"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah’ın vaadi ve vaidi üzerine (2)

Süleyman KÖSMENE
19 Kasım 2025, Çarşamba
İsmail Can: Hz. Mevlana, "Küfrümüz kaderden ise razıyız, bizden ise razı değiliz (tevbe ederiz)" diyor. Allah, Vaad ve Vaid'inden döner mi? Bu sözü Vaad ve Vaid planında açıklar mısınız? “

Vaad ve Vaid

Vaad söz verme, bir şeyi yapacağı konusunda ümit verme, bir şeyi yapmayı taahhüt etme demektir. Vaid ise korkutma, azap ve ceza ile tehdit etmek demektir. Aynı kökten gelmiş iki kelimedir. Vaad müjde için; vaid ise azap için kullanılmıştır.

Allah’ın vaadinin hak olduğu çeşitli ayetlerde dile getirilir. Mesela: “Sen sabrederek mücadeleye devam et. Allah'ın va'di elbette haktır, doğrudur. Bunu ilmen kavrayamayanların, buna kesinlikle iman etmeyenlerin, imanı sağlam olmayanların seni hafife almalarına asla fırsat verme, onlar seni gevşekliğe sevk etmesin.”1 

Vaad mefhumu Kur’ân’da yüzü aşkın ayette geçmektedir.

Hulfu’l-vaad, söz verdiği bir meseleden caymak, vaadini yerine getirmemek demektir. Allah hulfu’l-vaad etmez.  

Kur’ân buyurur ki: “Cennetlikler, Cehennemliklere seslenir: ‘Rabbimizin bize vadettiğinin hak olduğunu bulduk. Siz de Rabbinizin (size olan azap) vaadinin hak olduğunu buldunuz mu?’ (Onlar:) ‘Evet’ der. (Bunun üzerine) aralarından bir münadi: ‘Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun’ diye seslenir.”2

ALLAH VAADİNDEN DE, VAİDİNDEN DE DÖNMEZ

Allah’ın vaadinden de vaidinden de dönmeyeceği hususu bir sabit değerdir. 

Bu sabit değer bize şunları anlatır:  

Bir şey Allah’ın vaadi veya vaidi olmuşsa ondan dönmez. Cennetin veya Cehennemin hak olması, mahşerin ve sıratın hak olması, Cehennemde kulların azap göreceği, Cennette kulların müjdelere nail olacağı… Allah’ın vaadlerindendir. Allah’ın vaadine veya vaidine konu olmuş meseleler birer sabit değerdir. Allah onlardan vazgeçmez. 

Örnekleri arttıralım: Allah’ın gerek bizim amelimize karşılık, gerekse rahmetiyle bize vaad ettiği mükâfattan vazgeçmeyeceği… Bizim günahımızla elde ettiğimiz cezayı affetmezse azabın gerçekleşeceği… Kur’ân’da zikrettiği seyyiatları yaparsak, hesabının kesin olduğu… Kur’ân’da zikri geçen iyilikleri yaşarsak sevabının verileceği… Dünya hırsıyla hareket edersek, neticesini vereceği  Makbul dua ile istersek, onu bize lütfedeceği…  Tövbe edersek günahımızı bağışlayacağı…  Allah’ın vaadlerindendir. Allah bunlardan vazgeçmez.

Bir şey Allah’ın vaadi değilse, bu durumda bizim de dahlimizi bekler. Mesela günahlarımız varsa bağışlanmak için tövbe etmemiz gerekir. Tövbe etmezsek bağışlanma vaadi yoktur.  

O Bize Zulmetmez

Yoksa Allah bize küfür yazmış da, biz o nedenle küfürden çıkamıyoruz değil. Böyle olsa zulüm olur. 

O zaman şunu sorma hakkımız yok mu? Allah’ım durup dururken bana neden küfür yazdın? Ben ne günah işledim ki, beni günahkâr kıldın? Benim günahım var ki beni Cehenneme attın?

Orada kendi mizanımıza kendimiz şahit olacağız. Ve verilen hükmün kendimiz hakkında hak olduğunu kendimiz göreceğiz. Sadece kendimiz değil; o günahı ellerimizle işlemişsek ellerimiz şahitlik edecektir. İşte ayet:

“O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.”3

O gün adalet ve mizan günüdür. Zulüm gün değildir.

Dipnotlar:

1- Rum Suresi: 60

2- A'râf Suresi: 44

3- Yasin Suresi:. 65

Okunma Sayısı: 187
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı