"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bismillah...

Sebahattin Aslan
16 Mart 2022, Çarşamba
“Bismillah her hayrın başıdır.”

Risale-i Nur’un Sözler mecmuasından Birinci Söz’ün ilk cümlesidir. Bu, “Her hayrın başı Bismillah’tır.” veya “Söze Bismillah ile başlayalım.” ya da “Biz de dersimize Bismillah ile başlayalım.” vb. diye de başlayabilirdi ama öyle başlamamış. Bizzat bilerek, kasten “Bismillah” ile başlamış. Çünkü hem Söz’e hem de cümleye “Bismillah” ile başlamanın sırrı ve önemi var burada. Bir işe “Bismillah” ile başlanıyorsa hayırlı bir iş yapılıyor ve o işin hayırlı bir şekilde neticelenmesi isteniyor demektir.

“Biz dahi başta ona başlarız.”

Birinci Söz’ün ikinci cümlesidir. Geleneksel olarak bütün dinî konuşmalar, vaazlar “Besmele, hamdele, salvele” ile başladığı için Risale-i Nurlara/ Sözler’e de besmele ile başlandığını düşünüyordum. Bu cümledeki “ona” zamirini “onunla başlarız” yani, “Bismillah ile başlarız” şeklinde anlıyordum ve bu durum, uzun süre düşünce dünyamın bir köşesinde bir ukde/nâkise gibi duruyordu. Daha sonraki zamanlarda yaptığım araştırma ve okumalarda bu ukde yavaş yavaş çözüldü, nâkise ortadan kalktı ve benim için “ona” zamiri vuzuha kavuştu. “Ona” zamiri bizzat “Bismillah”ın yerini tutuyordu ve “Bismillah’a başlarız” demektir. Birinci Söz’den önce, “Ey kardeş, benden birkaç nasihat istedin.” diye başlayan giriş kısmında sözü edilen sekiz dersten birincisi olan Besmele mevzusuna başlamaktır.

“Bil ey nefsim! Şu mübarek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudatın lisan-ı hâliyle vird-i zebanıdır.”

Birinci Söz’ün üçüncü cümlesi de “Bil ey nefsim!” diye başlıyor ve Üstad burada başkasına değil, kendisine hitap ediyor. Risale-i Nurların bu kadar çok etkili olması, benimsenmesi, sevilmesinin temelinde yatan sır -müfessirinin başkasını değil önce kendi nefsini muhatap alması ve nasihata muhtaç görmesi- olsa gerek. Bu durum, Birinci Söz’den önceki giriş kısmından anlaşıldığı üzere Üstad kendi nefsine direk, muhataplarına dolaylı olarak hitap ediyor. “Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim Sekiz Sözü biraz uzunca nefsime demiştim. Şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin.” Üstad sık sık “Ben nefsimi tebrie etmiyorum. Nefsim her fenalığı ister.” diyerek muhataplarını incitmeyen bir üslûp kullanıyor.

“Şu mübarek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudatın lisan-ı hâliyle vird-i zebanıdır.”

“Bismillah” aynen ezan gibi, cami gibi, minare gibi İslâm’ın sembolüdür/nişanıdır. “Bismillah” diyen kişinin Müslüman olduğu anlaşılır. Aynen Müslümanlar gibi, bütün mevcudatın, bütün varlıkların da kendi hal dilleriyle söyledikleri ve dillerinden düşürmedikleri mübarek bir kelimedir “Bismillah”.

Üstad, Bismillâh’ın ne büyük, tükenmez bir kuvvet, ne çok, bitmez bir bereket olduğunu temsili bir hikayecikle çok güzel anlattıktan sonra bütün mevcudatın hal dilleriyle nasıl “Bismillah” dediklerini açıklar.

Her bir ağacın “Bismillâh” diyerek; hazine-i rahmet meyvelerinden ellerini doldurarak, bizlere tablacılık ettiğini; her bir bostanın “Bismillâh” diyerek, matbaha-i kudretten bir kazan olup çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişirildiğini; her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanların “Bismillâh” diyerek, rahmet feyzinden birer süt çeşmesi olup bizlere Rezzak namına en latîf, en nazif, âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ettiğini misal olarak veriyor.

Sözün sonunda da bizlere kulaklarımıza küpe olacak şu dersleri veriyor.

“Madem her şey mânen “Bismillâh” der; Allah namına, Allah’ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi “Bismillâh” demeliyiz. Allah namına vermeliyiz, Allah namına almalıyız. Öyle ise, Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız.”

“Mün’im-i Hakikî, bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiyat ise üç şeydir: Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir.

Başta “Bismillâh” zikirdir. Âhirde “Elhamdü lillâh” şükürdür. Ortada, bu kıymettar harika-i san’at olan nimetler Ehad, Samed’in mucize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir.”

“Bismillah her hayrın başıdır.” diyerek sözümüzü noktalayalım.

Okunma Sayısı: 1918
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa Aslan

    4.4.2022 05:59:38

    Kalemine, yüreğine sağlık, çok faydalı oluyor devamı daim olur inşallah.

  • Veysel kasar

    17.3.2022 21:13:29

    Hayırlı olsun, bismillahla başlayan pişman olmaz, yolda kalmaz..

  • Deniz ceylan

    16.3.2022 14:42:07

    O zaman eyvallah diyelim. Eline emeğine sağlık hocam

  • Adem Ceylan

    16.3.2022 07:51:58

    Tebrikler güzel bir makale olmuş devamını bekleriz inşallah

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı