Gençlerdeki mevsim duyarlığını ölçmek adına derste birbirinden farklı uygulamalara adım attık.
Belirlenen öğrencinin eline bir kâğıt, bir kalem verip, ‘Şimdi dışarı çıkacaksın, gerek gözüne ilişenler, gerek kulaklarına ulaşanlar ve gerekse hissettiğin düşünceleri kâğıda aktarıp, dersin sonunda sana bir on dakika gözlemlerini paylaşma süresi vereceğiz. Anlaştık mı?’ diyoruz ve süreç başlıyor.
Arkadaşımız gözleme, biz de dersimize devam ediyoruz. Çoğu zaman gözlemlerimiz kapalı oluyor. Durağanlığı kıran bir şey gözlemleri harekete geçiriyor. Mevsim gelmiş geçmiş, güneş doğmuş batmış, yolda kediyi araba ezmiş, otobüste yaşlı adam ayakta kalmış, kuşlar sürü halinde bir yerlere gitmiş yani hayatı yaşarken sağımızda solumuzda olup bitenleri çoğu kez görmüyor, duymuyor ve hissetmiyoruz. Bu da iyi bir durum değil tabiî ki.
Biz de bu durağanlığı kırmak istiyoruz. Öğrenciler faaliyeti yaparken değil, ama yaptıktan sonra tebrik ediyorlar.
Her farklı sınıfta farklı farklı bölümlerden öğrenciler bu dış gözleme katıldılar. O kadar renkli bakış açıları ortaya çıktı ki, insan hayrette kalıyor. Yönümüzü öğrencilere bir dönebilsek, bir dinleyebilsek onları rengârenk, cıvıl cıvıl bir dünya bizi bekliyor bulacağız.
Örneklere bakın:
- Değerli arkadaşlar, dışarıda kış kuşları dikkatimi çekti. Sığırcıklar, kargalar ciddî şekilde varlıklarını hissettiriyorlardı. Özellikle kargalar aralarında bir büyük gelişme olacak gibi adeta çığlıklar atar vaziyette birbirleriyle ses çıkarıyorlardı. Kuşların da sevinç ve telâş gibi durumlar yaşadığını hissettim.
- Sonbahar, kış mevsimi olduğu için her yerde bir hüzün havası hakim. Ortamın şenliği olan serçeler yok artık piyasada. Mekân metruk hale gelmiş. Yalnızlaşmanın bir başka adı sanki sonbahar diye düşündüm.
Öğrenci sayısınca ortam renkleniyor. Her biri pek renkli bir bakış açısına sahipler. Değer verildiğinde öğrencilerin görüş ve düşünceleri daha bir anlam kazanıyor. Her öğrenci kendi o özel alanının keşfedilmesini, değerlendirilmesini istiyor.
Yüzlerce, binlerce öğrencinin içinde olan bir eğitimci, kocaman bir renkliliğin içinde olduğunu, rengârenk, cıvıl cıvıl bir kıpırtının arasında olduğunu hissetmelidir. Yoksa kuş seslerinden rahatsız olan insanlar gibi, o cıvıltılar o eğitimciyi boğar, hayatı yaşanmaz hale getirir.