Osmanlı’nın son deminde ve bilhassa Meşrutiyet döneminde yıldızı parlayan şahsiyetlerden biri olan Prens Sabahaddin Bey, 30 Haziran 1948’de İsviçre'de vefat etti. Naaşı ise, 1952’de, yani vefatından ancak 4 sene kadar sonra zamanın Demokrat Parti hükûmeti tarafından yurda getirtilerek Eyüp Sultan Kabristanı’na defnedildi.
Demokrat Parti’nin ve bilhassa Başbakan Adnan Menderes’in Prens Sabahaddin Beye sahip çıkmasının asıl sebebi, onun liberal görüşlü, hürriyetçi ve demokrat bir şahsiyet olmasından dolayıdır. Hatta denilebilir ki, Sabahaddin Bey, “Demokrat misyon”un öncü fikir adamlarından biridir. Zira, 1908’de “Ahrar Fırkası”nın kuruluşunda ve bu partinin siyaset sahnesinde boy göstermesinde onun büyük emeği olmuştur. Yani, kurucusu olduğu Ahrar Fırkası, iktidar olma ümidiyle seçimlere asılmış ve kısa süre içinde teşkilatlanarak dönemin ana muhalefet partisi olmayı başarmıştır.
«
Prens Sabahaddin Bey, çok ileri görüşlü bir şahsiyettir. Onun ortaya koymuş olduğu siyasî ve içtimaî fikirler, “Teşebbüs-i şahsî, hiss-i rekabet ve adem-i merkeziyet” şeklinde özetlenebilir.

Sabahaddin Beyin bu orijinal fikirlerini güzel ve değerli bulan Bediüzzaman Said Nursî, aynı yıllarda ona hitaben bir mektup yazarak, ortaya koymuş olduğu fikirlerinin tatbikat noktasında “zamanlama”sına dikkat çekmiştir.
Üstad Bediüzzaman’ın “Nutuk” isimli eserinde yer alan bu mektubun başlığı dahi son derece manidar görünüyor. Mektubun başlığı şöyledir: "Prens Sabahaddin Beyin sû-i telâkki olunan güzel fikrine cevap.”
Bu şu demektir: Sabahaddin Beyin fikri güzeldir; lâkin, doğru olarak bilinmiyor, yanlış şekilde yorumlanıyor.
Aynı zamanda, siyaseten Ahrar’ın müttefiki olan Said Nursî, Sabahaddin Beyin fikirlerindeki hem doğru tarafını, hem de zaman ve zemin şartları itibariyle sakıncalı yönlerini detaylı şekilde şu mealde analiz ediyor:
"Sabahaddin Bey, sizin teşebbüs–i şahsî ve hiss-i rekabete istinad eden ‘adem-i merkeziyet’çi fikriniz güzeldir. Zira, müsbet rekabeti, müsabakayı, yarışmayı netice verir. Hatta, bu fikir ‘medeniyetteki terakki makinesi’nin buharı hükmündedir. Lâkin, bu güzel fikrin tatbik sahasına konulması için zaman, zemin ve sair şartlar henüz hazır değil. Şimdilik tefrikaya sebebiyet verebilir.
"Binaenaleyh, sizin bilhassa ‘Adem-i merkeziyet’ (yerinden yönetim) sistemine herhangi bir tefrikaya meydan ve mahal bırakmadan gidilmeli.
"Biz bu fikrinizin güzelliğini taakkul ile kabul ediyoruz; fakat, bunun tatbikini şimdilik irade edemiyor, güç yetiremiyoruz. Bunun tatbiki için çok zaman lâzım. Yine de, bu güzel ve kıymetli fikirlerinizin tatbik edilebilmesi için hükümetler şimdiden teşebbüsata başlamalı diyoruz."
Evet, bu mealdeki mektup, 1908’de Osmanlıca olarak neşredilen Nutuk isimli eserin ilk sırasında yer alıyor. Aradan yüz küsur sene geçtiğine göre, bu fikirlerin kademeli şekilde tatbik sahasına konulması gerektiği kanaatine varıyoruz. Nitekim, dünyada bunu tatbik eden AB ve ABD gibi ülkelerde medenî terakki bâriz şekilde görülebiliyor.
«
Meşrûtiyet döneminde, ayrıca "Teşebbüs-i Şahsî ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti"ni de kuran Prens Sabahaddin Beyi ve onun güzel fikirlerini biraz daha yakından görmeye, tanımaya ve kendi çapımızda anlamaya yarın da devam edelim inşallah.