"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’u gazete gibi okumamak

Süleyman KÖSMENE
26 Nisan 2021, Pazartesi
Murat Hekim: “Risale-i Nur’u gazete gibi okumamak emrini nasıl anlayacağız?”

Gazete Gibi Okumayınız

Bazı kimseler bazı imanî meseleleri aralarında tartışıyorlar. Fakat bir neticeye varamıyorlar. Meseleyi Bediüzzaman’a soruyorlar. Bediüzzaman onları Sözler’i okumaya ve Yirmi Altıncı Söz’ü incelemeye dâvet ediyor ve fakat uyarıyor: “Gazete gibi okumayınız.” 1

Yani Sözler’i dikkatle, teennî ile, ciddiyetle okuyunuz manasında bir tavsiyedir. Bütün Risaleler için geçerlidir. 

Kendimizi sorgulayalım: Risâle-i Nûr’un ihyâ ve tecdidine kendimizi vermek ne ölçüde başarılıyız? Bu muhasebeyi her gün yapalım.

Risâle-i Nûr okumayı, “Risale-i Nur’da kilitlenmek” şeklinde tarif edebiliriz. Bu kilitlenmeyi, günde beş defa; beş vakit namazı müteakip yapmak gerekir.  

İbâdetin az, ama devamlı olanının makbul olduğunu düşünerek, okumayı bu ölçüde ele almak ve her namazı müteakip, vaktimizin müsaade ettiği miktarda okumak, ruhumuzun girdi ve çıktılarını besleyici, nefsimizin gel-gitlerini sıfırlayıcı ve teskin edici, duygularımızın boşluklarını doldurucu ve kalbimizi kemâlâta yönlendirici bir adım teşkil edecektir. 

Risale-i Nur’da kilitlenmek için namaz sonralarını değerlendirmenin, hem fıtrî, hem kolay, hem verimli, hem feyizdâr olacağı unutulmamalı. Farz namazın akabinde ruhumuza gelen “feyiz şuâı” kalbimizi arındırmaya, zihnimizi kesretten tevhide çevirmeye, ruhumuza inkişaf vermeye, dimağımızı beslemeye inşallah kifâyet edecektir.  

On Sayfa Okuyan İmanını Kurtarır  

Merhum Zübeyir Gündüzalp’in (ra), “günde on sayfa okuyan imanını kurtarır; yirmi sayfa okuyan hizmet eder.” ifadesi, ölçümüz olabilir.

Îmanın kurtulması ve inkişafı için Risâle-i Nûr’un anlayarak ve hissederek okunması şart. Hizmet içinse, Zübeyir Ağabeyin (ra) asgarî ölçüsü yirmi sayfa. Biz bunu bir de kendi imkânlarımızla değerlendirelim. Bu zamanda îman hizmetine talip olmak demek, Resulullah’ın (asm) ifadesiyle, sahralar dolusu kırmızı koyuna, yani dünya servet ve saltanatını geride bırakan dev bir sevap ve feyiz tûfânına talip olmak demektir.  

Risâle-i Nûr okumakla bu servete ve saltanata ulaşmak –inşaallah- mümkün hale geliyor. Mümkün mertebe anlayarak, hissederek, tefekkür ederek ve bu tefekküre başka hiçbir dünyevî malzeme ile halel vermeyerek okumak, bizi Kur’ân atmosferine taşıyacaktır. Tefekkür, Zübeyir Ağabeyin (ra) ifâdesiyle, “dikkatin bir noktaya teksif ve temerküzünden başka bir şey değildir.” 2

Dostlar arasında müzakere ederek okumaktan aldığımız zevki ve verimliliği, ferdî okumalarımızda kendi lâtife ve duygu meclisimizle müzakere yaparak yakalayabiliriz.

Siperdeki Asker Gibi

Merhum Ord. Prof. Ali Fuat Başgil, Gençlerle Başbaşa adlı eserinde, kitap okuyan genci siperdeki askere benzetir. Siperdeki askerin bütün dikkati düşman cephesindedir. Bir anlık dalgınlık ve gafleti, hem kendi hayatına, hem vatanın işgaline mal olabilir. Böyle bir vahamete sebep olmamak için siperde bulunan asker, gözünü ve dikkatini bir an düşman cephesinden ayırmaz. Gözüne uyku da girmez. 

Kitap okuma esnasında nefsimizin ve diğer rahat sever duygularımızın saldırılarına karşı uyanık olmalı, dalgın bulunmamalıyız. Bir anlık dalgınlık veya gafletimiz, bizi yüksek bir hakikati kavramaktan mahrum bırakabilir. Okuduğumuzu anlamayız; ama anladığımızı zannederek geçeriz. Bu ise, hem hayatımızdaki o hakikat nurunun parlayışını geciktirir, hem de zulmete karşı yüksek duygularımızın mağlûbiyeti manasını taşır. Öyleyse, okurken pür-dikkat olunmalıdır.

Düşünelim ki: Bir fırtına sür’atiyle kaçan zamanı yakalamak ve elde tutmak mümkün değil. Elimizdeki her bir “ân” bir daha ulaşılması mümkün olmayan bir define ve bir servet; geri dönüşü imkân harici büyük bir sermaye. Gittiği an, dönüşü yok. Gelenler yeni ânlardır ve onlar da geçmeye namzettirler.

Her yeni ân’ı nurlandırmak dikkatli okumalarla ve okuduklarımızı tefekkürle inşallah mümkün olacaktır. 

DUÂ

Allah’ım! Affından hissemi arttır! Mağfiretinden hissemi arttır! Rahmetinden hissemi arttır! Nurundan hissemi arttır! Kusurlarımı bağışla! Âmin.

Dipnotlar: 

1- Mektubat, s. 54. 2- Z. Gündüzalp, Nefis Muhasebesi, s. 43.

Okunma Sayısı: 1539
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı