Kocaeli/Kandıra’dan Tahsin Yılmaz: “Şu sorular bir arkadaştan geldi. Topluca bir cevap verilebilir mi: 1- Kün feyekûn gerçeği ile Allah’ın kâinatı altı günde yaratması meselesi birbiri ile çelişmiyor mu? 2- Allah insanın burnunu yaratırken zorlanmış mı? 3- Kur’ân’da Allah neden ‘biz’ diyor? Bu tevhid inancına zıt değil mi? 4- Cinler ateşten yaratıldı; onları cehennemde ateş yakar mı?”
HİKMET DE, KUDRET DE ALLAH’A AİTTİR
Allah hem Hakim’dir, hem Kadir’dir, hem Mürid’dir. Yani hem sınırsız hikmet sahibidir, hem sınırsız kudret sahibidir, hem sınırsız irade sahibidir.
Kudretine kendi hikmeti sınır koyar; hikmetini kendi kudreti sınırlar. Bütün bu sınırları ancak kendi yüksek iradesi koyar. Haricî hiçbir güç Allah’ın hiçbir tasarrufuna sınır koymaz, koyamaz.
Diğer yandan kudretinde hikmeti; hikmetinde kudreti vardır. Dilediği zaman dilediği şekilde yaratır. Dilediğinde emrini kudretle birleştirir; derhal, zamansız yaratır. Dilediğinde ise emrini hikmetle zamana yayar; tedricî olarak yaratır.
Bu iki yaratma biçimi birbiriyle çelişmez. Kur’ân her ikisine de işaret ediyor:
“Allah, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona sadece ‘ol’ der, o da hemen oluverir.” 1
“Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine hükümran oldu.”2
Kur’ân’dan süzülen nurlarla kâinatın yaratılış biçimini okuyan Bediüzzaman, dünyanın darü’l-hikmet olduğunu, dünyada Hakim, Mürettib, Müdebbir, Mürebbi gibi çok isimlerin iktizasıyla eşyanın bir derece tedricî ve zamanla icad edildiğini; âhiretin ise darü’l-kudret olduğunu, âhirette kudret ve rahmetin tezahürleri ön plânda bulunduğunu, eşyanın maddeye, müddete, zamana ve beklemeye ihtiyaç bırakmadan birden yaratıldığını; bu nedenle burada bir günde ve bir senede yapılan işlerin âhirette bir anda ve bir lemhada yaratıldığını bildiriyor.3
ALLAH BURNU YARATIRKEN NEDEN ZORLANSIN Kİ?
Allah bir şeyi yaratırken zorlanmaz. O zorlanmaktan münezzehtir. O’nun böyle bir ismi ve sıfatı yoktur. “O her türlü yaratmayı hakkıyla bilir.”4
Ne burun yaratırken, ne göz yaratırken, ne diş, ne tırnak, ne bir zerre yaratırken…
Her bir şeyi de örneksiz, ilk defa, tek olarak, orijinal, mükemmel, taklitsiz, kopyasız ve müstakil bir biçimde yaratır.
Zerrelerden kürelere kadar hiçbir şey bir diğer şeyin kopyası olmadığı gibi, aynı da değildir.
Öte yandan Allah kopya etmediği gibi, kopya da vermez. Yani tabir caizse yarattığı şeye öyle bir çip koyuyor ki, insan bu çipi, bu şifreyi kıramıyor; kıramadığı için de o şeyi aynıyla yapamıyor, kopya edemiyor. Meselâ Allah yaprak ve çiçek yaratıyor; insan da kalıplarla yaprak ve çiçek basıyor, yaprağı ve çiçeği taklit ediyor. Ama insanınki sadece kötü, kaba, soğuk ve ruhsuz bir taklitten ibaret kalıyor. Yaprağı ve çiçeği aynı tabiî malzemeden yapamıyor; plastik gibi tabiatın da dokusunu bozan maddelerden çok soğuk bir taklit yapıyor. Ve bu taklidini bir kopyacılık biçimi olan tıpkıbasımla çoğaltıyor.
Allah ise, birbirine benzeyen, ama birbirinin aynısı olmayan milyonlarca şeyin her birini müstakil yaratıyor.
YARATILIŞ EŞSİZ BİR TECELLÎDİR
Meselâ bir baharda her bir ağaçta, her bir bitkide milyonlarca yaprak ve çiçek yaratılır; hiçbiri bir diğerinin taklidi, kopyası, tıpkı baskısı olmadığı gibi; her biri müstakil, ilk, orijinal, kopyasız ve tek bir fert olarak bizzat yaratılır.
İşte bu tecellî, Allah’ın tek oluşunun en bariz, en açık, en görünen mühürlerinden sadece biridir.
Burun da böyledir, göz de böyledir, kaş da böyledir, saç da böyledir. Tepeden tırnağa insan böyle yaratılır; zerreden küreye kâinat böyle benzersiz biçimde halk edilir.
Şüphesiz insanın her bir aza ve organında sayısız hikmetler, faydalar, olmazsa olmaz maslahatlar vardır. İnsanı kâinatın bir mikro-modeli olarak yaratmak elbette eşsiz bir tecellidir.
Fakat Allah’ın kendi zatının da, esmasının da, sıfatlarının da eşi, benzeri, emsâli, dengi yoktur! Ve hiç şüphesiz Allah’ın yarattığı her bir şey bir burun kadar orijinal, maslahatlarla dolu ve mükemmeldir.
Allah insanı kendi yaratılışı üzerinde doğru düşünmeye dâvet ediyor: “Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni aldatan nedir?”5
Diğer sorularınız için yarın inşaallah devam edelim.
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi: 117; Âl-i İmran Sûresi: 47; Nahl Sûresi: 40; Meryem Sûresi: 35; Yasin Sûresi: 82; Mü’min Sûresi: 68.
2- Araf Sûresi: 54; Yunus Sûresi: 3; Hud Sûresi: 7; Furkan Sûresi: 59; Secde Sûresi: 4; Kaf Sûresi: 38; Hadid Sûresi: 4.
3- Bediüzzaman, Sözler, s. 106.
4- Yasin Sûresi: 79.
5- İnfitar Sûresi: 6-8.