Sıcak ve nemli bir yaz mevsimini geride bıraktık. İstanbul’da otuzlu derecelerin altına pek düşmeyen sıcaklıklara kimi zaman yüzde 80’lere varan nem eşlik etti. Adeta Cehennemin bir küçük misali…
Böyle bir atmosferde dışarı çıktığınızda gözlerinizi nereye kaçıracağınızı da şaşırıyorsunuz. Zira kimi insanların üzerlerindeki kıyafetler sıcaklar arttıkça azalmaya başlıyor. Sıkıcı dünya ve ülke gündemi de buna eklenince insanın dünya hayatını çöle benzetesi geliyor. Gerçekten de iman gözlüğü ile bakılmadığında bu imtihan meydanının çölden bir farkı yok! “Bizi bu çöllerde mahvettirme Ya Rabbi!” duası her daim dilimizde olmalı!
BEREKETLİ BİR YIL
Böyle bir ortamda genç kızların, hanımların iştirak ettiği “REM Risale-i Nur okuma programı” ruhumuzu çöldeki vahalar, bahçeler ile karşılaşanlar gibi ferahlattı. Latifelerimize serin nefes aldırdı.
Hicri 1444 yılının ilk ayı olan Muharrem’de (ciğersûz Kerbela hadisesinin yıldönümünün hemen akabinde Muharrem’in 11’inde başladı programımız) 9-30 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen okuma programında gençler ve kendini genç hisseden kardeşlerimizle yaptığımız çalışmalara hepimizin ne kadar da ihtiyacı varmış!
Zaman geçtikçe acizliğimizi daha fazla hissettikçe, iman nurlarına ihtiyaç da ziyadeleşiyor. Kalp ve ruh zulmetli dünya çöllerinin eziyetlerine dayanamıyor. Bediüzzaman Hazretlerinin iman hakikatlerini hava, su, ışığa benzetmesinin ne kadar da doğru olduğunu tüm duygularınızla hissediyor, tadıyorsunuz. Diğer illerde de hanımlar ve beylerin iştirakiyle düzenlenen programlarının haberleri okudukça gayr-i ihtiyari “1444 bereketli bir yıl olacak inşallah!” duasını yapıyorsunuz.
CENNET BAHÇELERİNİN MEYVELERİ
Peygamberimiz (asm) “Cennet bahçelerine uğradığınızda nasibinizi alın!” diyor. Sahabeler soruyor “Cennet bahçeleri nerelerdir ya Resullullah?” Peygamberimiz bu soruyu “ilim meclisleridir” diye cevaplıyor. Başka bir rivayetde de “zikir halkaları”, “mescidler” tarzında cevap veriyor. (Tirmizi)
HÜLASA
“Nur şakirtleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder; fakat herkes her bir meselesini tam anlamaz. İman hakikatlerinin izahı olduğu için, hem ilim, hem mârifetullah, hem huzur, hem ibadettir. Eski medreselerde beş on seneye mukabil, inşaallah Nur medreseleri beş on haftada aynı neticeyi temin edecek ve yirmi senedir ediyor.” (Emirdağ Lahikası II)
Cümlelerini çöldeki cennet bahçelerinin bir misali olarak yorumluyorum.
Ne dersiniz?