"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İntihar ve acılar üzerinden İslâmiyete saldırı…

Şükrü BULUT
21 Ocak 2022, Cuma
Elazığ’dan Faik Akgün’ün GÜNIŞIĞI Gazetesi’yle dünyaya servis ettiği haberin, önceden hazırlanmış özenli bir çalışma olduğunu medyamızda takip ettiğimizden, “Enes Kara intiharının bireyselliği” üzerinde duranların samimî olmadığını söylemiştik.

Sol medyanın bir taarruzu olan bu proje başarıya ulaşamadığından, “… bir deneme projesi” olarak basın tarihimizdeki yerini elbette alacaktır. Solun medyadaki amiral gemileri isimlerini değiştirseler de; kadrolarının, stratejilerinin ve semavî dinlerle ilgili düşüncelerinin değişmediğini, hem köşelerindeki ifadelerinden ve hem de yapılan açık oturumlardan görmüş olduk. İslâmiyet’e hizmet eden bütün cemaatlere ve özelde Said Nursî’ye ve Nurcular’a iftira eden Marksist kökenli ve bir kısım mason gazetecilerin Risale-i Nur’u okumamaktaki ısrarlarına maalesef bir daha şahit olunca, bil mecburiye yazmak durumunda kalıyoruz.

Baskıyı, tahakkümü, istibdadı, diktatörlüğü ve ümitsizliği İslâmiyet’e mal etmeye çalışanların ne dünyaya ve ne de önlerindeki kitaplara bakmadan fikir yürütme hastalıkları, Kemalizm’in Türkiye Marksistlerini içine düşürdüğü “acınası manzarayı”, bir kez daha gösteriyor. İslâmiyet’in içine doğduğu toplumlardan; istibdatı, anarşizmi, kaosu, perişanlık ve fukaralığı ne kadar kısa sürede kaldırdığına hem tarihte, hem günümüzde ve hem de dünyada milyonlarca şahit ve delil var iken; Türkiye’deki bazı sol gazetecilerin inadî bir cehaletle taassup içinde doğruları tersyüz etmedeki başarılarını tebrik etmemek elbette elde değil. Yalnızca Batılı kaynaklardan İslâmiyet’in ortaya çıktığı ve bilhassa ilk otuz senede başardığı sosyal değişimi filozof Shebol, büyük hukukçu Bernard Shaw ve büyük siyaset adamı düşünür Prens Bismarck gibi âlimlerin eserlerinden öğrenebilirlerdi. Biliyorsunuz Türkiye solunun bakışları; Marksist felsefesinin çıktığı Kuzey ve Kuzeybatı Avrupa’ya takılı kaldığından, başka istikametlere bakamadıklarından, Avrupa’nın bu meşhurlarını salık veriyoruz. Türk Milletinin değerlerine düşman bu beylerin cehalet ve inatlarına “taassup da” eklenince, Türkiye’mize kısmî hürriyet ve demokrasinin nasıl geldiğini de araştıramıyorlar. Said Nursî ve Nurculuk denildiğinde hürriyet ve demokrasinin; komünizm ile Kemalizm mevzubahis olunduğunda diktatörlük, anarşizm ve fukaralığın akla geldiğini de bilemiyorlar. Said Nursî’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki mektuplarını, mahkeme müdafaalarını ve basın açıklamalarını okumuş olsalardı, onun Türk Demokrasisine büyük fedakârlıklarla yaptığı katkıyı mutlaka okurlardı. Sol medyanın din karşıtı telâkkisi hurafelerle örülü görünüyor. Tabular, taassuplar, körü körüne bağlanmalar ve yanlış düşüncelerini korumadaki mantıksız müdafaalarını okuyunca, bilhassa liberal solcu gazete ve medyanın AKP’ye yaptıkları büyük destek ve servisi daha yakından görüyoruz. Zira AKP’liler de Said Nursî’ye ve Nurcular’a hücum ediyorlar. Onun meşrûtiyetin ilânındaki rolünü Sultan Abdülhamid’e düşmanlık olarak değerlendiriyorlar.

Bu meşum hadise, Kemalist ve Marksistlerin Nurcuların; hiçbir zaman dini siyasete alet eden, ırkçılığı benimsemediklerini ve demokrasiyi öncellemeyen siyasî görüşlere hiç taviz vermediklerini bilmediklerini ortaya koyuyor. Hatta Kemalistlerin, söz konusu üç görüşün yardımıyla (Irkçılık, Marksizm ve siyasal İslâmcılık) gerçekleştirdikleri 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin, demokrasi kadar kendilerine de yapıldığına inandıklarını görmemezlikten geliyorlar. Peki, yanlış telâkkileri nereye kadar besleyebilirsiniz? Dağlardaki Mart karları gibidir, sun’î yanlış telâkkiler… Nisan yağmurlarıyla hakikatin güzelliği kendiliğinden ortaya çıkar. Hem de, yeni komünikasyon değişimi, Kemalistlerden miras “siyasetteki münafıklığa“ artık imkân tanımıyor. İsterseniz Neoliberallerin maddî/manevî yardım ve imkânlarıyla mücadeleye girsinler… Teknolojik mu’cizeler; gizliliğe, vatana dolaylı ihanete, yaratılışın karşısında durmaya ve kamuoyunu uzun süre aldatmaya müsaade etmiyorlar.

Sol cephenin “Paket program” olarak hazırladığı “Enes Kara intiharı ve dinî cemaatler” yayının akisleri ülkenin sınırlarını aştığını önceki yazımızda belirtmiştik. Zaten bu gazetecilerimiz de kimlerle çalıştıklarını ve hangi fonlardan para aldıklarını gizleme ihtiyacı duymuyorlar. Bu ilişkiler, bazı Avrupa medya kuruluşlarının yanlış bilgilenmelerine de yol açıyor. Avrupa’daki Türk kamuoyunun dinî ve millî meselelerinde ne denli hassas olduğunu Avrupalılar biliyor. Türkiye solunu temsil eden bu gazetecilerin yanlışları Avrupa’da da gündeme gelecek ve haklı olarak Avrupalı meslektaşları bu dezenformasyonun hesabını soracaklardır, kanaatindeyiz.

Okunma Sayısı: 2278
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Doktor Yusuf Kemal

    22.1.2022 19:02:21

    Her gün nice gençler intihar ediyorlar. Bazıları ilaç ile, bazıları uyuşturucu ile, bazıları korkunç süratli otomobillerle ve bazıları da yanlışlarından dolayı en yakınındakilerin darbeleriyle hayatları sona eriyor..

  • Fırat

    22.1.2022 15:59:20

    Yazarımıza daha fazla bilgi ve fikir vererek faydalı olmak isteyen yorumcular, mail adresi üzerinden ulaşabilirler. Demokrasilerde çare tükenmez, derdi rahmetli Demirel.

  • Nura

    22.1.2022 13:32:30

    Gençleri hürriyet adına kendi dünyalarında ve çıkmazlarıyla bırakmamak içi herkes diyalog yollarını açık bırakmalı.

  • Niyazi Nur

    22.1.2022 12:09:48

    Herkes kendisine yakıştırdığı ya da tercih ettiği yol ve istikamette yürümekte.., bunda şaşılacak birşey olmamalı… bu, ehl-i hidayet için de böyle, ehl-i dalalet için de, tam olarak ne olduğunu henüz bilmeyen ve ne olmak istediğine karar veremeyen ortalardakiler için de böyle. Her zaman her vesile ve fırsatta, hadiselerin en yakın ve hususî, ferdî ve nefsî daireden başlayarak aile, cemaat, toplum, İslam dünyası zeminlerine bakan yönleri mutlaka değerlendirilerek gerekli tesbit ve teşhisler ortaya konmalı, mikro ve makro seviyelerde vakit kaybetmeksizin icraata geçilmelidir. Biz bize düşeni GEREĞİ şekilde yapmayı dert edinir, buna kafa yormaktan vazgeçmez ve bunu hiçbir vakit de unutmazsak imtihanımızı daha iyi vermiş oluruz galiba.

  • Ayhan

    21.1.2022 22:28:57

    Zira AKP’liler de Said Nursî’ye ve Nurcular’a hücum ediyorlar. Not:Şükrü kardeşim yukarıdaki düşüncenize % bir milyon katılıyorum. Bediüzzaman dediğiniz zaman başlıyorlar hakaret etmeye, iftira atmaya, başka türlü itham etmeye. Bizzat yaşadım ve halen de yaşıyorum. Mübalağa etmiyorum. Herhangi bir siyasal islamcı ile mükalemenizde Bediüzzamandan bir misal verdiğimizde bakış açıları, telafuzları, kanaatleri hemen değişiveriyor başlıyorlar karalamaya, tenkide. Bu yazdıklarıma asla hissiyatım karışmadı. Olduğu gibi abartmadan söylüyorum. Üzücü olan, Risalei Nur'u okumayışları ve yargısız infaz yapmaları. Allah ıslah etsin.

  • İ. Seyda

    21.1.2022 15:49:31

    Her olayın dış çevre açısından şüphesiz sosyal, ekonomik ve psikolojik boyutu vardır. Son günlerde intiharlarıyla gündeme gelen gençlerimizin hali de irdelenmesi gereken bir olay gibi gözüküyor. Madalyonun diğer yüzünü bir tarafa bırakarak (ama kesinlikle dikkate alarak) bize bakan yüzünü iyi incelemek gerekir. Elimizde bulunan cihanşümul hakikatleri sunma şeklimizi analiz edebiliyor muyuz? Niçin içinde bulunduğumuz “yankı odası”ndan çıkıp gençlerimize ulaşamıyoruz? Genç-ebeveyn iletişimimiz nasıl, dünyalarına girebiliyor muyuz? Ateizm, deizm, lakaytlık ve bunun gibi birçok üzücü durumlara kendi çevremizde de rastlamaya başladık. Umumi ve hususi dünyamızda “İstibdat”, “hakikati kendine has kılma”, “şahs-ı manevilerin kendi varlığı ile eşitlenmesi”, “ötekileştirme” daha birçok şey var. Bizler “DIŞ GÜÇLER” sendromundan kendimizi kurtarıp “İÇİMİZDEKİ GÜCE/GÜÇSÜZLÜĞE” dikkat kesilmeliyiz. Aksi takdirde benzeri olaylar devam edecektir.

  • Sertaç LÜSER

    21.1.2022 15:35:46

    Gerçeklerin eninde sonunda çıkmasına rağmen ,ahirzamanın özellikleri arasında olan gündemlerin çok sık değişmesi ,çamur at izi kalsın sürecini uzatmaktadır.Müslümanların bile şüphe ile baktıkları günümüz olaylarına önce iman etmiş kimselerin doğru bakışı ile zemin oturacağı düşüncesindeyim.Zira benim diyen insanların bile bu konuda eksikleri çok.At izinin iti izine karıştığı böyle durumlarda net bir tavırla duramamak ortalığın ne kadar bulanık olduğunu gösteriyor.

  • Osman

    21.1.2022 15:22:32

    Birileri bu acı olayı istismar ediyorlar doğru. Fakat kendine müslüman diyen İnançlı oldoğunu söyleyenlerin hiç mi Suçu yok. Doğru İslamiyet nerde

  • Hüseyin

    21.1.2022 14:40:26

    (2)Kutuplaşmış çıkar gruplarının ortasında  İnanılan hayat ile yaşanan arasındaki tezatlık ,emniyeti selameti istikbali kaybolan bir gençliğin acilen reanimasona rehabilitasyona fonksiyonel imana, kaale alınmasına liyakate ihtiyacı vardır...

  • Hüseyin

    21.1.2022 14:39:40

    (1)Ailevi ve sosyal nedenlerden dolayı içinde bulunduğu ortamla duygusal olarak yakınlık kuramaması  çatışması, bu duyguyla başedememesi, çevreyle iletişim eksikliği, iç dünyasıyla içinde bulunduğu dünyanın bütünlük sağlayamaması,inandığı değerlerin reel hayatta karşılığının bulunmayışı izandan ve insan psikolojisinden mahrum ebeveynler,sosyo ekonomik koşulların kötü olması, içinde bulunduğu dünyadan fiziksel ve ruhsal olarak kopması derin bir yalnızlık ve umutsuzluk hissi teknolojik dijitalizmin çekim kuvvetiyle ışınlanan orda burda  kaybolan nesiller, küreselleşmenin ve dünyevileşmenin etkisiyle  ahiret bilincinin kaybolması,  gençleri depresyonel uçurumun kenarına attı.Kaybolan hayatlar karşısında kutuplaşanlar birbirini suçlayan asıl suçlular ..  Seküler materyalistler ile seküler dindarların kapitalist atışmalarının ortasında şaşkına dönen sağa sola uçuşan yolunu umudunu ve hedefini kaybeden bir gençlik..

  • SALİH

    21.1.2022 13:16:55

    Enes Kara olayını, daha çok temel hürriyetler ve demokrasi bağlamında ele almışsınız. Türkiye demokrasiye geçebilseydi; iktidarı ve muhalefetiyle siyasetçilerimiz böyle iki yüzlülüklere düşmeyeceklerdi. Dini cemaatler de asıl görevlerini yapabileceklerdi.

  • Ayhan Aydın

    21.1.2022 12:31:48

    Hürriyetçi fikirler işlerine gelmeyince, üç maymunu oynamayı tercih ediyorlar. Tebrikler.

  • Toygar

    21.1.2022 11:27:39

    Ah bir de eleştirel yorumları yayınlasanız, tadından yenmeyecek ama. İşte asıl sorun da bu zaten. "Kızım Fatıma'da olsa.." hakikatini yaşayamayanların idareciliğinde, yaşamaktan kaçınanların nurculuğunda HAKİKAT TELLALLLIĞI yapmak! Demokrasi lafta kalıyorsa, demokrasiyi savunmak anlamsız ve karşılıksız kalıyor. Sen yorumu yayınla, o ne cevap verirse verir! Size ne ki! Sövmedik, hakaret etmedik!

  • Müjdat Bayar

    21.1.2022 09:40:11

    Enes gibi, Bahadır gibi, kayıp giden nice yavrumuz oldu. Bu intiharların ardındaki sebepler aslında çok iyi biliniyor. Gençleri anlamak için topyekûn çalışmalıyız.

  • Ali

    21.1.2022 09:05:50

    "Elazığ’dan Faik Akgün’ün GÜNIŞIĞI Gazetesi’yle dünyaya servis ettiği haberin, önceden hazırlanmış özenli bir çalışma olduğunu medyamızda takip ettiğimizden, “Enes Kara intiharının bireyselliği” üzerinde duranların samimî olmadığını söylemiştik"?!..

  • Haydar

    21.1.2022 08:21:08

    Konuyu güzel açıklamışsınız hocam. İslamiyet düşmanlarınca her türlü fırsat acımasızca değerlendirme yapılıyor. Müslümanların daha uyanık olup, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmesi gerekiyor.

  • Cafer Tayer İŞLER

    21.1.2022 07:11:09

    Tebrikler, Allah razı olsun. Sol sadece medya da değil, siyaset dahil her alanda aynı sol....Bu meyanda "Solun medyadaki amiral gemileri isimlerini değiştirseler de; kadrolarının, stratejilerinin ve semavî dinlerle ilgili düşüncelerinin değişmediğini" fikrinizi katılıyorum. Bukalemumlarla veya bir iki çiçekle bahar gelmez... tarafgirlikle bakılmaz veya alevler "hz Ali sevgisi değil hz Ömere bugz" gibi davranilmaz...

  • S.topuz

    21.1.2022 05:36:05

    Evet Cemiyetin selameti ve huzuru,hayli zamandır maddi ve manevi tehlikelerle kuşatılmış durumda. Bu hususta Anne ve babalara çok büyük maddi manevi sorumluluk düştüğü gibi,toplumu idare eden ve yönlendiren dini ve dünyevî cemaat,tarikat ve kuruluşlara ve de siyasi makam sahiplerine de daha çok sorumluluklar düşüyor! En başta Dini CEMAATLER ve DİY.İŞL.BAŞK.lığı siyasetten bağımsız bir şekilde, asli vazifeleri olan DİN, İMAN VE AHLÂK konusunda toplumun her kesimini kucaklayıp, hiç bir DÜNYEVÎ MENFAAT Beklemeden,sadece ve sadece ALLAHA RIZASI için hizmetlere ihlas ve samimiyetle sarılmak zo run da! Yoksa çok daha feci hadiselerle karşılaşmamak elde değil. Allah c.c cümlemizi sirad- Müstegime ulaştırsın. Amiiin. "Allah c.c. NUR'unu tamamlayacaktır, ONLAR istemese de"! - "İSLAMİYET güneş gibidir,ÜFLEMEKLE SÖNMEZ . GÜNDÜZ gibidir, GÖZ YUMMAKLA GECE olmaz. GÖZÜNÜ KAPAYAN, KENDİNE GECE yapar!" Sözün özü!..

  • İhsan

    21.1.2022 01:37:25

    Türk Solu mertliği değil, münafıklığı ve demokrasi karşıtlığını bu olay ile ortaya koyuyor. Münafıklık istiyorsanız, yeteri kadar Atatürkçü var, solculara ihtiyaç hiç yok.

  • Demokrat Avrupa

    21.1.2022 00:49:09

    Türkiye’de kendilerini solcu diye tanımlayan solcular maalesef solculuğu bile anlayamadıklarını anlayamıyorlar. Onlara göre solculuk sadece isim ve cisimden ibaret, yeter ki dinine, tarihine ve kültürüne düşman ol. Bir de buda yetmiyormuş gibi ırkçılığı da solculuğun içine kat ve adını da “sol milliyetçiliği” koy…Her fırsatta Avrupa’yı örnek gören / gösteren bizde ki solcular, Avrupa’da ki solculuk da ırkçılık olmadığını anlasalar mesafe almış oluruz…Kemalizm‘den Türkiye kurtulduğu anda solcular da Avrupa’da ki solculuğa kavuşmuş olacaklar…Yeter ki solcular Avrupa’yı işlerine geldiği gibi değil de, samimi olarak savunsunlar…

  • Rehanur

    21.1.2022 00:19:34

    Meseleye kuş bakışı dört başı mağrur yaklaşımınız, ufak detayları önemsiz hale düşürdü. Evet, cemaat ve tarikatlerin istibdadı silkelemede gecikmeleri, malzeme toplayan çöpçü balıklarına yarıyor. Ancak tokadımızı Antranikle beraber vurmayacağız.

  • Mehmet Demir

    21.1.2022 00:16:01

    👍

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı