Medine’den Nuri Angın: “Hac’dan sonra Medine’de kırk vakit namaz kılmak şart mıdır? Bu namazın sıhhati nedir? Medine’de Mescid-i Nebî dışındaki mescidlerde de kılınabilir mi?”
Hac’dan sonra Medine’de kırk vakit namaz kılmak haccın şartlarından olmamakla beraber; imkânı olanlar için Peygamber Efendimizi (asm) ziyaret etmek sünnet-i müekkededir. Nitekim bir hadislerinde “Vefatımdan sonra beni ziyaret eden, beni hayatımda ziyaret eden kimse gibidir”1 buyuran Peygamber Efendimiz (asm) bir diğer hadislerinde de şöyle buyurmuştur: “Kabrimi ziyaret eden kimse için Kıyamet günü şefaat etmek benim üzerime vazifedir.”2
Peygamber Efendimizin (asm) mescidinde, yani Mescid-i Nebevî’de kırk vakit namaz kılmayı da Peygamber Efendimiz (asm) teşvik buyurmuştur. Bir hadislerinde: “Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mekke’deki Mescid-i Haram hariç başka mescidlerde kılınan bin namazdan hayırlıdır.”3 buyuran Peygamber Efendimiz (asm) bir diğer hadislerinde şöyle buyurmuşlardır: “Kim benim mescidimde kırk vakit namaz kılarsa, ona Cehennemden azat ve azaptan beraat vardır. O kimse nifaktan uzak olur.”4
Mekke’de haccını edâ ettikten sonra dileyen Medine’ye uğrar ve Peygamber Efendimizi (asm) ziyaret eder. Vakti olmayan bu ziyareti kısa tutabileceği gibi, vakti olanların Mescid-i Nebevî’de kırk vakit namaz kılmaları çok faziletlidir.
Ahmed bin Hanbel’in sıhhat ölçülerini taşıyan bu hadisin sıhhatine güvenmek lâzım. Nitekim Mescid-i Nebevî’de kırk vakit namaz kılmak ümmetin de kabulü olmuş bir ameldir.
Mescid-i Nebevi’de bir vakit namaz kılmakla da sünnet yerine gelmiş olur. Esasen Medine’de kaldığı süre içinde vaktinin çoğunu Mescid-i Nebevi’de geçirmekle beraber, Medine’nin diğer mescidlerini ve ziyaret yerlerini de ziyaret eder. Çünkü diğer mescidleri ziyaret etmek de faziletlidir. Meselâ Peygamber Efendimiz (asm) Kuba Mescidi ile ilgili olarak: “Kuba Mescidinde kılınan namaz umre gibidir” buyurmuştur.
***
İzmir’den Seda Aydın: “Kedi köpek gibi hayvanların oyuncak şeklinde evde bulunmasının ve çocukların oynamasının dinen bir mahzuru var mıdır? Melek girmez deniyor.”
Tevhid inancına aykırı nitelikte tazim edilmemesi ve kutsanmaması şartıyla evde her hangi bir hayvan figürünü veya şeklini taşıyan oyuncakların bulunmasında ve böyle oyuncaklarla çocukların oynamasında bir mahzur yoktur.
Hazret-i Âişe’nin (ra) çocukluğu geride bıraktığı yaşlarda bile bebek5 veya at şeklinde oyuncakları bulunduğunu rivayetlerden öğreniyoruz: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Tebük veya Hayber seferinden dönmüştü. Evin ön kısmında örtü vardı. O sırada esen rüzgâr, Hz. Âişe’nin oyuncak kızlarının üzerindeki perdeyi araladı. Resûlullah Efendimiz (asm):
‘Ey Âişe, bu da ne?’ buyurdu. Hz. Âişe (ra):
‘Kızlarım’ dedi.
Bunlar arasında parçadan iki kanat eklenmiş bir de at vardı. Peygamber Efendimiz (asm) onu göstererek:
‘Aralarında gördüğüm şu da ne?’ buyurdu. Hz. Âişe (ra):
‘Bir at’ dedi. Peygamber Efendimiz (asm):
‘Ya üzerindeki ne?’ buyurdu. Hz. Âişe (ra):
‘Kanatları’ diye cevap verdi. Efendimiz (asm):
‘Hiç kanatlı at olur mu?’ diye takılınca, Hz. Âişe (ra):
‘Duymadın mı, Hz. Süleyman’ın kanatlı atı vardı’ cevabını verdi.
Bu cevaplar Resûlullah Efendimizin (asm) hoşuna gitti ve mübarek dişleri görününceye kadar güldü.”6
Dipnotlar:
1- Kenzu’l-Ummal, 15/651
2- A.g.e., 12/256
3- Buhârî, Fadl-ı Salah
4- Müsned, 3/155
5- Buhârî, Edeb 81 Müslim, Fedailu’s-Sahabe 81; (2440); Ebu Davud, Edeb 62, (4931, 4932).]
6- Kütüb-ü Sitte: 8/1