"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bosna'da her gün bir uyanış var

20 Kasım 2015, Cuma
Balkanlarda İslâmiyetin ve tasavvufî hayatın unutturulmaya çalışıldığını belirten Bosna Mesudiye Tekkesi Şeyhi Prof. Dr. Kâzım Hacımeyliç, “Allah’a şükür bunu başaramadılar. Her gün bir uyanış var” dedi.

Bosna’da Kacuni’de bulunan Mesudiye Tekkesinin şeyhi Prof. Dr. Kâzım Hacımeyliç, Balkanlarda tasavvufî hayat ve İslâmî yaşayış ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı. Tasavvufun sadece Bosna için değil, aynı zamanda Balkanlar içinde önemli olduğuna dikkat çeken Hacımeyliç, “Maalesef bunu unutturmaya çalıştılar, ama Allah’a şükür başaramadılar. Her gün bir uyanış var. Gençler bir arayışın içindeler, arıyorlar. Maddiyatın önemi o kadar kalmadı. Çalışmak lâzım. Bakıyoruz çoğu gençler istiyor. Yani bir kendini arayış var. Aradığı için kendini nerede bulacak, ancak bu tür yerlerde bulacaktır“ dedi.

Bosna-Hersek ıslâmiyet ile nasıl tanışmıştır?

Tasavvuf hayatı Balkanlarda Fatih Sultan Mehmed’in gelişinden önce başlar. Sarı Saltuk ile başladığı ifade edilmekle beraber, daha önce de başlamış olabilir. Horasan Erenleri, şeyh Edebâli ve Ahmed Yesevî tarafından yetiştirilip Anadolu’ya gönderilen derviş ve sufiler buradan da Balkanlara 12. Yüzyıl itibariyle ulaşmışlardır. Tasavvufî hayat ilk zamanlarda sistemli bir şekilde de değilse de kişisel olarak yürütülmüştür. Bu bölgelere Allah rızası için gelen dervişler bu yeni topraklarda ticaretle uğraşmışlar ve buradaki insanlarla haşır neşir olmuşlar, insanlarımız o derviş ve sufilerle bu şekilde tanışmışlardır. Dervişler Sarı Saltuk Baba’dan tutunda günümüze kadar tasavvufî hayat devam ettirmişler ve bu topraklarda ıslâmiyeti muhafaza etmişlerdir.

HORASAN ERENLERİ FATİH’TEN ÖNCE BOSNA’YI FETHETTİ

Buradaki halkın ıslâmı kabul etmesi de çok kolay olmuştur. Fatih Sultan Mehmed’in de bu toprakları alması bu sayede daha hızlı gerçekleşmiştir. Fatih’in Bosna’ya ordusuyla gelmeden evvel tebdili kıyafet yapıp derviş kıyafeti ile Bosna’yı gezdiği ve buradaki ahalinin durumunu gözlemleyip durumu anlamaya çalıştığından bahsedilir. Bu gelişmelerden sonra ordusuyla gelen Fatih, Bosna topraklarına Yaytse ve Klyuç bölgelerinden giriş yapar. Geldiğinde ise neredeyse bir günde 20 bin kişi ıslâmiyeti kabul etmiştir. Bu rakam ve bu hadisenin bir günde gerçekleşmesi çok önemli bir olaydır. Bu durum için Fatih’in daha önce bu bölgelere gelip hizmetlerde bulunan derviş ve sufilere teşekkür etmesi lâzım.

OSMANLININ GELENEĞİ DEVAM ETTİRİLİYOR

Osmanlının buradaki İslâmî hayata nasıl bir katkısı olmuştur?

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde o dönemde Saraybosna’da 47 tane dergâh bulunduğunu ifade eder. Aynı zamanda Osmanlı döneminde kurulmuş olan Reisül Meşayih Kürsüsü faaliyetlerine günümüze de devam etmektedir. Reisül Meşayih, bütün tarikatların bağlı bulunduğu merkezimizdir. Bütün bu tarikatların merkezinin başında ise şeyh’ul Mesaib şeyh Sırrı Efendi ve şeyh efendiler ile dervişler bulunmaktadır. Bugün ise Saraybosna’da 12 tane dergâh bulunuyor.

Bugün Saraybosna’da Gazi Hüsrev Bey’in kurmuş olduğu külliye bulunmakta; burada cami, dergâh, medrese, hamam, bedesten var. Ama medreseden önce Hankah yaptırılmıştır. Nedir Hankah, tasavvuf okuludur. Ve medreseden 6 yıl önce faaliyetlerine başlamıştır. Bu çok önemli bir şeydir. Bu tasavvuf okullarıyla buradaki insana halka bir adap, erkân, ahlâk öğretilmesi için uğraşılmıştır.

Bir de Boşnakların ayrı bir özelliği var. Bosna’daki şeyh efendiler umumî olarak âlim efendilerdir. Okumuş, bilgili, birkaç lisan bilen, medreselerde ders veren, kültür seviyesi yüksek şahsiyetlerdir. Ve bugüne kadar da neredeyse bu şekilde gelmiştir. Bosna’da bütün tarikatlar varlıklarını göstermişlerdir. Bunlardan Mevlevilik ve Halvetilik varlıklarını koruyamazken, Kadirilik ve Rifailik az olmakla birlikte varlıklarını devam ettirmişlerdir. Yaygın olarak da Nakşi geleneği devam etmektedir. Bosnalılar olarak şeyh Hüseyin Baba’ya teşekkür etmemiz lâzım, çünkü buradaki insanın yapısına göre, kabiliyetine göre, anlayışına göre, bir tasavvufî geleneği oturtmuştur ve günümüze kadar da süre gelmiştir.

BASKI DÖNEMLERİNDE DE FAALİYETLERİMİZ DEVAM ETTİ

Osmanlıdan sonra tasavvuf merkezlerinin durumu ne oldu?

Tasavvuf merkezleri Osmanlı bu topraklardan çekildikten sonra da gerek Avusturya Macaristan ımparatorluğu, gerekse komünizm zamanında da baskı ve zulümlere rağmen faaliyetlerini sürdürmüştür. Baskı zamanlarında dergâhlarımız yıkılıp tahrip edilmiştir. Bazıları tamamen ortadan kaybolurken bazıları da yeniden inşa edilmiştir. Bugün Bosna’da yüzden fazla yerde Kelime-i Tevhid yapılan yerler var. Bunların hepsi dergâh olmamakla beraber, camilerde de bu Kelime-i Tevhidler yapılmaktadır. Umumiyetle Perşembe ve Pazar akşamları gerçekleştiriliyor. Yatsı namazının ardından Kelime-i Tevhidler okunur, zikirler yapılır, sonra ikram bölümüne geçilir ardından da sohbet ve ilâhilerle birkaç saat buraya gelen insanlar o manevî havayı yakalamaya çalışıyorlar.

TERCÜME ESERDEN GEREKLİ FEYİZ ALINAMIYOR

Risale-i Nurları inceleme fırsatınız oldu mu?

Risale-i Nurları da okuyup inceledim, bazı kitaplar da Boşnakçaya çevrilmiş ve hatta buradaki medresemizde de tanıtımı yapılmıştır. Geleceğe ve gençlere yönelik bir eser. Okuyup anlaşılması gayret isteyen bir eser, anlaşılsın diye de tercüme yapıldığı zaman özünden uzaklaşılıyor. O zaman da eserden gerekli feyiz alınamıyor. Zor şartlarda, hapislerdeyken bu eserleri meydana getirmiş, kendisinden Allah razı olsun.

Kâzım Hacımeyliç kimdir?

1964 Zenica (Bosna Hersek) doğumlu Kâzım Hacımeyliç, 1991 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Uygulamalı Sanatlar bölümünde Hat ve Kitap Sanatları bölümünden mezun oldu. 1994 yılında Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans derecesi aldı. Mimar Sinan Üniversitesi’nde 1997 yılında, kitap sanatları ve geleneksel cilt alanında hazırladığı tez ile doktor ünvanın aldı. Bu süre zarfında Hatat Hasan Çelebi’den sülüs-nezih icazeti; Hattat Ali Alparslan’dan talik icazeti aldı. Dünyaca ünlü geleneksel cilt sanatçısı Üstad İslam Seçen’den cilt ve kitap sanatları eğitimi, Adet Gazi’den patoloji ve restorasyon eğitimi aldı. Mimar Sinan Üniversitesi ve Saraybosna Üniversitesi’de Sanat Tarihi dersleri verdi. Bosna Hersek’de pek çok caminin hatlarını yazdı, Merhum Aliya İzzetbegovic’in mezar taşını tasarladı. 1999 yılında Bosna tarihine ve kültürel mirasına ilişkin özel bir müze kurdu. Eserleri ile, otuz beş özel sergi hazırladı, elli karma sergiye iştirak eti. Yayınlanmış pek çok makalesi ve ulusal-uluslar arası tebliğleri, geleneksel sanatlar konusunda yayınlanmış üç kitabı bulunmaktadır.

Röportaj: İSMAİL MURAT KACUNİ / BOSNA HERSEK

Okunma Sayısı: 5335
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı