Elbistan'dan okuyucumuz: “Emirdağ Lâhikası 123. sayfada ‘Kardeşlerim, merak etmeyiniz, Cevşen ve Evrad-ı Bahaiye bu defa dahi o dehşetli zehirin tehlîkesine galebe etti; tehlike devresi geçti, fakat hastalık devam ediyor.” cümlesinden anlaşılıyor ki, Üstad Hazretleri Cevşen’in yanında Evrad-ı Bahaiye adıyla bir vird daha okuyor. Bu konuda bilgi verebilir misiniz?”
Kudsî Bir Evrad
Evrâd-ı Bahâiye, Bahâeddin Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin Peygamber Efendimiz’in (asm) manevî ruhaniyetinden mana âleminde ders aldığı kuvvetli ve tesirli bir dua metnidir. Bediüzzaman Hazretleri genellikle “Evrad-ı Kudsiye” namıyla andığı bu dua metni için, “Şah-ı Nakşibend’in kudsî bir evradıdır ki, Hazret-i Peygamber Aleyhisselâtü Vesselam’dan âlem-i manada ders almış.”1 demektedir.
Baştan sonuna kadar Peygamber Efendimiz’in (asm) dualarının özel bir düzenleme ile bir araya getirilmesinden meydana gelmiş olan bu yüksek metin, çok geniş bir niyazı ve çok kudsî bir yalvarışı ifâde eder. Dualarının hemen tamamı ayet ve hadis-i şeriflerde mevcuttur.
Evrad-ı Kudsiye’de başlangıç Allah’ın isimlerine ayrılmıştır: Allah’ın Melik, Hayy, Kayyûm, Hak, Mübîn olduğunu, O’ndan başka İlah olmadığını, O’nun bizim Rabbimiz olduğunu, bizim yaratıcımız olduğunu, bizim O’nun kulu olduğumuzu ve gücümüz yettiğince O’nun ahdi ve vaadi üzerine bulunduğumuzu, yaratıklarının şerrinden Allah’a sığındığımızı, Allah’ın üzerimizde bulunan nimetlerini kabul ettiğimizi, günahlarımızı itiraf ettiğimizi ifâde ederek, “Ey Gaffâr, ey Gafûr olan Allah’ım, günahlarımı bağışla. Şüphesiz inanıyorum ki, Sen’den başka hiç kimse günahları bağışlayıcı değildir.” Niyazı ile bu duaya devam ediyoruz.
Allah’ın İsimleri ile Dua Edilir
Allah’ı tenzih, ediyoruz. Allah’tan başka hiç kimsede güç de, kuvvet de bulunmadığını ifade ile, O’nun Evvel, Âhir, Zâhir, Bâtın olduğunu ve O’nun her şeyi bildiğini zikrediyoruz.
Allah’ı tenzih ve tesbih ifadeleri ile dua devam ediyor. Allah’ın Evvel olduğu, Allah’tan önce hiçbir şeyin olmadığı; Âhir olduğu, Allah’tan sonra hiçbir şeyin olmayacağı; Zâhir olduğu, hiçbir şeyin Allah’a benzemediği; Bâtın olduğu ve Allah’ın görmediği hiçbir şeyin bulunmadığı; çok olmayıp Bir olduğu, vezirsiz Kadîr olduğu, danışmasız Yönetici olduğu zikirleri ile dua devam ediyor.
Dua, Tâ hâ, Tâ sîn mîm, Tâ sîn, Yâ sîn, Hâ mîm, Ayn sîn kâf gibi sûre şifrelerinden hareketle sureleri Allah’ın bizi kulluğuna kabulüne, Allah’a imanımızın kemâle ermesine, şirksiz ve isyansız bir inanç içinde olmamıza, kâmil bir iman ve istikametli bir amel-i salih içinde bulunmamıza şefaatçi yapar.
Ha-Mim Şifreleri
Duanın diğer bir orijinal yanı, Kur’ân-ı Kerîm’in kırkıncı sûresinden kırk altıncı sûresine kadar olan ve başlarında Hâ mîm şifreleri bulunan yedi sûreyi, yani Mü’min Suresini, Fussilet Suresini, Şûrâ Suresini, Zuhruf Suresini, Duhân Suresini, Câsiye Suresini ve Ahkaf Suresini başlarında bulunan Hâ mîm ifâdeleri ile zikrederek ayrı ayrı anmış olması ve Allah’ın emrini kabulümüze, Allah’ın yardımına ihtiyacımızın şiddetli olduğuna, günahlarımızın bağışlanmasına, tövbemizin kabulüne, cezasından affedilmemize, azabından korunmamıza bu surelerin şefaatini istemiş olmasıdır.
Allah’ın bizi şükredici, zikredici, O’nu isteyen ve Kendisine itaatkâr kılması, tövbemizi kabul etmesi, kalbimizi arındırması, günah ve isyanlara karşı bizi koruması, kalbimizden manevî hastalıkların kaldırılması istekleri ile Cenab-ı Hakka yönelişe devam edilir.
İki salavat ortasında yapılan duaların makbul olması ciheti ile Bedîüzzaman Hazretlerinin Evrad-ı Kudsiyeyi, yüksek bir salavat metni olan Delâilü’n-Nur’un ortasında okuduğunu, Evrad-ı Kudsiye bittikten sonra tekrar Delâilü’n-Nûr okumaya devam ederek Delâilü’n-Nur’u bitirdiğini yakın talebelerinin bildirdiğini burada ifâde edelim.
Bu dua metnini her sıkıntımızda, her ihtiyaç hissettiğimiz zaman okuyabilir ve böylece yüce Allah’tan yardım isteyebiliriz.
Dipnot:
1 El-Hakâiku Hizb-ü Envâri’n-Nuriye, s. 76.