cihad ve hem gazâya, bağy ismi takılmış. Esaret-i hayvanî, istibdad-ı şeytanî, hürriyet nam verilmiş. Zıtlarda emsal olmuş, suretlerde tebadül, isimlerde tekabül, makamlarda becayiş-i mekânî.
HÂŞİYE: Bu zamanı tam görmüş gibi bahseder.
Sözler, s. 791
***
SİYASET, EFKÂRIN ÂLEMİNDE BİR ŞEYTANDIR; İSTİAZE EDİLMELİ
Siyaset-i medenî, ekserin rahatına feda eder ekalli. Belki ekall-i zalim, kendine kurban eder ekserîn-i avâmı.
Adalet-i Kur’ânî, tek masumun hayatı, kanı heder göremez, onu feda edemez, değil ekseriyete, hatta nev’in umumu.
Âyet-i “Kim bir cana kıymamış birisini öldürürse... (Mâide Sûresi: 32.)” iki sırr-ı azîmi vaz’ ediyor nazara. Biri mahz-ı adalet. Bu düstur-u azîmi
Ki, ferd ile cemaat, şahıs ile nev-i beşer, kudret nasıl bir görür; adalet-i İlâhî, ikisine bir bakar. Bir sünnet-i daimî.
Şahs-ı vahid hakkını kendi feda ediyor; lâkin feda edilmez hatta umum insana. Onun iptal-i hakkı, hem irâka-i demi,
Hem zeval-i ismeti; iptal-i hakk-ı nev’in, hem ismet-i beşerin mislidir, hem naziri. İkinci sırrı budur: Hodgâmî bir âdemî,
Hırs ve heves yolunda bir masumu öldürse, eğer elinden gelse, hevesine mâni ise harap eder dünyayı, imha eder benî Âdem’i
Sözler, s. 802
***
Adalet-i mahza ile adalet-i izafiyenin izahı şudur ki:
“Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesad çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir.” [Mâide Sûresi: 32.]
Ayetin mana-i işarîsiyle, bir masumun hakkı, bütün halk için dahi iptal edilmez. Bir ferd dahi, umumun selâmeti için feda edilmez. Cenab-ı Hakk’ın nazar-ı merhametinde, hak haktır; küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için, bir ferdin, rızası bulunmadan, hayatı ve hakkı feda edilmez. Hamiyet namına, rızasıyla olsa, o başka meseledir.
Adalet-i izafiye ise, küllün selâmeti için, cüz’ü feda eder; cemaat için, ferdin hakkını nazara almaz. “Ehven-i şer” diye, bir nevi adalet-i izafiyeyi yapmaya çalışır. Fakat adalet-i mahza kàbil-i tatbik ise, adalet-i izafiyeye gidilmez; gidilse, zulümdür.
Mektubat, s. 67