Geçmiş zamanda İslamiyet’in terakkisi, düşmana karşı inadını kırmak tecavüzünü defetmek, silah kılıçta olmuş bu zamanda medeni terakkinin, hak ve hakikatin, manevi kılıçları müsbet hareketle, düşmanları, mağlup edip, dağıtmakla sağlamaktır.
Medenilere galebe çalmak, zorlama ile değildir. Bediüzzaman, Müslümanların takip edeceği istikameti göstermiştir. İmanların güçlenmesi, İslami şuurun güçlenmesine çalışmak önem kazanmıştır. Temel hak ve hürriyetlerin demokrasinin yerleşmesi, manevi cihat metoduyla kuvvetle değil, ilmi ve fikri mücadeleyi tebliğ etmektir.
Millet hakimiyetini esas alıp, kuvvete dayalı bir zümrenin hakimiyetini kabul etmeyerek (onların araların da işleri istişaredir) ayeti kerimleriyle meşrutiyetin tecellisinin akıllara, gönüllere yerleşmesi temin olur. Kuvvet kanunda olmasa şahsa geçer. Demokrasi ve hürriyetlerin yerleşmesiyle terakki ve ilerleme sağlanmış olur.
Yeni Asya, 50 küsür yıldan beri Risale-i Nur prensiplerini anlatma yönündeki gayet ediyor. Meşveretle, dik durarak, ihlasla yayın hayatında zorluklara katlanarak yoluna devam etmektedir.
Öğretmenlik hayatımda her gün gazetemle gelir, müsbet hareketlerimizi sürdürürdük. Bir gün gazetemin üzerinde beni ve gazetemi tenkit eden bir not yazıldığını gördüm. Ha-yılandım. Gazetemizin, dinin siyasete alet edilmesi durumunda ortaya çıkan mahzurlardan bahsetmesi bazılarını rahatsız ediyormuş. İhtilalleri tasvip etmeyip, iman hizmetini temel ve esas aldığını, hak ve hakikatlerden taviz vermediğini bir türlü anlamayanlar oluyor.
Seneler sonra aynı düşünceye sahip olanları gördükçe hayıflanıyorum. Allah’ın izniyle bu kervan hak ve hakikatler ölçü ve prensibiyle kıyamete kadar istikametle devam edecektir.