Sevgili çocuklar, tarihte bu gün çok önemli bir zafer kazandık. Size Akka zaferinden bahsetmek istiyorum.
Boşnak kökenli Cezzar Ahmed Paşa kararlıydı. Akka Kalesi’ni kuşatan Fransızların ünlü komutanı Napolyon’a karşı kullandığı söz bu gün bile tarihin şeref levhasına geçmiştir.
Şöyle demiştir Paşa:
“Osmanlı Devleti, beni bu şehri size teslim etmek için bir bakan veya lider tayin etmedi. Ben Boşnak Cezzar Ahmed Paşa’yım. Şehit rütbesine ulaşana kadar size bu şehirden bir içecek dahi vermeyeceğim.”
Napolyon önceleri aldırış etmedi. Zira Mısır’ı kolayca ele geçirmişti. Ancak Osmanlı Devleti kararlıydı. Fransızların hakkından gelmek üzere kara ve denizde büyük hazırlıklara başlandı. Mısır Seraskerliği ünvanıyla beraber, bütün Şam ve çevresindeki kara birlikleri Cezzar Ahmed Paşa’nın emrine verildi.
Napolyon, Mısır’da tutunabilmek için ilk fırsatta Cezzar Ahmed Paşa’yı ezmeyi planlıyordu. Kolay lokma zannediyordu. Ancak rakibini de önemsiyordu. Zira çok önceleri mektuplar gönderip onu kendi tarafına çekmeye çalışmış, ancak ikna edememişti.
10 Şubat’ta Mısır’dan Suriye’ye hareket etti. El-Ariş, Gazze ve Remle’yi aldı. Sonra Yafa’yı kuşattı. Yafa 5 gün direnebildi. Napolyon kuvvetleri Yafa’ya girdi ve katliâm yaptı. Sonra Hayfa üzerinden Akka’yı kuşattı. Kolay lokma gibi görüyordu burayı. Ancak unuttuğu bir şey vardı, burada İslâm’ın iman dolu göğsü olan Osmanlı Ordusu vardı.
Cezzar Ahmed Paşa, savunma hazırlıklarını tamamlamış, silâhlarını ve kuvvetlerini bir düzene sokmuştu.
Akka’yı topa tuttu Napolyon. Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki ordu, direniş gösterdi. Napolyon şaşırdı. Doğrusu böyle bir direniş beklemiyordu.
Napolyon her taraftan yardım alıp savaşırken, Cezzar ise kendi yağı ile kavrularak direniyordu. Bu nasıl oluyordu?
Napolyon elçi vasıtasıyla mektup gönderdi. Kaleyi teslim etmesini, canının da bağışlanacağını söylüyordu. Reddetti ve yukarıdaki tarihi sözü söylemiştir.
Napolyon bunun üzerine bütün gücüyle Akka’ya yüklendi. Kılıç, bıçak ve hatta boğaz boğaza kanlı bir muharebe verildi. Napolyon hırpalandı. Mısır’a dönecek gücü de kalmamıştı.
Ve İstanbul’da gönderilen takviye güçlerle Napolyon kuvvetlerinin saldırısı kırıldı. Bir de üstüne veba hastalığı Fransız ordusunu hayli kırmıştı. 10 Mayıs yani bu gün Napolyon geri çekildi.
Napolyon giderayak, Türk ordusunu yendiği yalanını yaydıysa da buna kimse inanmadı. Canlarını zor kurtardılar. Mısır’da tutanamayan Bonapart, maddî ve manevî herşeyini, hatta ümitlerini orada gömerek çekip gitti.
Şanlı askerimiz tarihe şanlı bir zafer daha bırakmıştı...
Allah onlardan razı olsun.