"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neoliberallerin otoriter Çin’i ve komünist partilerinin yüzüncü yılı...

Şükrü BULUT
05 Temmuz 2021, Pazartesi
Neoliberalizm, Otoriter rejimler, Komünist Parti ve Yüzüncü yıllar… Kelimelerin bir kısmı “örfi manalarıyla” bize yabancı olsalar da, tedaileri size çok ilginç gelebilir.

İsterseniz sondan başlayalım. Zira millet olarak “yüzüncü yıllara” yabancı değiliz. Komünistlerin Türkiye’yi “….komünizm geliyor!” korkulu sloganıyla “12 Eylül” uçurumuna yuvarladığını bilenler, Yüzüncü yılın da komünizm eseri olduğunu hissediyorlardır. Kemalizm’in Müslüman Türk milletlinin şartlarına uyarlanmış bir komünizm/sosyalizm olduğunu, Said Nursî Lem’alar kitabının 22. Lem’asında anlatıyor. Kemalist generallerimizle Amerikalı Troçkistlerin ortak icraatı olan 12 Eylül ihtilâlini gerçekleştirenler, projelerine “YÜZÜNCÜ YIL” felsefesini de dâhil etmişlerdi. Türkiye’de Kemalizm’in her resmî icraatın başına yazıldığı dehşetli zamanları yaşayanlar, yaşamayanlara anlatırlar, inşaallah.

Neoliberallerle Neocon’ların zinhar ağızlarına almak istemedikleri Komünizm ve Marksizm’i, Xi Jinping her vesileyi kullanarak dünyanın gündeminde tutmaya çalışıyor. Marks’ın en görkemli doğum gününü Çin Komünist Partisi kutlamıştı. Şimdi de tam bir ay boyunca (TEMUZ) Çin yönetimi komünist üslûp ve formatlarıyla bu demokrasi ve insanlık karşıtı rejimin yüzüncü senesini Pekin Stadyumundan başlayarak her karede propagandalarla, mağdur ve mazlum Çin halkının beynine kazımaya çalışacak. Stadyumlar, Askerî geçit törenleri ve halkın dipçik korkusuyla katıldığı “millî bayramlar” size Kemalizm’i hatırlatsa da, menşei elbette komünizm ve Troçkizmdir. Kızıl Çin ve Hong-Kong’daki komünizm kutlamalarını merak edenler, internet medyasına bakabilirler.

Komünizm için 1980’de 12 Eylül ihtilâliyle birlikte ölüm ilânı veren Neoliberallerin kendileri Marksist değiller miydi? August von Hayek’in “OTORİTER DEVLET” tanımının asıl manası ne idi, bilen var mı? Şili örneğinde, otoriter Pinochet’i destekleyen bu “Yeni Liberaller” liberalizmden ne anlıyorlardı. Karl Popper (17 yaşında Viyana’da komünistlikten tutuklanmıştı) neden komünizm ve Marksizm kelimelerini lügatinden çıkarıyordu? Mont Pelerin topluluğu “Açık Toplum” ile hürriyet ve demokrasiyi mi, yoksa sahip oldukları “DÜNYA KAPİTALİNİ” idaredeki engellerin bertaraf edilmesini mi hedeflemişti? Geleneksel ve resmî mâniaları ortadan kaldırmak için mi, komünizm yerine “Otoriter devlet ve liberal ekonomiyi” benimsemişlerdi? Neoliberaller bizi Kemalizm’den kurtaracak, diye gaflete düşenler bu soruların cevaplarını internet medyasından da bulabilirler. Fakat Otoriter kelimesinin de mana olarak komünizm ile eş değer olduğunu, “mutlak İstibdat” manasına geldiğini ve demokrasiye şiddetli düşman olduğunu önceden hatırlatmış olalım. Mutlak diktatörlüğü bağrında taşıyan bu kelimeyi kullanmada ısrar edenlerin, “gömlek değiştirmiş” Marksistler olduğunu da hatırımızdan çıkarmadan…

Uzun süredir Neoliberalizmi parça parça anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü bütününü bilemiyorum. 

Sizin tabirinizle “resmin tamamını” yakalayamıyorum. Okuduğum birçok Batılı siyaset araştırmacıların da bundan şikâyet ettiklerini biliyorsunuz. Yalnız, bunların zamanımızdaki dehalarından Milton Friedmann’ın, günümüzün kapitalist otoriter Çin’in akıl hocası olduğunu, önceki yazılarımızda da anlatmıştık. Londra Ekonomi Mektebi ile Chicago Ekonomi Mekteplerinin üstatları Friedmann bilinmeden, zamanımızdaki İngiltere ve Çin işbirliği de açıklanamaz. Pekin ile Londra arasındaki demiryolunun dünya hegemonyası istikametinde nasıl kullanılacağını da bilemeyiz. Neoliberal sermayedarların otoriter Çin üzerinden satın aldıkları deniz limanları ve bazı istasyonların da hakikî misyonları anlaşılmayacaktır.

Neocon - Neoliberal ittifakı, Trump ’tan sonra Amerika’ya güvenemeyeceklerini anladılar. Amerika halkı, 1950’lilerde olduğu gibi toparlanıp bu insanlık karşıtı bu Marksist bozgunculara tokadı indirebilir. Tarihin tekerrürü her an muhtemel.

Hükümetimizin ve aydınlarımızın yukardaki noktaları bildiklerine ve daha doğrusu bizim gibi düşündüklerine dair elimizde bir ipucu yok. Yalnızca “MÜSLÜMAN UYGUR HALKI” ile ilgili Çin’e yapılan itirazın çok yetersiz olduğu bir vakıa. Doğrudur, hükümetimiz Neoliberallere sermaye cihetiyle mahkûm olmuş. Fakat itirazın yalnızca Uygurları kapsayarak mazlum Çin halkını dışarda bırakması, buradaki tezimizi zayıflatıyor. Çin komünist idaresinin mahiyeti gündeme getirilip; dünya kamuoyunda; hürriyet, adalet, insaniyet ve merhamet duyguları harekete geçirildiğinde, hem Neoliberaller ve hem de Komünist idare paniğe kapılacaklardır. Pandemi vesilesiyle dünyaya dağıttıkları rüşvetin bir şeye yaramadığını göreceklerdir. 

Ve en önemli nokta, Çin Komünist partisi, Neoliberallere güvenmek ile dünya ve Çin kamuoyu karşısındaki zilletli hezimetlerini göreceklerdir.

Burada, kanaatimizce sitratejik bir başka hata yapılıyor. Marksistlerin global siyasetlerinde, hem halkların mağduriyetlerinde ve hem de onları mağduriyetten kurtarma istikametindeki “tepkisel hareketlerde” inisiyatif sahibi olduklarını unutuyoruz. Türkiye’nin Doğusunda Kemalizm’in mağdur ettiği Kürtlere Marksist örgüt üzerinden sahip çıktığı gibi. Olayın her iki tarafında da aynı cereyanın olduğunu bilemediğimizden, hep tuzağa düşürülüyoruz. Myanmar’daki ateşi Londra’da “İslâmî Cemiyetler” üzerinden Neoliberaller tutuşturmuş ve Arıkanlıları ateş, su ve kan ile boğmuşlardı.

Rabia Kadir’in hikâyesinden başlayarak, Neoliberallerin Batı’da Uygur Müslümanları etrafında kurdukları tuzakları görmemezlikten gelirseniz, Cumhur ittifakının tezlerine uyardım etmiş olursunuz.

Çin meselesinin dünyamıza girmesine bir vesile de, Bediüzzaman Hz.lerinin Münâzarât kitabındaki bahistir. Hürriyette ifratın bir isminin “Neoliberalizm” olduğunu şimdiye kadar bilmiyordum. Neoliberallerin meşhur Mont Pelerin topluluğunun bütün gayretlerinin “sınıf savaşlarını” devam ettirmek, dünyada kaos ve çatışmayı sosyal hayatın her karesine indirgemek olduğunu; Hayek, Popper, Milton ve arkadaşlarının tezlerine göz attıktan sonra daha iyi anladık.

Okunma Sayısı: 1617
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Niyazi Nur

    7.7.2021 14:50:23

    Tebrikler. Zihninize ve kaleminize sağlık. -Belirttiğiniz şu hususların altı çizilmeli: “Kemalizm’in Müslüman Türk milletlinin şartlarına uyarlanmış bir komünizm/sosyalizm olduğunu, Said Nursî Lem’alar kitabının 22. Lem’asında anlatıyor. Kemalist generallerimizle Amerikalı Troçkistlerin ortak icraatı olan 12 Eylül ihtilâlini gerçekleştirenler…” “..dünya kamuoyunda; hürriyet, adalet, insaniyet ve merhamet duyguları harekete geçiril(meli)…” -“Hürriyette ifrat” ile zaten işimiz bulunamaz, meyli bile söz konusu olamaz. Ancak bundan, bir parça da olsa (ne devlet ne de şahıs) “otoriter”liğine kapı açılmamalıdır. Malum, şaşmaz ölçümüz “Hürriyet-i Şer’i(yye)”dir… meşveret, adalet ve bunlara bina edilen kanunda kuvvet ile beraber.

  • Hayrettin

    6.7.2021 08:18:20

    Geçmişte Çin halkından elli milyon insanı öldürten Marksizm, galiba yeni bir katliama hazırlanıyor. Çin halkına yardım. Ama nasıl...

  • N. Muhammed

    5.7.2021 18:23:35

    Uygurlara bu pencereden hiç bakmamıştım. Müslümanların, din hassasiyetiyle komünistlerin oyunlarına gelmemeleri gerekir.Bu doğruyu kamuoylarıyla paylaşmak, Uygur kardeşlerimize bir manevi yardımdır.

  • İsmail Ertan

    5.7.2021 15:51:28

    Tarihin tekerrürü buna derler. Komünizmi Çin üzerinden kurtarmak, yine ingilizlere kalmış. Dün Marks, Lenin ve Troçkiye kucak açan İngilizler, neoliberallerle yeni bir perde açıyorlar.

  • Murat

    5.7.2021 15:41:48

    "Marksistlerin global siyasetlerinde, hem halkların mağduriyetlerinde ve hem de onları mağduriyetten kurtarma istikametindeki “tepkisel hareketlerde” inisiyatif sahibi olduklarını unutuyoruz. Türkiye’nin Doğusunda Kemalizm’in mağdur ettiği Kürtlere Marksist örgüt üzerinden sahip çıktığı gibi. Olayın her iki tarafında da aynı cereyanın olduğunu bilemediğimizden, hep tuzağa düşürülüyoruz. Myanmar’daki ateşi Londra’da “İslâmî Cemiyetler” üzerinden Neoliberaller tutuşturmuş ve Arıkanlıları ateş, su ve kan ile boğmuşlardı." Bu bağlantı bir kural olarak önemli. Komünizm veya Marksizm medarıbahis edildiğinde, bu hakikatin nazarda tutulması gerekiyor.

  • Fırat

    5.7.2021 15:39:50

    Çok mükemmel bir tesbit. Kırk senedir komünizmi ölmüş diye propoganda edenlerin yine komünistler olması tesbiti muhteşem.

  • Hıdır Yıldırım

    5.7.2021 11:37:42

    Dünya devletleri komünizm illetini hafife almamaları ve bununla mücadele yollarını araştırmaları gerekir. İnsanlık alemi bu ideolojinin bitmediğini değişik isim ve etkinliklerle dünyayı tekrar sarmaya çalıştığının farkında olmalıdır. Müslümanlar ancak tahkiki bir imanla bu cereyandan kendilerini muhafaza edebilirler. Komünistleri deşifre eden mükemmel bir yazı olmuş. Tebrik ediyoruz. Allah insanlık alemini bu demokrasi düşmanı cereyanından muhafaza etsin.

  • Hüseyin

    5.7.2021 11:25:11

    Çin Komünist Partisi  baskıcı unsurlarıyla devasa üretim çarklarıyla işgücünü ucuza sömürgesiyle  devasa hammadde tüketmesiyle çevre ve doğa tahribatıyla hukuk tanımayan yönetimiyle ikiyüzlü siyasetiyle neoliberallerin arayıpta bulamadığı iklimi sağlıamasıyla vahşi kapitaslistlerin çok uluslu şirketleriyle küresel sermayeleriyle Çini kısa bir zamanda ticari ve endüstriyel bakımından kapitalist devler ligine yükseltmeyi başardılar. Neoliberallerin yatacak yeri yok! Çinin ekonomik askeri ve siyasal açıdan korkunç büyümesi dünyayı tehdit eder hale gelmesi Uygur müslümanlarına uygulanan zulüm, demokrasi ve özgürlükler için  ciddi bir tehdit unsuru olmaları yetmezmiş gibi otoriter rejimlerin doğuşuna ve mutant virüslerin yeşermesine ve yayılmasına yol açmalarında başat rol oynadılar.

  • Haşim Özkan

    5.7.2021 10:33:32

    Üstadımızın bizlere verdiği müjdeye istinaden ,kafirler güruhu tamamen ortadan kalkmayacak,ancak müslümanlar dünyaya hakim olacaklar.Bizler inşallah bu fütuhat devriniçocuklarımız ve torunlarımız beraber görmeyi ümit ediyoruz.

  • Kerem

    5.7.2021 09:01:27

    Zihnimizdeki soruları yumağını sühulet içinde çözen bir makale olmuş. Allah razı olsun.

  • Sezai MUMCU

    5.7.2021 06:19:29

    Dessas Ingilizin TASERONLUK ÜSSÜ ABD ile Türkiye 12 Eylül'de PAMUK GIBI HALLAC EDILDI. Oysa ABD Kapitalizmin MERKEZI bilinirdi ne alaka diyenler KAPITALIZMIN ve KOMINIZMIN ve dahi Yeni Hürriyetciler (Neo Liberaller) Yeni Muhafazakarlar (Neo Konservatifler) FITNE ve FESADIN muhtelif libaslari oldugunu Dünya Barisini TERÖR TANIMININ her sarti KORKU, ENDISE, ÖLÜMLER, ZULÜMLER, EZIYETLER ile yasanamaz hale getirdigini cok az insan kalp gözüyle görebiliyor. Muhtelif SIHIRLI DÜNYA gibi görülen GÖZ BOYAMALARLA bütün insani insan yapan degerlerin yozlastirilmasi saglandigi hengamede GENCLIK, EBEVEYNLIK CARESIZLIK ICINDE.

  • Halil İbrahim Karahan

    5.7.2021 03:32:38

    Allah razı olsun

  • Bedreddin

    5.7.2021 02:38:34

    Biz bütün varlığımızla Bediuzzaman hz. gibi "Hürriyet" bize Rahman olan Rabbimizin bir hediyesidir anlayışında olmaz isek kamil manada hiçbir ilerleme kaydedemeyiz.

  • Zeliha

    5.7.2021 00:12:35

    Kalbi bozulsa da aklı bozulmamışlar için çok değerli ip uçları. Ehli tahkik olupta gerçeği araştırmaya kendini adamışların uyanmasına yardımcı olur inşaallah. Herşeyi sorgulayan zamanın insanı bunları sorgulamadikca huzur bulmaz sanıyorum. Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı