"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Arzular ve fikirler - 2

Şemseddin ÇAKIR
25 Temmuz 2025, Cuma
—GEÇEN HAFTADAN DEVAM—

“Bir şey daha kaldı; en tehlikelisi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında bir enaniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazı da olsa o cihette enaniyetlidir, çabuk enaniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da nefsi o ilmî enaniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hatta yazılan risalelere karşı muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde, nefsi ise enaniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adavet besler gibi, Sözlerin kıymetlerinin tenzilini arzu eder, tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın. Halbuki bilmecburiye bunu haber veriyorum ki: Bu dürus-u Kur’âniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müçtehidler de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir. Çünkü çok emarelerle anlamışız ki bu ulûm-u imaniyedeki fetva vazifesiyle tavzif edilmişiz. Eğer biri, dairemiz içinde, nefsin enaniyet-i ilmiyeden aldığı bir his ile, şerh ve izah haricinde bir şey yazsa soğuk bir muaraza veya nâkıs bir taklitçilik hükmüne geçer.”1 cümlesiyle de, başta Üstadın hayatta olan yakın talebeleri olmak üzere tüm Nur talebelerinin karşı çıkmasına rağmen sadeleştirme meselesine teşebbüs ve cür’et eden malum gruba dikkat çekiyor âdeta...

İşte bu vaziyetin hal-i pür melâli budur. Son dönemde yaşanan malum musibetlerin dahi sebebi budur. Risale-i Nur’a uzanan el kurur, konuşan dil lâl olur. Yani büyük sıkıntılar yaşanmasına sebep olan malum grubun mensupları Risale-i Nur’un meslek-meşrebine ve Kur’ânî prensiplerine uymadıklarından başlarına gelen musibetlere maruz kalmışlardır. 

Bahsi geçen ve teyide muhtaç o rivayete göre, Üstad Topal Hafız’a “İlerde çok sıkıntılı bir nifak dönemi olacak, insanlar hapislere doldurulacak, sen de onlardan olacaksın” demiş ise bu bir ikazdır. İşte aynısı olmuş ve yıllar sonra yani 15 Temmuz Hadisesinde bu olay vuku bulmuş ve o grupla irtibatı olduğu gerekçesiyle Topal Hafız da çileler çekmiş ve biz buna muttali olmuşuz. Peki neden hâlâ daha bu yaşananlardan ibret alınmıyor? Bir muhasebe yapılıp hatadan dönülmeye çalışılmıyor?

Madem Üstad o zatı bu kadar uyarmış, o da niçin tedbirini alıp Nurların meslek-meşrebine ve şahs-ı manevîsine tâbi olmak yerine şahsî, indî mülâhazalarla Risale-i Nura taban tabana zıt bir cereyanın içinde yer alarak bütün himmetini onlara sarf etmiştir? Bilâkis onlardan uzak durması gerekmez miydi? Yani, buradan anlaşılması gereken, onun o ikazdan gerekli dersi alarak Risale-i Nur’da yeri olmayan bir mesleğe gitmemesi gerekirdi. Demek Üstad ona, mealen, Sen Risale-i Nur prensiplerine uymayıp dinlememenin tokadını yiyeceksin, demiş o da yemiştir. Böyle bir davranışın takdiri değil tenkidi gerekmez mi?

Hadi diyelim Topal Hafız, bir beşer olarak neticeyi göremeyip, böyle bir kusur işledi. 

Neticesi görüldüğü halde bunu meziyet gibi göstermeye çalışmak neyin nesidir? Bunun mantığı Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsine uymamayı teşvik ve meziyet sayıp yanlışa pirim kazandırmaktan başka nedir?

Aktarılanlara göre o zat; son yirmi yıldır, Risale-i Nur’a rağmen bütün himmetini o yapıya seferber etmiştir ve sonuç “Gayr-ı meşru tarik zıdd-ı maksuda gider veya gayr-ı meşru muhabbetin neticesi merhametsiz azap çekmektir” hükmü gereğince yaşadığı musibetlere maruz kalmıştır. Kaderî olarak asıl mesele budur. Hani Üstad “Musibet, bir cinayetin neticesi, mükâfatın mukaddemesidir” diyordu. O neden zikredilmiyor? Hiç olmazsa pişman olup da musibet mükâfatı bari alsalar...

Mesele ayniyle budur ki, bunu Nurculuk gibi takdim etmek Risale-i Nur’a en büyük zarardır. Evet işin aslı, o felâkette Risale-i Nur’a ihanet edenler zarar görmüştür. 

Risale-i Nurdaki düsturlara göre hiç kimse “la yuhtî ve la yüs’el” yani hatasız ve sorgulanamaz değildir. Nefis, şeytan ve imtihan dünyası olduğu için herkes hata yapabilir ve sorgulanabilir olarak kabul edilir. 

Risale-i Nurdaki şefkat tokatları bahsinden, Risale-i Nur hizmetinde yanlış yapanların tokat yediklerini biliyoruz. Üstad ve talebeleri, başlarından geçen hadiselerle, yedikleri şefkat tokatlarını anlatmışlardır. Bir de zecr tokatları vardır ki Risale-i Nur’a yanlış yapanlara ve zarar vermek isteyenlere gelmiştir. Şefkat tokadının işaretlerinden biri, hatayı yapan kişinin hatasından vazgeçip Risale-i Nur hizmetine devam etmesidir. Aksi ise, yani hatada ısrar edip hatadan vazgeçmemek ise “zecr tokadı” olarak kabul edilir.

Netice olarak, Topal Hafız’ı istismar edenler, ona “elfitnetü eşeddü minel katl” kaidesince büyük kötülük etmişlerdir. Belki de o zat mahşer günü, “Beni niçin fitneye alet ettiniz” diye onların yakasına yapışacaktır.

Dipnot:

1- Mektubat. s. 725.

Okunma Sayısı: 609
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yasemin POLAT

    25.7.2025 21:41:00

    Erdoğan karşıtlığı nedeniyle düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışına gerek yok. vatanın yarısı zaten erdoğana oy vermiyor. erdoğana düşman olan herkesle dost olamayız. tamam bizde erdoğana destek vermiyoruz ama gülenperestlerle de dost değiliz. halk partisine destek veremeyiz.

  • Yusuf

    25.7.2025 21:07:24

    Hocam ellerinden öperim. Kalemin dert görmesin. Fetoculer asla iç yüzlerini göstermezler. Evlilikleri dahi yapmacıktır. Karı kocasını, koca karısını ispiyonlar. Nur olayını unutmadık. Bazıları kendilerini siper ediyordu fetocu değil diye. Yeni asya gazetesi günlerce manşetten resmini paylaştı. Hapisten çıkışta ilk işi yurt dışına kaçmak oldu değil mi? Hani fetoyla ilgisi yok diyordunuz?

  • Eda Gül Beyaz

    25.7.2025 21:03:28

    6- O yüzden Sevgili Üstadımızı böyle bir adamla ve yapıyla kıyaslamak dahi zulümdür. Bahçe onların. Nasıl isterlerse öyle temizlesinler. Biz sadece yol gösteririz. Gelin beraber temizleyelim diyerek pisliği üzerimize alamayız. Bu yazı bu manada güzel olmuştur. Hocamıza teşekkür ederim.

  • Eda Gül Beyaz

    25.7.2025 21:00:42

    5- Üstadımızın (Allah ondan razı olsun) ehl-i sünnet vel-cemaat sınırları dışına çıkan istisnai bir fetvası dahi yoktur. Ama gülen her sıkıştığı yerde islamın şeairlerini ezip geçmiştir.

  • Eda Gül Beyaz

    25.7.2025 20:43:39

    4- Üstadımız hiçbir yerde hiçbir talebesine devleti ele geçirmek için soru çalmak caizdir dememiştir. Devleti ele geçirmek değil milletin imanı bizim derdimiz demiştir. Oysa bizzat kendi şahitlikleri ile malumdur ki gülen kendi adamlarına devleti ele geçirmek için soru çalmaya caizdir demiştir.

  • Eda Gül Beyaz

    25.7.2025 20:40:53

    3- Üstadımız ve talebeleri hiçbir zaman yaptıkları işi inkar etmemişler hatta milletin ve devletin faydasına hizmet etmiyorsak idamımızı talep ederiz demişlerdir. Gülen ve ekibi ise herkesçe malum olan yaptıkları işleri bile inkar etmişlerdir.

  • Eda Gül Beyaz

    25.7.2025 20:38:02

    2- Üstadımız hiçbir mahkemede ve hiçbir hakim tarafından "hırsızlıkla" ve "yalancılıkla" suçlanmamıştır. Kendisi ve talebeleri hiçbir yerde yalan beyanat vermemiştir. Hatta yalan konuşmamak için ölmeyi dileyen ve şehit olan Hasan Feyzi ağabey malumunuzdur. Oysa gülen ve ekibinin temel suçlanma noktaları hırsızlık ve yalancılıktır. Bu suçları ise mahkeme önünde ve maşeri vicdan nezdinde sabittitir. Hiçbir zaman gülenciler iman hizmeti yapmak cihetiyle suçlanmamışlardır.

  • Eda Gül Beyaz

    25.7.2025 20:32:49

    1- Bir cerbeze örneği olarak, yaşanılan süreci, Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi ve talebelerinin başına gelen hapis ve sürgünlerle karıştıranlar olacak. İki olayın arasında hiçbir benzerlik yoktur. Üstadımız hiçbir zaman memleketinden kaçmamış, mahkemelere, hakim karşısına çıkmaktan içtinap etmemiştir. Ancak 15 Temmuzdan sonra gülen ve ekibi sürekli kaçmış, hakim karşısında bir savunma yapmamıştır. Algı oyunları yaparak dış dünyadan destek aramıştır. Üstadımızın asla ve kat'a yapmadığı bir iştir.

  • Asım

    25.7.2025 20:17:27

    15 temmuz sürecinden sonra gerçekten ilginç bir süreç yaşadık. Nasıl olduysa bizim cemaatte konuşamaz olduk. Yeni yeni fikir hürriyetine kavuşuyoruz çok şükür. Fetullah Gülen aleyhine konuştuğumuz an bizi afaroz ediyorlardı. Tabi bunu yapanlar üç beş kişilik yönetici elitleriydi. Yoksa bütün cemaatte öyle bir şey söz konusu değildi. Cemaate gelenlerde bu tablodan rahatsızdı aslında. Cemaatin kırmızı çizgisi gibi olmuştu. Hemen yandaş damgası vurulurdu. Ne günlerden geçtik. Bu yazı o dönemde hayal gibi gelirdi. Olması gereken oluyor su akıp yatağını buluyor

  • Enes

    25.7.2025 20:05:27

    Hocam siz nerelerdeydiniz bu yazıyı yazmak için. Helal olsun. Cemaatimizin %99'u aynen burda yazılanlar gibi düşünüyor. Sesimiz oldunuz nasıl dua etsek azdır size.

  • Mustafa Said Kara

    25.7.2025 19:27:00

    Dsrbede karanlık noktalar olması fetocüleri temize çıkarmaz. Adam bizzat cemaatçi, bilmeyen yok, o akşam ords ne işin var? Tarla baktım diyor. Kamera görüntüsünü gösteriyorlar, ben değilim diyor. Kutsal kabul ettikleri hocaları bizzat bu yalanı söylüyor ya. Bizim haberimiz yok diyor. Ama orda senin adamların ne arıyor? Başındaki hoca böyle yalan söyleyen bir cemaatten hayır gelmeyi bırakın şer gelir şer.

  • Mustafa Said Kara

    25.7.2025 19:23:23

    Yeni okudum. Yerinde bir yazı olmuş Allah razı olsun hocam. Yeni Asya olarak, artık şu gülencilere zulmediliyor masalını tekrar etmeyi bırakalım. Ne yapıyorlarsa yapsınlar. Sürekli, Nurculara, Müslümanlara, Anadolu halkına affedersiniz ama sayıp sövüyorlar. Nurcular zalimi, Yezidi destekliyor falan diye propaganda yapıyorlar. Diğer nurcularla aramıza tefrika sokuyorlar. Devasa, gizli bir yapılanma kurarken bize sormadılar. Bizi dinlemediler de. Herkes yaptıklarının sonucuna katlanır. Yeni Asya niye kapatılmadı? Yeni Asya okuyucuları neden hapiste değil? Çünkü bizim yediğimiz naneler yoktu çok şükür. Şeffaftık. Herkese açıktık. Kült bir yapılanma kurdular. Düşünceyi, aklı öldürdüler. Robot gibi insan yetiştirdiler. Yeni Asya'dan yetişen bir Nur Talebesi soru çalıp da bir işe girer mi? Kessen girmez. Hocacılar ise beyinleri yıkandığı ve menfaatlerine öyle geldiği için her türlü pisliğe göz göre göre ses çıkarmadılar. Şimdi bizi bir salsınlar artık.

  • Arda Yıldız

    25.7.2025 18:17:29

    Soruları çaldıklarını herkes biliyor. Kendileri de itiraf ediyor. Ama çıkıp da bir tevbe yolu, helalleşme yolu tutmak yok. Şu şu soruları çaldık, işte listesi, şunların haklarını yedik diyemiyorlar. Bunu yapamayan bir yapıya cemaat denmez ama Nurcu hiç denmez. Zatrn nasıl kuruldukları malum.

  • Arda Yıldız

    25.7.2025 18:15:31

    Ders alan mı? Depremin dahi kendilerine yapılanlar için olduğunu iddia eden mağrur insanlardan söz ediyoruz. Ders alırlar mı hiç?

  • S. Pelin Kurukahveci

    25.7.2025 18:14:13

    Muhteşem bir analiz. Tebrik ederim. Şu yazı 15 Temmuz'un peşi sıra yazılsaydı aramızda vuku bulan sıkıntılara giden yol açılmazdı. 15 Temmuz'dan sonra bizzat tanıdığım çok abla fetöcüleri sahiplenen zihniyet yüzünden cemaatle arasına mesafe koydu. Bunu yapanlar "mazlumdan yana olmak" kılıfını kullandılar. Ama ortada bir mazlum yoktu. Risale-i Nurların hukukuna tecavüze yeltenmiş bir yapılanma vardı. Hocalarının mehdi olduğunu iddia eden akıl terazisi şaşmışlar vardı. Her şeye rağmen bugün bu yazının yayınlanıyor olması alkışı hak etmektedir. Yönetim kurulu isabetli ve hayırhah işlere imza atmaktadır. Bu hizmet cemaatimiz adına büyük bir adımdır. İnşallah fetö denilen yapı ile aramıza çizdiğimiz bu kalın çizgiler bizi hizmetimizde rahatlatacaktır. Şükranlarımla...

  • Mehmet Şerif akay

    25.7.2025 17:17:18

    Teşekür ederiz sayin şemsedin hocam güzel bir aydınlatma olmuş

  • Yıldız Fırtına

    25.7.2025 17:15:09

    İlahi İkazı görmeyip kader adaletini okumayıp tuti kusu gibi beşer zulmünü nazara verip mazlum edebiyatını temcid pilavına cevirirsen sonun onlardan farklı olmaz. Olmadı da zaten❗ akıl almayan nokta ise hala bir sans bir şans bir şans daha diyen mübarek sıfatlardır ki bilerek- bilmeyerek zulme ortak oluyor başına gelen musibeti başkasına veriyor bu da bnm başıma niye geldi demiyor. Demek ki bu silsile halinde sürüp gidecek. Hal-i alem ibretlik.

  • Said Yüksekdağ

    25.7.2025 17:12:09

    Risale-i Nura ve Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerinin hukukuna ihanetin bedeli elbette ağır olacaktır. Ne yazık ki o malum grub dediğiniz fethullahçılar hâlâ akıllanmış değiller. İstismara devam ediyorlar. Başlarına gelen musibetten ders almamışlar. Hâlâ inat edip hatalarını kabullenmiyorlar. Ölmüş gitmiş hocalarını savunuyorlar ve hâlâ Risale-i Nurun sadeleştirilmesini isteyebiliyorlar. Ne acib bir durum. Rabbim kimseyi şaşırtmasın!

  • Nihat çiçek

    25.7.2025 16:53:15

    Şemsettin hoca'mı böyle bir konuyu gündeme getirdiği için tebrik ediyoruz

  • Nevzat Karaağaç

    25.7.2025 16:39:42

    Kırık cam şişesi ayarındaki Fetöcülüğü hakiki bir meslek zannedip, peşine düşenlerin düştükleri hazin son Malesef hüsrandan başka bir şey değil. Neyse ki Şemsettin hocanın yazısı entrikalı labirentlerden geçip nete ulaşmış. Kaç senelerdir yorum yazamıyorduk sonunda kapının kilidi gevşemiş anlaşılan. Şemsettin hocaya teşekkürlerimizi takdim ediyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı