Nimetlerden alınan lezzet kişiden kişiye değişir mi? Dünyevi nimetlerden alınan lezzet arttırılabilir mi?
Yaşıyor olduğumuz muvakkat, fani dünyada her insan zahiri ve batini duygularla dünya nimetlerden istifade eder, lezzet alır. Mesela, Güneşe evinin lambası, yıldızlara hanesinin mumları veya başka mahlukat ve ziruhlara hususi dünyasını şenlendiren ve ziynetlendiren güzellikler olarak bakabilir.
Binler derece yüksek, her bir mü’min için binler kasır ve hurileri ihtiva eden has bahçesinden başka umumi Cennetten beş yüz sene genişliğinde birer hususi Cennet’inden derecesi nispetinde inkişaf eden hissiyatıyla, duygularıyla Cennete ve ebediyete layık bir surette istifade eder. Başkalarının iştiraki onun malikiyetine ve istifadesine noksan vermedikleri gibi, kuvvet verirler. Ve hususi Cennetini ziyadeleştirirler.
Dünyanın maddi ve manevi nimetlerinden lezzet almak da kaç duyu organıyla nimetlendiğine bakar. Ağız, kulak, göz, zevkiyle, zaikasıyla, sair duygularıyla istifade ettiği gibi; kuvve-i şâmme (koku) ve kuvve-i zaika (dil) gibi duyularla da istifade eder.
Muhteşem bir manzara karşısında bir insan sadece yediği içtiği nimetlerle lezzetlenirken, diğer bir mü’min bunlarla beraber ortamın manzarasıyla, kuş sesleriyle, çiçek kokularıyla da istifade eder. Lezzet düzeyi yüksek olur.
Girişteki sorunun cevabı ise, 20. Lem’a, 7. Sebeb’in Haşiyesinde karşımıza çıkıyor. “Her mü’min derecesine ve dünyada kazandığı sevaplar, haseneler nisbetinde inbisat ve inkişaf eden duygularıyla zevk alır, telezzüz eder, müstefid olur.” İyilikleri, sevapları, ibadetleri fazla olanın, duyguları daha çok inbisat ve inkişaf eder ve nimetlerden Cennette lezzet alma dereceleri yükselir.
Dünyada da böyle değil midir? İbadetleri zengin olanın, nimetlerden istifadesi de zengin olur. Düşünün ki, musibet bile birilerine musiki gibi gelir.