"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Daha fazla demokrasi ve daha fazla hukuk

30 Ekim 2021, Cumartesi
AKADEMİSYEN-YAZAR AHMET BATTAL, “KİTAPLIK”IN SORULARINI CEVAPLANDIRDI

RÖPORTAJ: ORHAN GÜLER

“Adalet ve Hürriyet” Yeni Asya Neşriyat mührüyle yayınlanan ilk kitabınız. Muhtevasını kısaca özetleyebilir misiniz?

Risale-i Nurdan istifade etmeye çalışan bir hukukçu için kolay gibi görünen bir zamanda yani 2010’da köşe yazarlığına başladık. Ama bilhassa 2014’ten itibaren hem adalet açısından ve hem de devletten talep edilecek hürriyetler yönünden zor bir döneme girdik. 

Bu durum Kur’ân’ın Risale-i Nur’da tezahür eden adalet anlayışını güncel meselelere uygulayan yazılar yazma mecburiyetimizi her geçen gün daha da arttırdı. Akıl Misafiri köşemizde, bilhassa 15 Temmuz’dan sonra yazdığımız adalet ve hürriyet yazılarının kitap haline getirilerek muhataplarına topluca ulaştırılması ve okutulmasının önemli bir ihtiyacı karşılayacağı fikrî bir kitap teklifine dönüşünce böyle bir eser ortaya çıkmış oldu.

Artık neredeyse dünya çapında şöhret sahibi muhteşem karikatürist Muhterem İbrahim Özdabak kitaba hem özgün kapak tasarımıyla ve hem de köşe yazılarına uygun ve fevkalâde vurucu karikatürleriyle çok önemli bir katkı yaptı ve böylece ortaya bir tür “ekip çalışması”na dayalı bir tür“ortak kitap” çıkmış oldu. 

Geri dönüşlerden anladığımız kadarıyla, bu kitap, sahiplenenlere “iyi ki var, iyi ki okuyor ve okutuyoruz, kime okutsak ‘işte bu’ dedi” dedirtti.

Anladık ki Yeni Asya yine tarihe not düşüyor. 

“15-20 Temmuzların ilâcı” ifadesi dikkat çekici. Bununla ne kastediyorsunuz, izah eder misiniz?

Bazı karaciğer hastalıkları kendisini ciltte sivilce ve benzeri şekillerde gösterirmiş. Darbe de galiba böyle bir sivilcedir. Sanki toplumun karaciğerindeki bir hastalığın siyasî sistem üzerinde bir tezahürüdür denilebilir.

Zahire göre hükmedeceksek 15 Temmuz’un başarısız bir darbe girişimi olduğu söylenebilir. Tekrarını engellemenin yolu bu kitaptaki makalelerle tartışılmıştır. 

Özeti şudur: Avrupa standartlarında bir demokratik devlet ve evrensel insan haklarını kayıtsız şartsız tanıyan bir hukuk devleti asıl hedefimiz olmalıdır. 

Başlıktaki 20 Temmuz vurgusuna gelince. Öncelikle kitaptaki bu başlığı gören bazı muhatapların “bu ne cesaret” türünden şeyler yazıp söylediğini bildirmek isterim. Esasen cesaret gerektiren bir şey de yok. Zira 15 Temmuz vesilesiyle ya da bahanesiyle 20 Temmuz’dan itibaren başlayan ve Kanun Hükmünde Kararnameler ile kurulan bir tür “karşı darbe” düzeninde hukuk Filistin askısına alındı, insan hakları işkence sehpasına yatırıldı. Bunu görmemek mümkün değil. Ama bazıları, aslında başka şeyler hatırına, bu zulümleri görmezden gelmek gerektiğini savunuyorlar. 

Yeni Asya hukukun üstünlüğünü savunageldi. Akıl Misafiri köşesi de KHK darbesini elbette gördü ve görmek isteyen gözlere gösterdi. 

Bu hastalığın da ilâcı aslında aynı: Daha fazla demokrasi ve daha fazla hukuk. 

 “15-20 Temmuz süreci” toplum hayatını nasıl etkiledi?

Kutlular Ağabeyden duymuşuzdur: “İnsanın ürkmesi hayvanın ürkmesine benzemez.” Devletin 15 Temmuz’dan itibaren adalet perdesi altında ika ettiği zulümler insanları korkuttu. Sıradan insanların korkması normal sayılabilir, ama hâkimler ve savcılar da korkutuldu. Hâlbuki hâkim Allah’tan başka kimseden korkmaz ve korkandan da hâkim olmaz. 

Devletin devam ve bekası için denilerek aslında masum olduğu bilinen yüz binlerce kişi damgalandı, sorgulandı, yargılandı, ağaç kabuğuna mahkûm edilmeye çalışıldı. Bu yolla kardeşlik hukuku bozuldu. İnsanların ve bilhassa gençlerin resmî din anlayışıyla ve özellikle sivil alandaki din hizmetleriyle arasında var olan fıtrî pozitif bağ koparıldı. 

Bu korku örtüsü son zamanlarda yavaş yavaş kalkmaya başladı. Şimdi bunun da yardımıyla bilhassa sivil alanda din hizmetleri yapan ihlâslı aklı başında kişilere ve gruplara düşen imana ve ahirete hizmet için yeniden harekete geçmek ve projeler yapmaktır. 

Şöyle de özetleyebiliriz:

Tabiri caizse, bir kısım muhakemesi zayıf dindarların elinde oyuncak olan devlet habire camiler yaptı, ama bunu cemaatleri ve dolayısıyla cami cemaatini yıkarak yaptı. Şimdi yeniden camileri cemaatlerle doldurma ve cemaatlerin birbirleriyle hukukunu yeniden kurma zamanı geliyor.  

Süreç nasıl devam ediyor, nasıl sona erer?

15 Temmuz süreci, bilhassa 20 Temmuz KHK darbesi sayesinde, “Bin yıl sürecek” denilen 28 Şubat sürecinin bir devamı haline getirildi. Bu vahim durum anlaşıldıkça muhafazakârların uyanıklığı da artacaktır. 

Gelecek seçimlerde siyasî iktidarın açık ve net bir skorla değişmesinden sonra da toplumdaki korku ve kasvet kalkacak ve Avrupa Birliği sürecinin yeniden başlatılmasıyla birlikte insan hakları yönünden de yeniden düze çıkılacaktır. 

Ümitliyiz. Gayret ediyoruz ve etmeliyiz. 

Kitapla ilgili daha çok hangi çevrelerden, ne türden tepkiler aldınız?

Bizzat imzalayıp gönderdiğimiz bazı siyasiler kitabımızın bütün siyasetçilere ulaştırılmasının çok gerekli ve faydalı olacağını bildirdiler. Zaten niyetimizin iyi olduğunu, amacımızın siyaset yapmak olmadığını, siyasetçinin rakibi olmadığımızı bilen her aklı başında siyasetçi böyle bir kitaptan ancak memnun olabilir. 

Kitaba ulaşmış olan süreç mağduru kişiler genellikle tebrik ve duâlarını ilettiler. Sadece bazılarının, kendi ön kabullerinin de etkisiyle, Yeni Asya ile ilgili eski önyargılarını halen kıramadıklarını gözlemledik. Bediüzzaman’ın “Zaman şahıs ve şahsiyet zamanı değil mütesanit heyetler zamanıdır” hükmünü anlatamadığımız için üzülüyoruz, ama biz yazıp söylemeye devam edeceğiz. 

AKP taraftarı bazı dostlarımız yazdıklarımızın hiçbirine itiraz etmediler ve edemediler. Sadece “Evet, ama keşke şunu daha büyük harflerle yazsaydın da Yeni Asya’yı şöyle zannetmeseydik” gibi aslında kendi ön yargılarını ele veren şeyler yazıp söylediler. 

[email protected] 
twitter-facebook:@drbattal 

***

15-20 temmuzların ilâcı ancak “adalet ve hürriyet”tir

“Adalet” namına zulüm!

Önce, Türkiye’nin siyasî tarihine“askerî darbe girişimi” olarak geçen olayı tarihiyle beraber zikredelim: 15 Temmuz 2016... Hemen belirtelim ki bu menhus (uğursuz) hadise daha en başında “siyasî darbe” denilebilecek bir sürece evrildi. 

“20 Temmuz”dan, yani OHAL ilânından söz ediyoruz... Özellikle toplumda “travma”ya (sıkıntılı yaşantı) dönüşen “15 Temmuz Olayı” sanki dün olmuş gibi o denli kısa bir tarihe, fakat öbür yandan“20 Temmuz OHAL’i”nin de etkisiyle—o derece “uzun” bir zamana işaret ediyor. Yani üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen geniş halk kitlelerine epey acılar veren süreç, bu kısa zamanın tam tersine “uzun” olduğu algısına yol açtı. 

Bütün darbe veya darbe teşebbüsleri gibi “15 Temmuz olayı” da üzerinde çok konuşulmasına, yazılıp çizilmesine rağmen hâlâ “flû,” hattâ “karanlık” noktalarla dolu. 

 Ucube “Türk tipi başkanlık sistemi”ni netice veren 20 Temmuz OHAL’i de cabası...

 İşte, Prof. Dr. Ahmet Battal’ın “Adalet ve Hürriyet” adlı kitabı, bütün bu karmaşık süreci “akademik bir bakış”la irdeliyor. (Elimizdeki nüsha Kasım 2020 tarihli “ilk baskı” olup, 13,5 x 21 cm ebadında ve 336 sayfa.)

ÖZDABAK KARİKATÜRLERİYLE...

Birinci hamur kâğıda basılı kitap renkli, fakat anlamlı “İbrahim Özdabak” imzalı karikatürlerle bir nevi “zenginleşmiş.” Temmuz 2016-Kasım 2017 tarihleri arasındaki yazıların derlendiği kitabın “İçindekiler” bölümünden dikkat çekici başlıklar ise şunlar: 

* “Duygusal adalet” adalet midir? *Siyasî ders mi, dinî ders mi? *Delile bakmadan hüküm yazmak! *Memurun tarafı-tarafsızlığı meselesi *Devlet dini=cami cemaati *Açık camilerden akredite cemaatlere mi? *Kast başka, ihmal başka * “Adalet” nâmına zulüm! *Kast yoksa suç yoktur *Suç ve ceza için şart: İlliyet rabıtası *Zulüm ve taraftarlık basamakları *Cemaatlerde eksen neden kayar? *Bilmeden ve istemeden terörist olunur mu? *Kaçıncı AKP’nin iktidarındayız? *CHP ile korkutan AKP’den korkma! *45 bin kişinin suçu *Münafıkların çoğalmasından kimler sorumlu? *Siyasetçi çek elini dinden! *Erdoğanizm’den Kemalizm’le çıkılmaz * “Ne mağduru kardeşim!” *AKP=Adamın Kendi Partisi yahu! * “3. Abdülhamid ve 2. Atatürk” *Cumhurbaşkanı “kriter” belirleyebilir mi? *Cumhurbaşkanı “kriter” mi değiştirdi? *Yürütme “suç” ihdas edebilir mi?..

“15-20 TEMMÜZ  SÜRECİ” YAZILARI

Yayınevinin “takdim” yazısı bulunmayan eserin yazar tarafından kaleme alınmış “ön söz”ünde ise kitap hakkındaşu bilgiler veriliyor:

“Yeni Asya’daki ‘Akıl Misafiri’ köşesiyle on yıldan bu yana okuyucunun aklına misafirliğe giden bir hukukçu olarak 15 Temmuz ve sonrası hakkında da inandığımız ya da düşündüğümüz çok şeyi yazıp söyledik.

“Bazen doğrudan ‘adalet’ hakkında ve bazen de hukuk ve adaletin olmazsa olmazı olan ‘hürriyet ve demokrasi’ hakkında—ve dolayısıyla devlete ve siyasete de temas eden—yazılar yazdık. 

“Tüm yazılarımız ve okuyucu yorumları internetten ulaşılabilir durumda, ancak yine de derli toplu biçimde ve bir kitap olarak el altında ve kütüphane raflarında bulunması faydalı olacaktır. Böylece hem ‘Yeni Asya’nın fikirlerini ve hem de bir yazarı olarak bizim bu konu hakkında ne düşündüğümüzü bilmek isteyenlere yardımcı olmuş olacağız...

“Seçme yazılarımızı herhangi bir ilâve ya da çıkarma yapmaksızın tarih sırasına göre ve aynen yayınlamayı uygun bulduk...”

Okunma Sayısı: 4202
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Müjdat Bayar

    30.10.2021 10:01:41

    Her kelimesine katılarak okuduğum ve tekrar tekrar okumak istediğim bir kitap... Ahmet Battal Bey, yazılarıyla tarihe önemli yazılar emanet ediyor. Ba

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı